İSTANBUL- Medical Park Bahçelievler Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Yusuf Kalko, Türkiye’de iş yapan damadıyla birlikte internette yaptığı araştırma sonucu hastanın kendisine muayene olmak üzere geldiğini söyledi.
E-mail aracılığıyla kendisine ulaşan Chomoev’in, daha sonra Türkiye’ye geldiğini belirten Doç. Dr. Kalko, hastanın daha önce ucu kesilen ayak başparmağının morarmış bir durumda olduğunu kaydetti.
Ameliyatı zorlaştıran yüksek oranda damar sertliği ve kireçlenmesi bulunduğunu ve diyaliz tedavisi gördüğünü ifade eden Kalko, bu riskleri nedeniyle Rus doktorların hastaya, ameliyat yapılsa bile başarı şansının çok düşük olduğunu söylediklerini anlattı.
Doç. Dr. Kalko, "Biz, operasyonda öncelikle kasık damarlarındaki kireci temizleyip, büyük bir yamayla damarı genişletip, diz üstünden geçen damarda da özel bir teknikle pıhtı ve kireçleri temizledik" dedi.
Hastaya uygulanan yöntemin "minimal invaziv damar cerrahisi" olduğunu kaydeden Kalko, yöntemi, "Küçük kesilerle, hastayı hiç uyutmadan her türlü damar ameliyatını yapabiliyoruz. Bunun içerisine yüksek riskli hastalar dahil. Bu yöntemle 90 yaşında ya da kalp sorunu olan hasta bile ameliyat olabiliyor" şeklinde açıkladı.
Hastanın operasyondan yüzde 100 fayda gördüğünü ve ayak tabanında dahi nabız atışının olduğunu bildiren Doç. Dr. Kalko, "Cerrahi olarak, Rusya’dan gelen şemalara göre, şu anda hastanın ayak sırtında nabız olması bana sorarsanız mucize. Çünkü tıbben diz altında 3 ana damar bulunur. Bu hastada 2’si tam tıkalı, bir tanesi yarım yamalak açıktı. Ayrıca kasık bölgesindeki damar da tıkalıydı" dedi.
Doç. Dr. Kalko, hastanın daha önce ucu kesilen ayak baş parmağının da düzelmeye başladığını belirterek, "Hastanın ayağı ısındı, kangreni gitti. Bir hayat kurtarsak, bir tane insanın bacağını kurtarsak onun mali bir karşılığı yok zaten. Bir aile için bir bacağın kesilmesi bir dram çünkü" diye konuştu.
İMKANSIZLIKLAR MİNİMAL DAMAR CERRAHİSİNE YÖNELTTİ
Kalp-damar cerrahisi uzmanı olmasına rağmen, daha sonra minimal invasif cerrahiye yöneldiğini de dile getiren Doç. Dr. Kalko, "Baktım ki bu alanda bir boşluk var Türkiye’de. Çalıştığım hastanenin de fiziki şartları yetersizdi. Yoğun bakımım, yeterli ekipmanım yoktu. Biz de bukalemun gibi ortama adapte olduk. ’Ben bu hastayı yoğun bakıma sokmadan nasıl hallederim? Hangi ameliyatı yaparsam ertesi sabah yürütebilirim?’ dedim" şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Kalko sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu yöntemde başarı oranının yüksek olmasının nedeni, hasta ne kadar riskli olursa olsun ne kadar damar tıkanıklığı olursa olsun, hastayı en az yoran, bir an önce ayağa kaldıran, en az ağrı veren yöntemi uygulamamız. Hastaya en az zarar veren anestezi metodunu uyguluyoruz. Bizim metodumuzda riski sıfırlamıyoruz, çünkü hepsi yüksek riskli hastalar, ama riski minimize ediyoruz. 3 ayda 200’e yakın hasta ameliyat ettik, 3 veya 4 hasta kaybettik. Kimisi kalp krizinden, kimisi ileri yaştan, kimisi de çok geç başvurduğu için. Yüzde 2 gibi bir ölüm oranı var ve bu hastalar teknik olarak yüzde 50-60 oranında ölebilecek hastalar.
Yurt dışından son dönemde çok hastamız oluyor ve bu güzel bir şey. Çünkü bizim insanlara bir şekilde ulaşmamız lazım. ’Her hastayı, her bacağı kurtarırız’ diye bir mesaj da vermiyoruz. Ölmüş bacağı kurtaramayız, ama can çekişen bacağı kurtarabiliriz."
Aytek Chomoev de Türkiye ile bağlantılı olarak iş yapan damadıyla birlikte internette araştırma yaptıklarını ve Doç. Dr. Kalko’nun, bu operasyonu gerçekleştiren 2-3 isimden biri olduğunu öğrenince Türkiye’ye gelmeye karar verdiklerini dile getirdi.
Rusya’daki doktorların kendisine, "Ameliyat yapsak bile kurtulamazsın" dediklerini ifade eden Chomoev, Doç. Dr. Kalko’nun "Yüzde bir bile şansımız olsa bu operasyonu yapacağız" demesinin kendisini yüreklendirdiğini ve ameliyattan sonra bacağının çok iyi olduğunu sözlerine ekledi