Change.org'da Burcu Özder tarafından başlatılan 'Medya patronlarına açık isyan mektubu' başlıklı kampanyada iletişim bölümü mezunu olanların haklarının hiçe sayıldığı iddia edildi.
11 binden fazla kişinin imzasıyla desteklediği kampanya, sosyal medyada farklı yorumlar da aldı.
Armağan Çağlayan, kampanyaya tepkisini "TV'leri eğitim aracı olarak görmekten vazgeçin" tweet'iyle gösterdi.
Kampanyada medya patronlarına hitaben şu ifadeler yer aldı:
MEDYA PATRONLARINA AÇIK İSYAN MEKTUBU "ARTIK YETER!"
Sayın Medya Patronları,
Bu mektubu tüm genç meslektaşlarım adına yazıyorum. Bizler şimdiki mesleklerimizi seçtiğimizde büyük hayallerle bu yola çıkmıştık. Her birimiz mesleğinin içinde çeşitli dallarda kendimizi yetiştirerek, iyi birer medya çalışanı olmanın hevesi ve hırsıyla almamız gereken eğitimlerimizi alıp, stajerlik evresiyle de ilk adımlarımızı atmıştık. Kimimiz 14 yaşında bu mesleği seçip, Anadolu İletişim Liselerine giderken, kimimiz lise sonrası İletişim Fakültelerini ya da Radyo-TV Meslek Yüksekokullarını tercih ederek bu yola baş koymuştu. Lakin bugün gelinen noktada bakıyoruz da bizler her birimiz boşuna okumuşuz. Hocalarımız boşuna bizlere okullarda onlarca dersleri anlatmış. Hem onların hem de bizim emeklerimize yazıkmış aslında. Bizler 4 yıl boşuna okul koridorlarında sınavdan sınava bir yandan koşarken, diğer yandan sektörde tutunmak için kanallarda, gazetelerde, dergilerde emeklerimizle kapıları tırmalayıp durmuşuz. Bir mühendis, doktor, avukat, mimar, veteriner olmak isteyenler üniversitelerin bu bölümlerinden mezun olmak zorunda. Eğer okulunu okumadıysanız olamazsınız. Böyle bir hakkınız yok. Bizler iletişim fakültesinden mezun olup da örnekte yazdığım mesleklerden hiçbirini taciz etmiyoruz; edemeyiz de zaten. Bizler onların alanlarına sızmıyoruz; lakin başka bölümlerden mezun olmuş birçok insan bizim sektörümüzde ünlü olmanın peşinde... Ve bu insanların eğitimlisi ya da eğitimsizi katılsın bir yarışmaya, sergilesin tüm hünerlerini, kapsın dizide ya bir rol ya da programda bir sunuculuk işi. Oh ne ala memleketin hali.
Vatan Gazetesi'nden Oya Doğan'ın da köşe yazılarından birinde paylaştığı gibi; "bu ülkede oyuncu olmak için konservatuvara giden oyunculara, adaylarına ve sunuculara bir önerim var. Bırakın artık uğraşmayı katılın bir yarışmaya… Ne de olsa orada beğenilirseniz hemen ekrandasınız. Gençler de bunun farkında… Herkes işi kısa yoldan çözmek istiyor. Kimse emek vermek istemiyor. Oyuncu olmak isteyen yarışmaya giriyor, yeni yüz arayan yarışmalara bakıyor. Oysa ilk bakılması gereken yer konservatuvarlar ve tiyatro sahnesi değil mi? Tüm güzel kızlar ve erkekler yarışmalara katılacak, kanallar ve yapımcılarda oradan oyuncu seçecek. Bugün artık tüm model, güzellik yarışmaları oyuncu bulmak için yapılıyormuş gibi geliyor bana. Baksanıza dizilerin çoğunda başrolleri onlar oynuyor" gerçek işte tam da bunlardan ibaret.
ATV'de "Anneler ve Kızları" programını Survivor'dan çıkma Mert sunarken, yine aynı kanalın yeni yayınlanacak programında "Bu Tarz Benim" yarışmasında bas bas "program yapmak istiyorum" diyen Özlem ve Nur yer alacak. "Var mısın Yok musun" yarışmasından çıkan Hakan ve Gizem de zaman zaman program yaparken, aynı yarışmanın Kemal Abisi Seda Sayan'ın Yol Arkadaşım programının Halk Jürisi koltuğundadır; Mevlüt ise yarışmadan sonra program sunucusu olurken, annesi bile reklam yıldızı haline gelmiştir. Ardından Survivor Gül Fakı magazin programı sunar; futbolcu Serenay Aktaş dizi oyuncusu olur; ve bu liste uzar da uzar gider böyle...
Değerli Yöneticiler, ortaokuldan sonra bu mesleği seçmiş bir genç ,4 yıl Anadolu İletişim Meslek Lisesi'nde okursa, sistem gereği MYO'nu öncelikle kazanmaktır. Lise sonrası 2 yıllık Radyo-TV okuyan bu genç, 4 yıllık fakülte mezunu olmak isterse DGS sınavına girer ( -ki bu sınav hiç kolay değildir; her üniversite bölümüne sadece max. 3 kişi alır) kazanırsa 3-4 yıl daha okur. Etti mi size toplamda bu mesleğin ehli olmak isteyen bir kişi için eğitim yılı 9-10 yıl. Bu arada stajerlik dönemlerini yaşar. Sektör içinde çeşitli alanlarda çalışır; kendini yetiştirir. Hatta bu genç kaset taşımaktan başlar da bu işlere, dosyalama işi gibi bir sürü ufak tefek işi hiç gocunmadan yerine getirir de ileride mesleğinin hakkını vererek gelmiş olmayı diler sadece... Alınan sertifakalı eğitimlerimizi saymıyorum bile. Ama ne var ki tüm bunları yapmış olan bizler, artık kanalların içinde kendimize yer bulamıyoruz. Yani tüm bu saydığımız süreçleri boşuna yaşamışız. Sunucu olmak isteyen bir genç tüm eğitim süreci bittikten sonra üstüne yine bunun eğitimini alıp hakkını vererek işini yapmak isterse kendinden 1 yıl daha feda eder. Fakat bunları yapmaya ne gerek var aslında değil mi sizlerin gözünde. Girseydik her birimiz popüler bir yarışmaya, aylarca yüzümüzü gösterseydik; göbekler atıp, laf dalaşlarına girseydik çoktan popüler olmuştuk bile. Ya bir popüler dizinin oyuncu kadrosundaydık; ya da iyi bir televizyon kanalının programında sunucuyduk. Boşuna okuyoruz; İletişim Fakültelerinde ya da Güzel Sanatlarda zaten. Bizler kısa yolları değil; uzun yolları boşu boşuna tercih etmişiz. Ve sizler de bu tipteki insanlara yayınlarınızı açmayı çok iyi bilmişsiniz.
Özellikle son gelişmelerden sonra, Nur Bozar yeni bir programın sunucusu olurken; Özlem Özden'in aynı programda Jüri Üyesi olarak yer almasınına dair çıkan haberler eşliğinde size "ARTIK YETER!" diye haykırıyoruz. Ratinglerinizin dalgalanmaları her telden insanları bünyenize alarak, biz emekçilerin hakkını ve tüm özverilerini hiçe sayarak, bize değil; onlara kapılarınızı açarak daha çok düşecektir. Bunca yıl zaten idari isimlerin, "İletişim Bölümü" mezunu olmayan akrabasını-tanıdığını kanal içine, kamera arkası kadrolara almasını izledik. Lütfen artık şapkalarınızı önünüze koyup düşünün. Emeklerimizi hiçe saymaya devam mı etmek istiyorsunuz; yoksa İletişim Bölümlerinde okuyarak, emeklerini ve isteklerini, önünüze halı olup sermeye çalışan, girişimci-başarılı, yetenekli ve bu mesleğe aşık gençleri bünyenize alarak, daha başarılı yayıncılık mı yapmak istiyorsunuz?
Tüm bu yanlış düzene "DUR!" demenin zamanı geldi. Bize kulak verin; ses verin!
Tüm Meslektaşlarımın da bu sese destek vermesini rica ediyorum! Bugün hepimiz için birlik olma vaktidir