Seçmeni Uras’tan hesap soruyor
MUSTAFA MUTLU
Dünkü yazımda eski DTP’lilere kol kanat geren eski solcu, yeni Kürt milliyetçisi Ufuk Uras’ı eleştirmiş ve ona oy veren Kadıköylü seçmenlere sormuştum: “Siz Uras’a bunları yapsın diye mi oy vermiştiniz? Değilse; neden oyunuzun hesabını sormuyorsunuz...”
Meğer soruyorlarmış!
Son seçimlerde Uras’a oy veren okurlarımızdan Mehmet Aktulga, 16 Kasım’da kendisine aşağıdaki mektubu yazmış ama hiçbir yanıt alamamış...
Acaba neden?
***
Sayın Ufuk Uras,
Sol görüşlü bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım.
Bugüne kadar CHP, DSP, İP, ÖDP, SHP ve TKP dahil olmak üzere farklı sol partilere oy verdim.
Bu kadar parti gezmemin nedeni aslında hiçbir partinin benim görüşlerimi tam anlamıyla yansıtmamasıydı.
2007 milletvekili seçimlerinde ise son ana kadar CHP ve sizin aranızda kararsız kalıp, son anda oyumu size verdim.
Kararımda, seçimlerden önce gazetelere verdiğiniz ‘Ne şeriat ne darbe’ sloganlı ilan etkili oldu.
Çünkü antimilitarist eğilimimin yanında, irtica tehlikesinin de farkındaydım.
Yani umudum darbede değildi; ama şeriat da istemiyordum.
Sizin de irticaya karşı tavrınızı bu anlamda net bir şekilde ortaya koyduğunuz düşüncesi ile sandık başında tercihimi sizden yana kullandım.
Meclise girdiğinizde çok sevindim.
Ancak o günkü sevincim, yalnızca o güne sıkışıp kaldı. Aradan 2 yıldan fazla zaman geçti.
Bu süreçte sizden ne irticaya karşı bir girişim, bir demeç duydum; ne de Türkiye’deki gelir dağılımı bozukluğu vb. sosyalist kaygılarla bir çabanıza tanık oldum.
Bu geçen 2 yıldan fazla sürede aklımda kalan; örneğin, İlker Başbuğ hakkında suç duyurusunda bulunmanız ya da demokrasi adına AKP’ye açılan kapatma davasının yanlış olduğu vb. demeçleriniz.
Her şeyin yeri ve zamanı olduğunu düşünüyorum.
Bugün Türkiye’nin laik cumhuriyet rejimi, her tür irticai eylemle çevrilmiş durumda.
THY, TRT, TÜBİTAK vb. pek çok devlet kurumuna, konu ile ilgisi olmayan kişiler sırf imam hatipli ya da siyasi görüşü uygun diye getiriliyor.
PKK’lı teröristlerin ayaklarının altına kırmızı halı serilirken, ülkenin akademisyenleri, yazarları, politikacıları, hukukçuları, gazetecileri terör örgütü üyesi suçlaması ile ülkenin dinamikleri olmaktan alıkonulmaya çalışılıyor.
TSK, yargı gibi kurumlarsa artık son hedefler.
Böylesine kritik bir dönemde TSK’nın, genelkurmay başkanlarının hataları ile uğraşmak; bana, temelinde sorun olan bir binaya fayans döşemeye çalışmak gibi geliyor.
Demek istediğim tabii ki tüm yanlışlıklarla hep birlikte mücadele edelim. Ama bunu Türkiye üzerinde planları olan dış kaynaklı emperyalist sivil darbe girişimcilerinin ekmeğine yağ sürme pahasına yapmayalım.
Kaldı ki hakkında suç duyurusunda bulunulması gereken bir genelkurmay başkanı varsa, bunun kim olduğunu siz de gayet iyi biliyorsunuz.
Uzun lafın kısası vermiş olduğum oydan dolayı pişmanım.
Mehmet AKTULGA
***
TEKEL İŞÇİLERİNE
Şiir Merkezi’nin gönderdiği ve Nazım Hikmet’in 7 Aralık 1945’te yazdığı şiiri, Ankara’da direniş destanı yazan TEKEL işçilerine ithaf ediyorum:
Bursa’da havlucu Recebe,
Karabük fabrikasında tesviyeci Hasan’a düşman,
fakir-köylü Hatçe kadına,
ırgat Süleyman’a düşman,
sana düşman, bana düşman,
düşünen insana düşman,
vatan ki bu insanların evidir,
sevgilim, onlar vatana düşman...
***
GÜNÜN SORUSU
ABD’nin en büyük televizyonlarından NBC, Güneydoğu Anadolu bölgesini “Kürdistan” yapmış...
Dışişleri Bakanlığı bu hataları (!) sistematik olarak sürekli tekrarlayan yabancı yayın kuruluşlarına neden okkalı birer tazminat davası açmıyor?
***
Sana kimse inanmaaaaz!
Hatırlarsınız; bir süre önce Yargıtay santralının dinlendiği iddia edilmiş, Telekomünikasyon İletişim Başkanı (TİB) Fethi Şimşek de kameraların karşısına geçerek, “Teknolojimiz elvermediği için dinlemeyi gerçekleştiremedik” demişti...
Bu soruşturmayla ilgili olarak görevlendiren bilirkişi, raporunu tamamlamış ve 3 Kasım 2008- 3 Şubat 2009 tarihleri arasında Yargıtay santralının üç ay boyunca dinlendiğini ortaya çıkarmış...
Bu durumda...
Göreve iktidar tarafından atanan ve hakkında onlarca suçlama bulunan TİB Başkanı “yalan” mı söylemiş oluyor?
Öyleyse... Neden?
Ve bakalım bu hizmetinin karşılığında nasıl ödüllendirilecek?