Gazete “Bu fotoğraf Milli Şef dönemine ait değil, keçi de CHP’li değil, dün çekilen bu karede görüldüğü gibi Selçuklu’dan kalma tarihi camide keçiler otluyor” spotuyla manşetinde İzmir’deki Hacı Hüseyin Cami’nin fotoğrafına yer verdi. “Yıkmaktan beter” başlığıyla çıkan gazetenin haberinde “Erdoğan’ın ‘yol için cami yıkarız’ sözleri hala sıcaklığını korurken Hacı Hüseyin Cami’nin yıkıntı hali fazla söze gerek bırakmıyor” denildi.İşte o haber
Haklı olarak sıklıkla CHP dönemindeki yıkılan veya ahır yapılan camilerden bahsediliyor. Başbakan Erdoğan’ın da, “Yol için cami bile yıkarız” sözleri hâlâ sıcaklığını korurken, İzmir’de Selçuklu Devleti zamanında yapılan ecdad yadigarı tarihi Hacı Hüseyin Camii’nin yıkıntı hali fazla söze gerek bırakmıyor. Cemaati olmayan kiliseler bile restore edilirken, son 25 yılda iyice kullanılamaz hale gelen cami, adeta “Yıkmayı bırakın, yapmaya bakın” der gibi.
Buralara domuzlar yuva yapıyor
İZMİR’DEKİ Selçuklu Dönemi’nden kalan, çok büyük bir tarihi ve manevi değeri olan ecdad yadigarı Hacı Hüseyin Camii’nin mahzun ve harap hali, görenlerin için burkuyor. Azınlıklara ait “cemaati bile olmayan” kiliseleri büyük bir iştah ve hevesle tamir eden iktidar, kıyıda köşede bile kalmış mağara kiliseleri bile “keşfedip” restore etmeye soyunurken, böyle bir ecdad yadigarını es geçerse büyük bir vebali de sırtlanmış olacak. İçerisine domuzların yuva yaptığı; minberi, mihrabı ve kürsüsü dışında tamamen harap vaziyetteki “cemaatli” camii, yetkililerin ihmalinin sona ermesini ve gerekenin yapılmasını bekliyor.
Çocuklarımızın Sünneti Bu Camide Yapılmıştı
25 yıl öncesine kadar caminin hizmet verdiğini zamanla bakımsızlıktan harabeye döndüğünü aktaran köy sakinlerinden Fatma Tomat, cenazelerini dahi yakın köylerde kılınan namazların ardından defnedebildiklerini söyledi. Tomat, “Bu köye geleli 40 yıl oldu. Cami evvelden hizmet veriyordu. Hatta çocuklarımın sünnet mevlitlerini burada okutmuştuk. Ancak zamanla çürüdü. Köyde bir cenazemiz olduğu zaman yan köylerden gelinir, toplanılır ve hep birlikte defin işlemleri yapılırdı. Mevlitleri de evde okutuyoruz. Çocuklar namaza aşağıdaki köylerdeki camilere gidiyor. 25 yıldır cami bu şekilde. Arayan soran olmadığı için kimseye bir şey diyemedik” dedi.
İzmir’de Selçuklu Devleti zamanında yapıldığı belirtilen tarihi Hacı Hüseyin Camii, 25 yılda harabeye döndü.
İzmir’in Menderes ilçesinin Kuyucak köyünde, tarihi Selçuklu Devleti’ne uzanan ve kaderine terk edilen Hacı Hüseyin Camii, bakımsızlıktan dolayı hayvanların uğrak noktası haline geldi. Yıllara meydan okurcasına hala ayakta duran ancak zamanla harabeye dönen cami, köyde besicilik yapmaya karar veren Ömer Fatih Evren isimli işletmeci tarafından keşfedildi. Tarihinin gün yüzüne çıkarılması için Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü uzmanlarınca küçük çaplı araştırmalar yapıldığı ve caminin yapımında Horasan harcı denilen maddenin kullanıldığı, söz konusu maddenin de Bizans ve Anadolu Selçuklu Devleti döneminde ağırlıklı olarak tercih edildiğinin belirlendiği dile getirilirken, cami girişinde bulunan kitabenin Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü uzmanlarınca okutulduğunu açıklayan Evren, “Biz kooperatif olarak buraya bir işletme kurduk ve burada tarihi bir caminin olduğunu gördük. Caminin girişinde bir kitabe var. Bunu Ege Üniversitesi’ndeki ilgili uzman kişilere okuttuk ve 1200’lü yıllarında buranın Selçuklu Devleti zamanında tadilata girdiği ortaya çıktı. Bu caminin en büyük özelliğinden biri de minaresiz 7 camiden biri olması. 20 - 25 yıl öncesine kadar da hizmet veriyormuş ama bakımsızlıktan tarihi cami harabeye dönmüş. Böyle bir tarihi kaybetmek istemiyoruz” diye konuştu.
“Kültür bakanlığı sesimizi duysun, başbakanımız açılışa gelsin”
Evren, sözlerini şöyle sürdürdü: “Başbakanımız İzmir’in Seferihisar ilçesinde inek bağlanan cami hakkında üzüntülerini dile getirmiş, konu basına yansımıştı. Ama bizim buralara artık domuzlar yuva yapıyor. Umarız yetkililer buraya el atar. Bizim buradaki tarihimiz yerin altına giriyor. Keşke Kültür Bakanlığımız duysa da burayı cennete çevirse. İnanıyorum duyduklarında da üzerlerine düşen görevleri yapacaktır. İnşallah bu camiyi ayağa kaldırmayı istiyoruz ve Başbakanımızı açılışına davet ediyoruz. Burada artık insanların ibadetlerini yapabildiği, insanların cenazelerini başka yerlerde namazlarını kılıp defnetmelerini istemiyoruz. Başbakanımız Yunanistan’daki insanına üzülüyor. Başbakanımız duysa kesinlikle bizlere de çok üzülür.”
25 yıl öncesine kadar caminin hizmet vermeye devam ettiğini ancak zamanla bakımsızlıktan harabeye döndüğünü aktaran köylülerden Fatma Tomat (62) ise, cenazelerini yakın köylerde kılınan namazların ardından defnedebildiklerini söyledi. Tomat, “Bu köye geleli 40 yıl oldu. Cami evvelden hizmet veriyordu. Hatta çocuklarımın sünnet mevlitlerini burada okutmuştuk. Ancak zamanla çürüdü. Köyde bir cenazemiz olduğu zaman yan köylerden gelinir, toplanılır ve hep birlikte defin işlemleri yapılırdı. Mevlitleri de evde okutuyoruz. Çocuklar namaza aşağıdaki köylerdeki camilere gidiyor. 25 yıldır cami bu şekilde. Arayan soran olmadığı için kimseye bir şey diyemedik” dedi.
Öte yandan, Menderes Kaymakamı Tahsin Kurtbeyoğlu, ilçede Selçuklu dönemine ait herhangi bir resmi kaydın bulunmadığını belirterek, caminin tarihine ilişkin araştırma yapılması gerektiğini açıkladı. İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile yapılan görüşmede caminin, köy tüzel kişiliğine ait olduğu belirtilirken, köyde üç dönemdir muhtarlık yapan Ziya Eslik de köylü olarak kendi imkanlarınca camiyi restore etmek istediklerini ancak maddi güçlerinin yeterli olmadığını dile getirdi.