Buldanlar’ın eroin şeceresi

05.01.2008
BEHİÇ KILIÇ
[email protected]

 İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay’ın durumu özetleyen sözlerini hatırlayalım; “Uyuşturucu trafiğinde terör örgütünün payı olduğu ve terörün finansmanını oluşturan bir unsur olduğunu biliyoruz. Elimizde bu konuda üzerinde bilgiler var...”
Bir kere daha hatırlatarak bu yazıya girelim... 90’lı yılların başı, Demirel-İnönü kabinesi işbaşında... İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir... Menzir ve ekibi, Levent’te bir uyuşturucu kaçakçısının evini basacaklar, içeride PKK ilintili “Mal” var... Kapıya dayanıyorlar ama, kaçakçının evine polis giremiyor...
Çünkü evde, dönemin ünlü milletvekili Leyla Zana ve kocası Mehdi misafir!.. Zana, genel başkanı (!) İnönü’yü, o Demirel’i arayınca, eve baskın gerçekleştirilememişti ve “uyuşturucu kaçakçısı”na dokunulamamıştı...
O kaçakçının Savaş Buldan olduğu basına yansımıştı!..
PKK ile ortak hareket eden uyuşturucu ve silah kaçakçısı Savaş Buldan... Yüksekovalı, bölgenin siyasi söz sahibi de olan ailesinin, çok zengin aşiretin ağası...
PKK, o günlerde etkisini giderek arttırıyor, kullandığı silah teknolojisi, devlete üstünlük sağlıyor, uyuşturucu ticaretinden sağladığı gelirle, son sistem piyade silahlarına süratle sahip oluyor... Devletin istihbarat birimleri iz sürüyor, çeteye silah sağlayan kan tüccarları listesinde, Savaş Buldan’ın izine rastlanıyor... Gel gelelim, siyasi ilişkiler, nüfuz etkinlikleri yakasına yapışılma süresini geciktiriyor!.. İşte böyle bir dönemde, Savaş Buldan’ın cesedi, Bolu yakınlarında bir yol kenarında bulunuyor...
İşte bu Savaş Buldan, daha sonra belli bir plan ve program çerçevesinde, bölücü çetenin propaganda birliklerince “Demokrasi savaşçısı aydın iş adamı, faili meçhul kurbanı oldu” diye sunuldu...
Dul karısı, malum çerçevede el üstünde taşınarak TBMM’ye milletvekili olarak sokuldu...
Anlattığımız, ülkemizin nasıl sahipsiz kaldığı, açık kapılardan dalış yapmanın ne kadar kolaylaştığının örnekleridir!..
Şimdi son olay ve gösterdiklerine bakalım...
Savaş’ın kardeşi Nihat Buldan uyuşturucu ile yakalanıyor... Şaşıracak bir durum yok, uyuşturucu kaçakcılığı Nihat’ın asli işi!..
İngiltere’de 7 Mart 2001 tarihinde 2.5 milyon sterlin değerinde 34 kilogram eroin yakalandı... Eroinin sahibi olarak Nihat Buldan tutuklandı... 16 yıl hapis cezası aldı... İngiltere’de kalsa bu 16 yılı yatacak... Ama ikili anlaşmalar var, TC vatandaşları, İngiltere gibi ülkelerde hapise düşerlerce, bir süre sonra cezalarını tamamlamak üzere Türkiye’ye gönderiliyorlar... Hele mahkuma üst perdeden sahiplenilirse!.. Nihat Buldan’a Türkiye’nin üst katmalarından gelen kefaletlerle bu yol kolayca açıldı... Üstelik, Nihat Buldan’ın İngiltere’de yakalattığı “mal”ın PKK ilintisi yolunda da bilgiler mevcuttu... Mahkum, bu bilgilerle alındı, önce Çanakkale Cezaevi’ne, ardından da (Kendisi için daha uygun olan) Erciş Açık Cezaevi’ne konuldu!..
Dikkatinize sunuyorum, PKK bağlantılı uyuşturucu kaçakçısı, 16 yıla mahkum Nihat Buldan, Türkiye’ye alınıp açık cezaevine yerleştiriliyor!.. Ve... Ceza yasasındaki son düzenlemelerle 2,5 yıl sonra serbest kalıyor!.. Serbest kalır kalmaz da, kolları sıvayıp işine döndüğü anlaşılıyor...
İçişleri Bakanı Atalay’ın “PKK-Uyuştucu” sözlerini ispatlamak istercesine...
Zaten ilişkiler çok nettir!.. Birkaç gün önce, DTP’li Sabahat Tuncel ile Londra’daki uyuşturucu taciri PKK’lıların beraber turlarını yazmıştım... Bu kişiler İbrahim Doğuş ve Mustafa Topkaya idi... Bu ikilinin Nihat Buldan’la yakın temasları biliniyor...
İlişkileri ardı ardına koyunca, ortaya çıkanı görüyorsunuz!..
Bu ilişkilere, TBMM mensubu, milletvekili Pervin hanımın mersedesini de ekleyin!..
Ve bu ailenin “Katil devlet faili meçhul yaptı” nakaratı ile bu nakarata tempo tutanları unutmayın...

Asıl sorulması ve araştırılması gerekeni ne şimdiye kadar yazan nede araştıran oldu!

PKK'ya terör örgütü diyemeyen bu PKK'lılar nasıl oluyorda bunca pisliklerine rağmen meclise kadar gelebiliyorlar.

İşe girmek isteyen normal bir vatandaşın işe girmesi için istenen evraklarla anası ağlatılırken bu kişilerin milletvekili olarak seçilip meclise girmelerinde bir anormallik yok mu?

PKK'lı olduğu bilindiği ve o nedenlede cezaevinde cezasını çekmekteyken buradan çıkartılarak milletvekili seçilip meclise giren Sabahat Tuncel'i buradan alıp meclise getiren eller kimlerdir? Her birinin bir sürü suçu ve pisliği varken böyle bir organizasyona göz yumanlar kimlerdir?

Yüksek seçim kurulu ne iş yapar. Bunların gelmesine diğer partilerden neden ses çıkartılmaz ve görmezden gelinir.? Savcılar nerededirler; Asıl önemlisi istihbarat servisleri bu kişilerin kimler olduğunu ve geçmişlerini kundaktaki çocukluklarına kadar bilmelerine rağmen bunlar hakkında kimlere raporlar vermişlerdir. O raporlar verilmişse kimlerdir onlar ve neden bir işlem yapmamışlardır?

Burada sorularacak daha onlarca soru olmasına rağmen. Bunları oraya kadar getiren eller bu ülkede PKK'nın ve terörün bitmesini istemeyenlerdir. Mecliste bu konuda araştırma istemeyenlerdir. Hepside vatan hainleridir. Hemde bunlardan daha derin vatan hainleridirler. Satılmışlardır. hemde ciğerlerine kadar satılmışlardır. Bu kişiler devletin içindedir ve devleti yönetmektedirler. Öyle olmasa bu şerefsizler çoktan hak ettikleri yerlerde olacaklardı. Hemde ebediyen ama bunları koruyan o karanlık yüzlü yarasalar sayesinde şimdi Türkiye'nin ve türk milletinin başına bela kesilmişlerdir.

Bu karanlık yarasaları ortaya çıkartılmadan, temizlenmeden bu ülkede rahat ve huzur yüzü görülmeyecektir. Bol bol şehit cenazesi ve gözyaşı görecektir.