. Olağan Büyük Kurultayında, milletin bekasını koruma ve yaşatma hususundaki azim ve kararlılığın ilan edileceğini bildiren Yalçın, “Büyük Kurultay’da, varlığımıza, bütünlüğümüze ve bin yıllık kardeşliğimize göz diken küresel güçlere, yerli işbirlikçilerine ve taşeronlarına cevap teşkil edecek bir mesaj verilecektir” açıklamasında bulundu.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, MHP’nin 10. Olağan Büyük Kurultay'ında kullanılacak “Türk Milleti Sensiz Asla” sloganı ile ilgili yaptığı basın açıklamasında, bu sloganın milli hâkimiyet ve Türk milletinin varlığı açısından değerlendirilebileceğini kaydetti. Anadolu’da milli hâkimiyetin, “Türk cihan hâkimiyeti” felsefesinin Orta Asya’dan Balkanlara uzanan yolculuğuna dayandığını belirten Yalçın, Türk milletinin Anadolu’da tesis ettiği egemenliğin kalıcı temellerinin Selçuklu saltanatının başlangıç yıllarında atıldığını ifade etti. Açıklamasında, Anadolu’nun tapusunun Malazgirt Savaşı’yla Türk milletine geçtiğini, modern anlamda bilinçlenme ve aydınlanmanın ise Osmanlı Devleti’nin son dönemindeki gelişme ve olaylarına dayandığını ifade eden Yalçın, “Milli egemenlik bilincinin son kalesi olan Türkiye, büyük bir Selçuklu ve Osmanlı bakiyesinin üzerinde kurulmuştur. Devletin rejimi, yönetim şekli değişse de kurumları Selçuklu ve Osmanlı mirasıdır” değerlendirmesinde bulundu.
-"TÜRKÇE" VURGUSU-
Osmanlı Devleti Türkiye Cumhuriyeti’ne dönüşürken, aydın ve bürokrat tabakasının sahip olduğu şuur birikimini de miras aldığını kaydeden Yalçın, bu şuur birikiminin merkezinde, Türk milletinin varlığının ve bekasının bulunduğunu belirttiği açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Milli Mücadele de, kendi kaderini tayin ve bekasını muhafaza için milletimizin birleştirdiği azmin zaferi olarak kazanılmıştır. Aynı azim ve irade, Cumhuriyet’in harcının karıldığı iman haznesidir. Aydınlanma dönemini sarıp sarmalayan milli hâkimiyet prensibi, 1908’den sonraki Osmanlı parlamentosunda tartışmaya açılmıştır. Osmanlı Devleti’ni teşkil eden bütün kavim ve topluluklar, hâkim unsur olarak Türk milletinin varlığını kabul etmişlerdir. Buna bağlı olarak Türkçe bütün milliyetlerin ortak iletişim dili olarak Osmanlı anayasasına girmiştir. Saltanatın ve hilafetin yürürlükte olduğu bir dönemde ulaşılan bu bilinç ve seviye, çağının ötesindedir. Anayasa ve parlamento sürecinde, Türkiye’yi milli devlete götüren yolun kilometre taşları döşenmiştir.”
-"ABD, ANADOLU'NUN TAPUSUNU TÜRK MİLLETİNDEN ALMAYA ÇALIŞIYOR"-
Bugün Türkiye coğrafyasının, “eski hesap defterlerini yeniden açan global güçlerin ve bilhassa Amerikan emperyalizminin tehdidi altında” olduğunu belirten Yalçın, “sözde dost” olarak nitelendirdiği ABD’nin, Orta Doğu ve Kafkasya’daki menfaatleri açısından Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü tehdit olarak gördüğünü ileri sürdü. ABD’nin, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra anlamını yitiren “yeşil kuşak” projesinin yerine, içinde Türk hâkimiyetinin bulunmadığı yeni bölgesel projeler ürettiğini ifade eden Yalçın, “Büyük Orta Doğu Projesi de bunlardan biridir. Hedefinde Türkiye’nin bütünlüğü ve milletimizin bekası vardır. Hür, müstakil ve güçlü bir Türkiye, Amerikan planlarının önünde bir engeldir. Fakat ne acıdır ki Türk milletinin elinden Anadolu’nun tapusunu almak, Türk hükümranlığına son vermek için hayata geçirilmeye çalışılan BOP’un eş başkanlığını da Türkiye’nin Başbakanı üstlenmiştir” görüşünü dile getirdi.
AK Parti’nin 30 Eylül’de yapılan Büyük Kongresi’nde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gençlere 2071’i hedef gösterdiğini hatırlatan Yalçın, Sultan Alparslan’dan ve Malazgirt Zaferi’nden söz eden Erdoğan’ın Türk milletinin adını anmadığını, “tarihi tersinden okumaya alışık olan Milli Görüş uzantısı bir partinin genel başkanının” Türk varlığını görmezden gelmesinin de kendileri açısından şaşırtıcı olmadığını ifade etti.
-"4 KASIM'DA KARDEŞLİĞİMİZE GÖZ DİKENLERE MESAJ VERİLECEK"-
MHP’nin tabanı ve camiasıyla emperyalizmin bugünkü yayılmacı niyetleri karşısında aynı işlevi yerine getirmek üzere mücadele ettiğini kaydeden Yalçın, açıklamasında özetle şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu mücadeledeki temel kıstaslarımızdan biri şudur: ‘Türk milletinin hükümran olmadığı bir bölgede ve Türkiye’nin bulunmadığı bir dünyada bitmeyen kaos hakim olacaktır.’ Türkiye coğrafyası Asya, Avrupa ve Afrika arasında çok önemli ve stratejik bir konumdadır. Bu üç kıtanın güvenliği ve istikrarı Türk topraklarının bütünlüğünden geçmektedir. Bu çerçevede partimizin 4 Kasım’da gerçekleştirilecek 10. Olağan Büyük Kurultayı Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in iradesini ortaya koymakla kalmayacak, milletimizin bekasını koruma ve yaşatma hususundaki azim ve kararlılığı da cümle aleme ilan edilecektir. 10. Olağan Büyük Kurultay, yeniden aydınlanma, uyanış ve dayanışma için aziz milletimize de bir çağrı, bir davet niteliği taşımaktadır. Kurultay’da, varlığımıza, bütünlüğümüze ve bin yıllık kardeşliğimize göz diken küresel güçlere, yerli işbirlikçilerine ve taşeronlarına cevap teşkil edecek bir mesaj verilecektir. 4 Kasımdan sonra ise MHP bütün mesaisini yeni bir milli birlik ruhu uyandırmak için harcayacak, mensuplarımız ve teşkilatımız Türkiye’yi karış karış dolaşarak şu çağrıyı tekrarlayacaktır:
“Türkiye Türk milletinindir. Türk milletinin hâkim olmadığı bir Türkiye, bölünüp parçalanmış bir ülke demektir. Türk milleti egemenlik haklarından asla taviz vermeyecektir. Hükümranlığını hiçbir kavme, hiçbir ülkeye ve hiçbir küresel güce teslim etmeyecektir. İşte MHP’nin 10. Olağan Büyük Kurultayının sloganı olarak benimsenen ‘Türk milleti sensiz asla’ sloganı, bu çağrı ve mesajda ifadesini bulmaktadır.”