"Tam kapanmanın etkilerini bugünden itibaren göreceğiz. Rakamların 22 bin civarına düşmesi, doğru gittiğimizin bir göstergesidir" diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, koronavirüs tedbirleri kapsamında alınan tam kapanma kararının 19 Mayıs'a uzatılmasına ilişkin sorulan soruya, "Bugün için böyle bir değerlendirmemiz yok" ifadelerini kullandı.
Soylu, 24 TV'de, "24 Özel" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle birçok insanın hayatını kaybettiğini ve bu nedenle birçok tedbir alındığını aktaran Soylu, pandemi başladığında dört temel paradigma belirlediklerini dile getirdi. Soylu, bu paradigmaların ilkinin kamu düzeninin sürdürülebilirliği olduğunu vurgulayarak, bu konuda pandeminin ilk gününden bugüne kadar bir sorun yaşanmadığını söyledi.
İkinci paradigmanın sağlık sisteminin sürdürülebilirliği olduğunu anlatan Soylu, "Bu konuda da herhangi bir sorun yaşadık mı? Hayır. Şehir hastaneleri yapılırken muhalefetin tavrını hatırlayın ama bu pandemiyle öyle bir süreç ile karşı karşıya kaldık ki bu hastaneler sayesinde Türkiye, Avrupa'nın sağlık sistemi bakımından en güçlü ülkelerinden biri oldu. Üçüncü paradigmamız ise üretim ve büyük yatırımlarımızın sürdürülebilir olmasıydı. Türkiye, tarım, gıda arzı gibi konularda bir sorun yaşamadı. Üretim, tarım ve tedarik zincirinde Türkiye en ufak bir problem yaşamadı" diye konuştu.
Dördüncü paradigmanın ise sosyal izolasyon denilen temizlik, maske ve mesafe olduğunu kaydeden Soylu, sınırlarda gereken önemleri de ivedilikle aldıklarını belirtti.
'Halkımız da bu süreçte yalnız bırakılmadı'
Soylu, alınan tedbirler sayesinde vaka sayılarında tam kapanma öncesine göre önemli ölçüde düşüş sağlandığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Aldığımız 4 ana pradigmamız devam ediyor. Derdimiz şu, önümüzde Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı var. İnsanların virüsü birbirine geçirebilecekleri çok riskli bir dönem yaz dönemi. Tarım için çok önemli bir dönemdeyiz. Tarımı devam ettirmemiz lazım. İhracat rakamlarımız yükseliyor, bunu devam ettirmeliyiz. Ayrıca turizm dönemine giriyoruz. Esnaftan tutun tüm hizmet sektörü çok büyük fedakarlık ortaya koyuyor. Halkımız büyük bir fedakarlık ortaya koyuyor bu anlamda müteşekkiriz. Bilim Kurulumuz, Sağlık Bakanlığımız ve Cumhurbaşkanımızın önderliğinde bir istişare yapılıyor ve alınan kararlar doğrultusunda hareket ediliyor. Bu kapanmalar insanlarımız için, hepimiz canlarımızı kaybettik, bu işten en çok etkilenenlerden biri de benim, en değerli insanlarımızı kaybettik. Yeter ki bu musibetten hemen kurtulalım. Halkımız da bu süreçte yalnız bırakılmadı. Vefa Sosyal Destek grubu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız gereken yardımları yaptı."
Pandemi Eylem Planı çerçevesinde alanın kararları İçişleri Bakanlığının duyurduğunu söyleyen Soylu, "Tam kapanmanın etkilerini bugünden itibaren göreceğiz. Rakamların 22 bin civarına düşmesi, doğru gittiğimizin bir göstergesidir" dedi.
Soylu,"Tam Kapanma 19 Mayıs'a kadar sürecek mi?" sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
"Bizim 19 Mayıs ile ilgili bir değerlendirmemiz yok, tabi bugün itibarıyla. Biz hükümet olarak şunu görmek istiyoruz; uykusuzluktan gözlerim acıyor arkadaşlarımız işlerini çok iyi yapabilsin diye. Yüzlerce binlerce taleple karşı karşıyayız. Biz mümkün olduğunca bu işi bitirelim, bir daha bu işlerle karşılaşmayalım düşüncesi içindeyiz. 17 Mayıs'ta elde edeceğimiz rakamlar, o gün kabinenin ve Bilim Kurulu'nun alacağı kararlarla yolumuzu belirleyeceğiz. Tekrar kayıplarımız olmasın diye hep beraber büyük bir fedakarlığı ortaya koyacağız. Sağlık Bakanımız da bir açıklama yaptı Sinovac ile 100 milyon anlaşma yapıldığını söyledi, bir taraftan Biontech var, bir taraftan Rusya'nın aşısı var. Türkiye aşı anlamda elinden gelen bütün gayreti ortaya koyuyor."
Bakan Soylu, marketlere ilişkin alınan kararlarla ilgili soru üzerine de şunları söyledi:
"Esnaf diyor ki 'ben kapandım, fedakarlık yapıyorum. Elektronik eşya, hırdavat, giysi, bahçe malzemesi satılamasın.' Onu da anlamak lazım, toplumdaki bu fedakarlığı dağıtmak gerekiyor. Biz milletimizden gelen talepleri dinleyerek, adım atıyoruz. Bir taraftan vatandaşın istediğiyle onu buluşturmamız temel sorumluluğumuz diğer taraftan 'sen kapanırsan iyi olacak' dediğimiz insanlarımıza da 'bak senin temel haklarını gözetiyoruz' demek zorundayız. İkisini dengelemek zorundayız, bunun için marketçileri çağırdık, durumu anlattık, onlarda dediler ki 'Haklısınız.' Ancak bakkallar açık, 'Perşembe akşamına kadar bu ihtiyaçlarınızı alabilirsiniz' diyerek süre verdik. Birbirimizle dayanışarak, empati kurarak bunu gerçekleştirmemiz lazım. Milletimizin burada vicdanına sığınıyoruz hepimiz çok zor bir süreçten geçiyoruz."
Alkol yasağına ilişkin soru üzerine Soylu, tam kapanma sürecinde verdikleri taahhütleri yerine getirmek için canla başla bir mücadele ortaya konulduğunu söyledi.
Soylu, şöyle devam etti:
"Alkol meselesi kendiliğinden çıkmış bir iş değil. Biz yaklaşık iki ay gibi bir süre Avrupa'yı hep takip ettik. Onlar bizden biraz daha önce oldular. Biz biraz da onları takip ederek, nasıl kapanıyorlar, nasıl adım atıyorlar, hangi tedbirleri alıyorlar... Bütün bunlar bizim için örnek oldu, öğretici oldu. Bunu açıklıkla söylemek gerekir. Kendi tecrübelerimizle bunları pekiştirdik. İstişarelerimizi yaptık ve bir kendimize yol haritası belirledik."
Bakan Soylu, bu konuya ilişkin yapılan bir araştırmaya da işaret ederek, şunları söyledi:
"Aralık itibarıyla marketlerde cumartesi pazar yani kısıtlama günlerinde alkol yasağı başladı. O dönemde de yaptılar bu araştırmayı. Vatandaşımızın yüzde 75'i hem kapanma hem de yılbaşı gecesi ile ilgili, 'evet buna ihtiyaç var bunu normal görüyorum' dedi. Şimdi yüzde 78'i 'normal görüyorum' dedi.' Bu fedakarlığı hep birlikte ortaya koyuyoruz."
Bakan Soylu'nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
- Salgınla mücadele sürecinde 4 temel ilke belirledik. Bu 4 temel ilke: Kamu düzeni ve güvenliğinin devamı, üretim ve tedarik zincirinin aksamaması, sağlık sisteminin devamı ve temizlik-maske-mesafe üçlüsünün temini.
- Derdimiz şu, Ramazan, yaz ve Kurban Bayramı, sosyal izolasyonda zorluk çekeceğimiz dönemler olacak. Tarımın en önemli dönemindeyiz. Tarımı devam ettirmemiz lazım. Ekonomik olarak hareketlenmemiz gereken dönemin arifesindeyiz.
- Türk halkını eve kapattık ama hepsi sağlığımız için. Milletimizden Allah razı olsun. Bu dönemde hepimiz yakınlarımızı kaybettik. Ben de yakınlarımı kaybettim. Tüm Türkiye olarak fedakarlıklarda bulunduk.
- Muhalefet bu istemezükçü tavrını şehir hastanelerinde de gösterdi. Bu hastaneler, Türkiye'nin sağlık sitemini ve alt yapısını, Dünya'nın ve Avrupa'nın sağlık sisteminde en güvenli ülkesi haline gelmesine sebebiyet verdi.
- Kapanma dönemlerinde büyük zorluklarla karşılaştık. Ben önceki kapanma döneminde de büyük zorluk çektik. Tüm halkımızdan evlerine kapanmasını istemek kolay değil.
'Sosyal medyada "Tarak yasak, Süleyman Soylu'nun saçları yok diye" diyorlar'
- Niye İçişleri Bakanlığı ikide bir genelge yayınlıyor denildi. 2 önemli husus var. Birincisi, ilk Hıfzıssıhha Kurulları karar veriyor. İkincisi, bizim pandemi eylem planımız var. Koordinasyon İçişleri Bakanlığı'na verilmiş, biz de kabinemizin aldığı kararları halkımıza duyurabilmek için bunu ortaya koyuyoruz.
- Tam kapanmanın 19 Mayıs'a uzaması konusunda böyle bir değerlendirmemiz yok.
- Toplumun bütün taraflarını dinliyoruz. Esnaf diyorlar ki, gıdayı anladık, temel ihtiyaç maddelerini anladık. Tabi sosyal medyada şey diyorlar, "Tarak yasak, Süleyman Soylu'nun saçları yok diye".
- Alkol meselesi kendiliğinden çıkmış bir şey değil. 2 ay süreyle Avrupa'yı takip ettik. Onları takip ederek, onlar nasıl kapanıyorlar, hangi tedbirleri alıyorlar, işten kaçta çıkıyorlar. Bunlar bizim için örnek oldu, öğretici oldu. Kendi tecrübelerimizle bunları pekiştirdik ve kendimize bir yol haritası belirledik.
'Alkol meselesini siyasallaştırmaya gerek yok bu bir sağlık meselesi'
- Dünya Sağlık Örgütü, bu işin başında kuralı koymuş. Demiş ki, alkolden kaçınarak bağışıklık sisteminizi koruyun diyor. Ayık kalın diyor. Alkolün limitiyle alakalı, fazla bir alkol almayın diyor. Alkol kullanımı sırasında evde bile olsa sosyal mesafenin korunmama riski yüksektir diyor, temel derdi bu aslında. Siyasallaştırmaya gerek yok bu bir sağlık meselesi.
- Niye kapatmıyorsunuz diyenler, şimdi niye kapatıyorsunuz diyorlar.
'İmamoğlu'na özel bir durum yok, soruşturma söz konusu değil'
- Camilerde ve mezarlık yerlerinde eller arkaya konmaz. Saygı, edep ve terbiyedir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, orada belediye başkanı sıfatıyla var. Vatandaş, Fatih Sultan Mehmet'e saygısızlık olduğunu düşünüyor. Bu görüntüleri gördükten sonra ben de saygısızlık olduğunu düşündüm. Bu bir vatandaşımızın şikayeti. Birçok şikayet var böyle. Başka bir şikayet daha var bunun dışında. O da şu: Terör örgütünün desteklediği siyasi partinin belediye başkanına gidiyorsunuz, suçluyu övüyorsunuz, bu kanunda yok diyorsunuz. Vatandaş onu da şikayet ediyor. Birçok yerden geliyor şikayetler, toplanıyor. Bu şikayetler bize direkt olarak gelir, valilik veya bakanlığa. Diğer şekilde savcılığa suç duyurusu gelir.
- Burada kişiye özel bir durum söz konusu değil. Ve soruşturma söz konusu değil.
'Akşener'i iyi tanırız, o da bizim onu iyi tanıdığımızı bilir'
- Akşener benim için 'Aptal' dedi. Bir hanımefendiye. 6 ay İçişleri Bakanlığı yaptı, 6 ay... Stajyer İçişleri Bakanı. Ben siyaset meydanına çıkarsam, bu tür sözler ağzımdan ağır çıkar. Biz sayın Akşener ile aynı partide, Doğru Yol Partisi'nde siyaset yaptık. Biz onu iyi tanırız o da bizim onu iyi tanıdığımızı bilir. Sayın Devlet Bahçeli'ye hakaret etti. Geçen hafta sayın Cumhurbaşkanımız'a yaptığı hakaret, bir insana yakışmaz, bir hanımefendiye hiç yakışmaz. Üzüldüm, doğru da değil. Bu kadar kibir, bu kadar gurur... Bu kadar kendini bilmezlik. Bana 'aptal' demiş, Hz. Ali'nin meselesini biliyorsunuz, ben bunu Allah'a havale ederim, nefsileştirmem. Ama Cumhurbaşkanımız'a söylediği söz, siyasi hayatta kaldırılabilir bir söz değildir. Size başka bir hikaye anlatayım. Biz aynı partide siyaset yaptık. Yine o dönem benden önceki il başkanı vardı, şimdi de meclis başkan vekili. Şu kulaklarımla duydum. Hepimize Meral Akşener dedi ki, "Bu Celal abi var ya" dedi, "Benim hayatımın her zor anında bana yardımcı olmuş elini vermiştir. Allah ondan razı olsun ben hayatım boyunca onun yaptıklarını ödeyemem" dedi. Kendi parti grubunda ona da iftira attı. Biz iyi tanırız. Değer sistemi olmadığını da biliriz. Karakterini de biliriz. 6 ay İçişleri Bakanlığı yapacaksın, gelince 'ben onu görevden alırım'.. Devlet bilmez. Ben bu kadar söyleyeyim.