1943 yılında Reha Oğuz Türkan, Alparslan Türkeş, Altemur Kılıç ve arkadaşları Ankara’da bir gösteri sonucu tutuklanır.
O gün Turancılar, Milliyetçiler bir aradadır. Bu olayda çoğunlukla sağcı, milliyetçi gençler tutuklanmıştır.
Altemur Kılıç’ı da gece polisler okuldan alır ve Sansaryan Han'daki Polis Müdürlüğü'ne götürürler. Sorguda polisler, Orhun Abidelerinin bir şifre olup olmadığını sorarlar.
Altemur Kılıç bu tarihi olayı şöyle anlatıyor:
‘Bizim Orhun Abideleri var ya; polisler onu bulmuşlar ve şifre zannetmişler. Aylarca onu çözmeye çalışmışlar. Yani yanlış bir zihniyet vardı.’
Orhun Yazıtları, Göktürk İmparatorluğu'nun ünlü hükümdarı Bilge Kağan devrinden kalma altı adet yazılı dikilitaştan oluşur.
Türk milletinin adının geçtiği ilk Türkçe metin olup; taşlar üzerine yazılmış olan ilk Türk tarihi yer alır.
Ayrıca anıtların olduğu yerde yalnızca dikilitaşlar değil, yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları bulunmaktadır.
Orhun abidelerinde yazılar yukarıdan aşağıya yazılmış ve sağdan sola doğru istiflenmiştir.
Gelelim bugüne…
Yıl 2008. Ergenekon İddianamesi ismini 600 yıllık bir tarikattan alıyor tartışmaları gündemden uzun süre düşmedi.
Hatta, Ergenekon’un tarikatvari bir yapılanmada olduğu ve 600 yıllık geçmişe dayanan Agarta efsanesinden esinlendiği ifade edildi.
Agarta, mağaralarda inzivaya çekilen bilgelerin ve mağaralarda etkinliklerini sürdüren toplulukların oluşturduğu bilim-rahipleri tarafından kurulmuş bir organizasyondur.
1943 ve 2008…
Aradan 65 yıl geçti.
İşte 65 yıl önce Orhun Abideleri şifre sanılıp çözülmeye çalışılırken bugün bir başka benzer şekilde Ergenekon İddianamesi’nin yapılanmasını Agarta efsanesine benzetip çözmeye çalışıyorlar.
‘Tarih Unutmaz’ diyerek bir kez daha hatırlatıyor
Odatv.com