ALMANLARIN KAYIP RADARLARI NEREYE GİTTİ
SPOTHABER ÖZEL-Çek firması „TESLA” seksenli yıllarda büyük bir gizlilik içinde „Ramona” pasif radarını ve bir sonraki versiyonu olan „Tamara MCS-93” radarını geliştirdiler. Bunlardan bir miktarı eski Doğu Alman Cumhuriyeti Milli Halk Ordusu (NVA) envanterinde bulunmakta idi. Doğu ve Batı Almanya'nın birleşmesinin ardından bir miktar „Tamara” radarı Alman Silahlı Kuvvetlerine devredildi. Bunlardan iki adedinin halen faal olduğu, geriye kalanlardan bir bölümün bilinmeyen bir yerlerde hurdaya çıkmış olduğu söyleniyor. Ancak hurdaya çıktığı konusunda da en ufak bir yazılı belge ve bilgi bulunmuyor.
PKK'YA SON MODEL RADAR VEREN ÜLKE ARANIYOR
Türk Hava Kuvvetleri’nin geçen Aralık’tan bu yana PKK’ya karşı gerçekleştirdiği başarılı hava harekatları sonrasında ağır darbeler alan PKK’nın, uçakların önceden yerini tespit etmede kullanmak üzere ‘pasif radarlar’ aldığı ortaya çıktı. İstihbarat birimleri PKK’nın bu radarlardan iki tane aldığını tespit etti.
Teknolojik olarak, bilinen klasik aktif radarlardan daha ileri olan pasif radarların yerini tespit etmek çok güç. Çünkü, pasif radarlar herhangi bir ışıma yaymadan, havadaki çeşitli sinyalleri kullanarak havada yaklaşan cisimlerin yerini önceden haber verebiliyor. Bu da, aktif radarlar gibi yerlerinin saptanmasını neredeyse imkansız hale getiriyor. Yani, uçaklar aktif radarları cihazdan yansıyan sinyaller sayesinde rahatlıkla tespit edebilirken, pasif radarlar ise kolay kolay bulunamıyor.
„Tamara” bir pasif keşif radarıdır ve Çek firmaları bunu daha da geliştirilerek „Vera” modeline geçtiler. Çalışma prensibi çok basittir: Her modern uçak, güçlü bir bilgisayarın veri bankasında saklı „parmak izi” olarak adlandırılan, kendisine özgü bir izgeye (spektruma) sahip elektromanyetik dalgalar yayarlar. Bu izge, üç ayrı yerdeki alıcılar tarafından alınır ve zaman sürelerinin ölçülmesi ve karşılaştırılması sayesinde uçağın o anki konumu hesaplanır.
KİMLER ÜRETİYOR?
Bu tip radarları normalde dünyada askeri savunma sanayi teknolojisi çok ileri olan ülkeler üretebiliyor. Bunların içinde ise, ABD, Çek Çumhuriyeti, Slovakya,Rusya, İsrail, İngiltere ve Ukrayna gibi ülkeler de yer alıyor. Çeşitli değerlendirmeler olsa da, bu radarları PKK’ya kimin verdiği tam olarak bilinmiyor.
UZMANLAR NE DİYOR
Konuyla ilgili olarak uzmanları bu radarlar için iki ayrı görüşe sehipler bir kısmı radar derken bir kısmı ise bunların radar olmadığı kanısında işte o görüşler:
„Ramona”, „Tamara” ve „Vera”
„Tatra” aracı üzerindeki Slovak „Tamara” radarı
Çek firması „TESLA” seksenli yıllarda büyük bir gizlilik içinde „Ramona” pasif radarını ve bir sonraki versiyonu olan „Tamara MCS-93” radarını geliştirdiler. Bunlardan bir miktarı eski Doğu Alman Cumhuriyeti Milli Halk Ordusu (NVA) envanterinde bulunmakta idi. Doğu ve Batı Almanya'nın birleşmesinin ardından bir miktar „Tamara” radarı Alman Silahlı Kuvvetlerine devredildi. Bunlardan iki adedinin halen faal olduğu, geriye kalanlardan bir bölümün bilinmeyen bir yerlerde hurdaya çıkmış olduğu söyleniyor.
„Tamara” bir pasif keşif radarıdır ve Çek firmaları bunu daha da geliştirilerek „Vera” modeline geçtiler. Çalışma prensibi çok basittir: Her modern uçak, güçlü bir bilgisayarın veri bankasında saklı „parmak izi” olarak adlandırılan, kendisine özgü bir izgeye (spektruma) sahip elektromanyetik dalgalar yayarlar. Bu izge, üç ayrı yerdeki alıcılar tarafından alınır ve zaman sürelerinin ölçülmesi ve karşılaştırılması sayesinde uçağın o anki konumu hesaplanır.
Radar değil mi?
„Vera” aslında bir gerçek radar değildir. Bununla beraber, radarların özelliği olan zaman süre hesapları burada da kullanılır. Benzeri şekilde bu kavram ikincil radarlarda, zaman süre ölçümleri ve ikincil radarların uçan nesne gövdesini hassasiyetle konumlayabilme yeteneğinden ötürü kullanılır. Bu arada, örneğin Dönen Radyo Feneri „Tacan” için zaman süre ölçümü yapmasına rağmen, uçan nesne gövdesini konumlayamaması nedeniyle radar kavramı kullanılmaz.
Benim düşünceme göre, „Vera” için, kendisi için bir göndericiye ihtiyaç duymaması nedeniyle, radar kavramı pekala kullanılabilir. „Vera” elektromanyetik dalgaların zaman ölçümleri yardımıyla uçakların konumunu belirleyebilir! (Yapımcı firma 0.1 ila 40 GHz frekans aralığında, zaman ölçümlerini 100 ns hassasiyetinde yapabildiğini beyan ediyor!). Böylece tanıma göre onunda bir radar cihazı olduğu söylenebilir.
Sonuçta, PKK’ya ağır darbeler vuran Türk Hava Kuvvetleri’nin bu başarısından hangi ülkenin rahatsız olduğu ve teknik eğitim dahil, bu radarları nasıl temin ettiği, hatta ileri vadede radarın bilgileri ile füzeleri de örgüte temin edip etmeyeceği ortada kalan sorular.