Türkiye gazetesi yazarı Alper Görmüş günün en çarpıcı medya eleştirilerinden birine imza attığı yazısında hem kendi gazetesini hem de muhafazakar basını eleştirdi.
Muhafazakar basının Ergenekon davası ve Alevilerle ilgili haberlerini sorgulayan Alper Görmüş, kendi gazetesi türkiye’nin 20 Eylül tarihli manşetini masaya yatırdı. Ergenekon zihiyet ve teşkilat olarak iki ayrı yapı olduğuna vurgu yapan Görmüş, bu zihniyeti taşıyan herkesin teşkilat içinde yer almadığını hatırlattı. Muhafazakar gazetelerin bu ayrımı yapamadığını kaydeden Görmüş, "muhafazakâr basının Ergenekonculukla mücadelesi de ciddi bir problemle malûl" dedi.
İşte Görmüş’ün yazısındaki ilgili bölüm:
Şurası muhakkak: Ergenekon ve darbe davaları, eski merkez medya ile ulusalcı medyaya kalsaydı, bu davalar boğulurdu...
Böyle olmadıysa, bunu önemli ölçüde muhafazakâr medyaya borçluyuz.
Fakat muhafazakâr basının Ergenekonculukla mücadelesi de ciddi bir problemle malûl: “Zihniyet”le “teşkilat”ı ayırmada yeterli hassasiyeti göstermemek ve böylece Ergenekonculuğun düşünsel girdabına kapılmış insanları “teşkilat”a doğru itmek!
Gazetemizin 20 Eylül tarihli “Cemevi Ergenekon projesi” manşetinin de böyle bir problemle malûl olduğunu düşünüyorum.
Bugün ve cumartesi günü bu konudaki düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım.
Bugün, muhafazakâr basının konuya dair genel tutumunu, cumartesi günü de özel olarak Alevi boyutuna dair tutumunu ele alacağım.
Toplumda milyonlarca insanı etkisi altında bulunduran “Ergenekoncu zihniyet” ile Ergenekon’un teşkilat yapısını oluşturanları biribirine karıştırmak, “zihniyet”i de “teşkilat yapısı”nı da güçlendiren bir rol oynuyor.
Bu karışıklığın sahipleri, Ergenekoncu zihniyetin etkisi altındaki kamuoyu oluşturucularının (da) ceza yargılamalarının öznesi haline getirilmeleri gerektiğini talep ettiklerinde, Ergenekon’la ve Ergenekoncu zihniyetle mücadeleye verdikleri zarar zirve noktasına ulaşıyor.
Ergenekoncu zihniyet, demokratik meşruiyet kriterlerinin yerine kendi anti-demokratik meşruiyet kriterlerini koyar ve bu sayede “gayri meşru” ilan ettiği siyasi eğilimleri gayri meşru yollarla boğmaya çalışır