Hastanelerdeki kuyruk çilesinden ilaç alırken yaşanan sıkıntılara kadar pek çok konuda yıllardır çözüm bekleyen halk, atılan adımlardan memnun. Özel hastaneler ve eczanelerin sigortalılara açılması gibi uygulamalar büyük rahatlık sağladı. Ancak, bazı projeler uygulama safhasında suya düşüyor. Bunun en belirgin örneği özel tıp merkezlerinde yaşandı, 'sigortalılara ücretsiz tedavi' imkanı sözde kaldı. Özel hastanelerin birer birer fark ücretini kaldırmaları üzerine harekete geçen özel tıp merkezleri Sosyal Güvenlik Kurumu'yla masaya oturmuştu. Anlaşmaya göre, 15 Haziran 2007'den itibaren ücretsiz hizmet verilecekti. Ancak 637 merkezin tamamına yakını buna uymadı, muayeneden dahi ek ücret istendi. Uygulamanın ilanından sonra hasta sayısı ikiye katlanan tıp merkezleri, projenin hayata geçmemesini, devletin fatura geri ödemelerini geciktirmesine bağlıyor. Tüm Sağlık Kuruluşları Derneği Başkanı Ahmet Karataş, "Geri ödemelerin gecikmesi, doktor maaşlarının 4 bin YTL'den 10 bin YTL'ye çıkması fark almamıza sebep oldu. Sözümüzün altında kaldık." dedi. Devlet, hastanelerdeki yığılmayı önlemek amacıyla özel hastanelerden sonra özel tıp merkezlerini de devreye sokmuştu. Geçtiğimiz mayıs ayında söz konusu sağlık kuruluşlarının temsilcileriyle anlaşma yapıldı. 'Sigortalıya ücretsiz tedavi' uygulamasının 15 Haziran'dan itibaren başlaması kararlaştırıldı. Hatta, özel tıp merkezi yöneticileri, Başbakan Tayyip Erdoğan ile Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Birol Aydemir'e teşekkür ziyaretinde bulundu. Uygulamadan hem vatandaşların hem de sağlık kuruluşlarının yararlanması öngörülmüştü. İki bin uzman doktora rağmen atıl durumdaki tıp merkezleri bu sayede işlerlik kazanacaktı. 30 bin insanın çalıştığı sektör rahatlayacaktı. Ayrıca özel hastanelerle aradaki haksız rekabet giderilecekti. Uygulamanın kamuoyuna ilan edilmesiyle birlikte, özel tıp merkezleri hasta sayısını yüzde 100 artırdı. Poliklinik sayısı da ikiye katlandı. Ancak kısa süre içinde vatandaşlardan itirazlar gelmeye başladı. Bir vatandaş şikayetini şu sözlerle dile getirdi: "İki ay önce gittiğimiz merkez para almadı üstelik bizimle çok iyi ilgilendi. Ancak, daha sonra gittiğimiz başka bir merkezde her kalemden fark ücreti aldılar."
'Sözümüzün altında kaldık'
Tüm Sağlık Kuruluşları Derneği (TÜMSAD) Başkanı Ahmet Karataş'ın verdiği bilgiye göre tıp merkezlerine gelen hastaların yüzde 90'ını sosyal güvencesi olanlar ve masrafları devlet tarafından karşılananlar oluşturuyor. Buna rağmen kendi merkezinde de fark ücreti aldığını belirten Karataş, 4 bin YTL olan doktor maaşlarının 10 bin YTL'ye çıkmasından yakınıyor. Devletin kendilerine yapacağı geri ödemeleri geciktirdiğini de ileri süren Karataş, "Bütün bunlar vatandaştan fark ücreti almamıza sebep oldu. Sözümüzün altında kaldık. Hasta faturalarının devlet tarafından karşılanması halinde ücretsiz tedaviye yeniden geçilecek. Şu durumda katkı payı almazsak tıp merkezlerini kapatıp gitmemiz gerekir." görüşünü dile getiriyor.
SGK Başkanı Birol Aydemir, anlaşma yapılmasının ardından tıp merkezlerine 'katkı payı' uyarısı yapmıştı. TÜMSAD'ın toplantısında merkez yöneticilerine 'SSK ve Bağ-Kur'lulara katkı payı almadan hizmet sunmaya hazırız' şeklindeki sözlerini hatırlatan Aydemir, "Vatandaştan katkı payı almayacağınıza söz verdiniz. Eğer fark isterseniz ya da sistemi suiistimale yönelirseniz biz de gereğini yaparız." demişti.
Özel hastanede bir doktor, günde en fazla 50 hastaya bakabilecek
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yeni dönemde hizmet kalitesini artırmaya dönük adımlar atacak. Bu amaçla özel hastanelerde çalışan doktorların bir günde bakabilecekleri hasta sayısı 50 ile sınırlandırıldı. Özel hastaneler bu sayı geçse bile 50 üzerindeki hastalar için ödeme yapmayacak. Böylece doktorların, her bir hastaya daha fazla zaman ayırması amaçlanıyor. SGK Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Sami Türkoğlu, benzer uygulamayı kamu için de düşündüklerini; ancak doktor yetersizliği nedeniyle şimdilik bunun ertelendiğini kaydetti.
SGK Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Sami Türkoğlu, artık sağlıkta 6 aya varan randevu döneminin kapandığına dikkat çekiyor. Türkoğlu, "Eskiden hastanelerdeki yetersizlik nedeniyle safra kesesi ameliyatı için bile 6 ay sonrasına gün verilirdi. Şimdi bu tür olaylara rastlamıyoruz." diyor. Tebliğin yürürlüğe girmesinin sağlık harcamalarını artıracağı yönündeki kaygının yersiz çıktığını belirtiyor.
Özel hastanelerin sigortalılara açılmasıyla birlikte vatandaşın buralara gidişi eskiye göre yüzde 100'e varan oranda arttı. Bu durumun sağlık sektöründe rekabeti getirdiğini kaydeden Türkoğlu, sağlık kuruluşlarını uyarıyor: "Hastaneler kaliteyi düşünmezse rekabette kaybedecek. Sağlıkta artık hasta memnuniyeti önemli." Kamu-özel ayrımı olmaksızın hastayı memnun etmeyen kuruluşun müşteri kaybedeceğini ekliyor.
Vatandaşların çok mecbur olmadıkça hastaneye gitmek istemediğini anlatan Türkoğlu, bunu, yılların birikimiyle oluşan hastane korkusuna (hastane fobisi) bağlıyor. Son yıllardaki artışa rağmen Türkiye'de sağlık kuruluşlarına başvurma oranının Avrupa ülkelerine göre düşük olduğuna dikkat çeken Türkoğlu, Türk halkının yeni yeni hastane fobisini yenmeye başladığını anlatıyor. İsa Yazar, Ankara
'Sözümüzün altında kaldık'
Ücretsiz tedavi uygulamasının ilanından sonra özel tıp merkezlerinde hasta sayısı ikiye katlandı. Ancak bir süre sonra vatandaştan şikâyetler yükselmeye başladı. "Ücretsiz tedavi için gidiyoruz, para vermeden çıkamıyoruz." eleştirilerine Tüm Sağlık Kuruluşları Derneği (TÜMSAD) Başkanı Ahmet Karataş hak veriyor: "Sözümüzün altında kaldık. Ama şu durumda katkı payı almazsak tıp merkezlerini kapatıp gitmemiz gerekir."