Hükümete yakın köşe yazarlarının ahlakını da sorgulayan Taşgetiren, “‘Mahalle’ öyle mi? Çeteleşmiş yapılar “Mahalle adına” biçilmedik adam bırakmıyor. Ahlak nerede? Yahu eli kalem tutan insanlarımız önce bir “Mahalle ahlakı” oluşturmalı değil mi?” şeklinde yazdı.
Ahmet Taşgetiren’in yazısı şöyle:
“16 Şubat tarihli “Bir zihniyet problemi” başlıklı yazım, “Mahalle”yi kızdırmış da haberim olmamış.
Dün Ahmet (Kekeç) Bey kardeşimin yazısından öğrendim.
Gazeteciler sitesinde çıkmış, Ahmet Kekeç'le Akif Beki ile arasında “Trumpçılık” üzerine bir polemik varmış, ben de Akif'ten yana olmuşum, bu da mahalleyi kızdırmış.
Ahmet benim yazımı önce okuduğunda kendisine yönelik bir mahiyet taşıdığını düşünmemiş, Gazeteciler sitesindeki yazıdan sonra bir kere daha okumuş, gene öyle bir izlenim edinmemiş. Bana diyor ki Ahmet “Taşgetiren bana cevap veriyorsa bunu köşesinde belirtmeli, ya da adı geçen siteyi tekzip etmeli.”
Ahmet Bey kardeşimi karşılıksız bırakmak istemem.
- Önce şu “Mahalle” denen şey her ne ise onun açıklığa kavuşması lazım. Açıklığa kavuşması lazım ki “Mahalle adına racon kesen herkes” ortada dolaşmasın. Ağızları çamur deryası haline gelmiş duvar dibi varlıklarını mahalleden mi sayacağız, bu belli olsun. Beni duvar dibi varlıklarının dilinden tanıyanlar tanımasın, ben, mahalleye dadanan bu küfürbazlardan beriyim.
- Sonra“Gazeteciler sitesi” olayı şöyle gördü diye oturup cevap yazmamız ya da yayınlanıp yayınlanmayacağı bilinmeyen tekzipler göndermemiz mi gerekiyor bilmiyorum. İnternet sitelerinin tıklanma hesabı ile oluşturduğu hangi çarpıtılmış iddiaya nasıl cevap yetiştirilecek, bilmiyorum. Ahmet iyi yapmış, o sitede o iddiayı okuduktan sonra yazımı yeniden okumuş ve gerçeği görmüş.
- Her gün 15 kadar gazeteye bakıyorum, köşe yazısı ya da haber olarak okuduklarım var, taradıklarım var. Kekeç'le Beki arasında spesifik bir “Trumpçılık” polemiği yapıldığına dair bir iz yok içimde. Ama genel olarak bir çevrede Trump'ın “islami terörizm” söylemi ya da “7 Müslüman ülke vatandaşlarına Amerika'ya girme yasağı konması” üzerine yapılan eleştirilerden “Hükümetin Trump'la iletişimini zora sokar” düşüncesiyle rahatsızlık oluştuğu veya Rusya'nın 5 askerimizi şehit ettiği bombalamaya yönelik tepkilerin “Rusya ile ilişkiler yeni düzelmişken” yaklaşımı ile yadırgandığı bir vakıa. Ben de bunu dış politikada bir zihniyet problemi olarak niteledim.
Şöyle yazdım:
“Hemen söyleyeyim: Ben Türkiye'nin ABD ile de Rusya ile de sağlıklı ilişkiler kurmasından yanayım. Buna başka ülkeler de dahil. Dost ne kadar çok olursa az, düşman ne kadar az olursa çok.
Ama “Eli mahkum psikolojisi”ne girmek kim ile olursa olsun zaaf.
ABD ile iyi geçinelim. Ama Trump'ın “İslami terörizm” söylemi kabul edilemez, diyebilelim. Nokta.
Rusya ile iyi geçinelim. Ama Rus bombaları altında verdiğimiz 5 şehit canımızı acıtıyor, diyebilelim. Nokta.
Biraz da Trump'la Putin düşünsün.”
Evet böyle düşünüyorum. Bir yazar, ülkesi ve idealleri için doğru bildiğini yazar. Ahmet Kekeç'le farklı düşünürsem onu yazarım, Hükümet'le farklı düşünürsem onu da yazarım. Hükümet için böylesinin daha doğru ve iyi olduğunu düşündüğüm için yazarım. Zaten bu köşede bana, kendi özgün düşüncemi ifade edebileyim, bunu yapmam faydalı diye yer veriliyor.
“Mahalle”öyle mi? Çeteleşmiş yapılar “Mahalle adına” biçilmedik adam bırakmıyor. Ahlak nerede? Yahu eli kalem tutan insanlarımız önce bir “Mahalle ahlakı” oluşturmalı değil mi?
“Bir vatandaş, Erdoğan - Merkel görüşmesinde olduğu gibi, Erdoğan - Trump görüşmesinde de “islami terörizm” diye bir söz sarf edilirse, Tayyip Bey ona refleksif olarak cevap verir, diye yazmamı “Erdoğan'a gaz veriyor' diye okuyor. ”
Cumhurbaşkanı'na gaz vermek öyle mi? Bu vatandaş ta mı “Mahalle”den?
“Trump böyle konuşur, Erdoğan da onu sessiz sadasız dinler” diye mi yazsaydım?
Dünyada Trump'a yönelik “Hepimiz müslümanız” pankartlarıyla gösterilen tepkileri “Bizim Mahalle” yadırgıyorsa, “Ne oldu bize?” diye kendimize bakmamız lazım, diye düşünüyorum. Ben diyorum ki, yüreğimizle dilimiz arasındaki ilişki kopmuş demektir öyle durumda.
Obamadiye, Trump diye, Putin diye başkan modelleri keşke olmasaydı bizim Başkanlık tartışmaları yaptığımız ortamda. Ki “Bizim Mahalle”, dili ile kalbi arasında kopukluk yaşamasa, acayip ideolojik karmaşa içine düşmeseydi.”