Türkiye’de yaklaşık 7 milyon çalışan başta olmak üzere toplumun genelini ilgilendiren asgari ücret ara zamla yüzde 30 artırılarak 5 bin 500 liraya çıkarıldı.
GazeteDuvar'dan Müge Yücve'nin haberine göre Asgari ücretin zamlı tutarı daha şimdiden temel tüketim ürünlerine yapılan fahiş zamlarla erirken, çalışana vereceği asgari ücreti çok bulan birçok işyeri, yasa dışı yöntemlere başvuruyor.
Özellikle son zam ile birlikte çalışana asgari ücret ödememek için farklı yöntemler deneyen işverenlerden bazıları yatırdığı ücretin bir kısmını elden geri alırken, kimisi de çalışma saatlerini artırıp fazla mesai ücretlerini ödemiyor.
‘KAYIT DIŞI ÇALIŞTIRMA, EKSİK ÜCRET’
Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Başkanı Mehmet Balık, bu durumun uzun zamandır sorun yarattığını, ancak son dönemde daha da artığına vurgu yaptı. Yaşanan ekonomik krizin her alanda derinleştiğini ifade eden Balık, “Asgari ücrete yapılan zam işveren arasında şikayetleri artırdı. Çünkü çalışan başına ödenen maliyet de yükseldi. Bu yüzden kayıt dışı çalıştırma, eksik ücret yatırma sayısı da bu dönemde arttı. Bize gelen şikayetler de bir artış söz konusu. Bu kapsamda denetimin artırılmasının yanında yeni iş alanları açılmalıdır. Ekonomi kötü, işsizlik yüksekken bu gibi durumlar ile çok karşılaşırız” dedi.
‘MAAŞIM HALA İKİ DÖNEM ÖNCEKİ ASGARİ ÜCRETTE KALDI’
Maaşı asgari ücretten gösterilip ancak asgari ücret alamayan işçilerden biri Mersin’de faaliyet gösteren özel bir okulda bilgi işlem sorumlusu olarak görev yapan Sevda Aral.
Üç yıldır çalıştığı işyerinde en son aldığı asgari ücretin 2021 yılı için açıklanan 2 bin 825 TL olduğunu söyleyen Aral, “Benim maaşım 4 bin 250 TL’ye dahi henüz çıkarılmadan yeni bir artış daha geldi” ifadelerine yer vererek yaşadığı süreci şu sözlerle anlattı:
“Ben pandemiden kısa süre önce özel okulda çalışmaya başladım. Yaklaşık 7 ay sigorta dahi yapılmadan 2 bin TL’ye çalıştım. Sonrasında korona virüsü salgını olunca okullar kapandı ve bizi ücretsiz izne çıkardılar. Ancak pandemi süresince yasak olmasına rağmen ara ara okulu açarak ders verilmeye devam edildi. Biz de tabi bu süreçte tam gün çalışmamıza rağmen “evde otursanız hiç para alamayacaktınız” denilerek yarı ücret ödendi. Salgın sonrası yaptığımız itirazlar sonucunda sigorta yaptılar ve maaşımı o günün asgari ücreti olan 2 bin 825’ye çıkardılar. Bu sondu; maaşımda bir daha artış yapmadılar.”
‘HUKUKÇU OLAN OKUL SAHİPLERİ HAKKIMIZI YEDİ, KILIFINI DA HAZIRLADI’
Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan ve o günün koşullarında 4 bin 253 TL olan asgari ücretin kendisine verilmediğini ifade eden Aral şöyle konuştu:
“Bize '4 bin 253 lira 40 kuruşu bankadan yatırırım. Ama bin 428 TL’sini geri vereceksin. Yoksa işten çıkarırız' dediler. O süreçte de eşim çalışmıyordu, sadece benim maaşımla geçinmeye çalıştığımız için kabul etmek zorunda kaldım. Bana asgari ücret aldığıma dair her maaş döneminde bir kağıt imzalattılar. Birkaç kez şikayet etmek istedim, ima da ettim; bu kez de pandemi döneminde bize verdiği parayı faizle geri almakla tehdit ettiler. Birkaç ay önce daha fazla dayanamadım ve işten çıktım. Tüm bunları yapan okul sahipleri avukattı. Hukukçular bizlerin haklarını güzelce yedi, kılıfını da hazırladı.”
‘BANKA KARTIM İŞVERENDE, MAAŞI YATIRIP ELDEN VERİYOR’
Bir tekstil fabrikasında çalışan 36 yaşındaki İsmail Arıkan ise bu süreçte hem asgari ücret olarak yatan maaşının bir kısmını alabildiğini hem de çalışma saatlerinin artırıldığını anlattı.
“Asgari ücret artıyor ancak hak ihlalleri de artıyor” diyen Arıkan, 15 saate varan çalışma koşullarına karşılık aldığı maaşın 3 bin 900 TL olduğunu ifade etti.
İşveren, çalışanların büyük kısmına sigorta dahi yapmazken “En azından sigortam var, Allah’a şükür” der hale geldiğini söyleyen Arıkan, yaşadığı durumu şu sözlerle anlattı:
“Ben 10 senedir tekstilde çalışıyorum. Kendi işimi de yaptım ancak işler iyi gitmeyince kapatıp maaşlı olarak fabrikaya girdim. Pandemi öncesi çalışma koşulları daha insani olan fabrikada şu an köle gibi çalıştırılıyoruz. Kimi zaman 15 saate kadar iş yapıyoruz. Ama bırakın fazla mesai ücretini asgari ücret bile alamıyoruz. Banka kartımız işverende duruyor. Hesaba yatırdığı asgari ücreti kendisi çekip bize elden eksik veriyor.”
‘BİZDE ZAM İŞVERENİN İNSAFIDIR’
Arıkan, “Bu duruma itiraz etmiyor musunuz?” sorusuna, “Nasıl itiraz edelim. Bizi işten çıkardığı an 2 dakika içinde yeni biri daha gelir. O kadar çok işsiz var ki. Ben de ev geçindiriyorum. Akmıyor ama damlıyor işte. Yani bu asgari ücretin artması en azından bizi ilgilendirmiyor. Bizde zam işverenin insafıdır” yanıtı verdi.
‘ASGARİ ÜCRET TALEP ETTİM, BAHŞİŞLERLE TAMAMLANIR DEDİLER’
Bir kafede garson olarak çalışan 29 yaşındaki Erol Taşçı da sigortası asgari ücretten yatan ancak asgari ücret alamayan çalışanlardan bir diğeri. Turizm ve Otelcilik mezunu olan Taşçı, kendi sektöründe iş bulamayınca garson olarak çalışmaya başladığını anlattı. Maaşının 3 bin 500 TL olduğunu, ancak bahşişler ile asgari ücret tutarına ulaştığını ifade eden Taşçı, “Hesap kartlarımız patronda. Onlar her ay maaşı yatırıp çekiyor. Aldığımız üç kuruş para bize neredeyse 5 parçada ödeniyor çoğu zaman. Madem her ay yatıracak para var, öde bize diyoruz. “O paranın yeri var” karşılığını alıyoruz. İşe ilk girdiğimde 3 bin 200 alıyordum. O zaman asgari ücret 4 bin 253 TL’ydi. Ben asgari ücret talep edince, ‘bahşişlerle asgari ücrete ulaşır işte maaşın” diyorlardı. Ama iş yok, çalışıyoruz işte” şeklinde konuştu.
‘KEŞKE BEN DE YURTDIŞINA GİDEBİLSEM’
Taşçı, “Asgari ücret şimdi 5 bin 500 lira olmuş. Ama ben zaten önceki asgari ücreti de alamıyorum. O yüzden ilgimi çekmedi” diyerek şunları söyledi:
“Bizi bu hak gaspından kurtaracak olan devlet. Ama hiçbir şey yapılmıyor. Keşke benim de yurtdışı imkanım olsa da gitsem. Üniversiteden mezun oldum, 4 yıl okudum. Aldığım maaş, yaptığım iş ortada.”
‘DENETİMLER ARTIRILMALI’
Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğuna vurgu yapan Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Başkanı Mehmet Balık, asgari ücretten dahi düşük ücret ödenen işçiler için denetimlerin artırılması gerektiğini söyledi. Balık, “Asgari ücreti yükseltirken bir yandan da işyeri denetimlerini artırıp yaptırımları caydırıcı kılmak gerekiyor. Yoksa bu şekilde düşük ücretlere çalışmaya devam eden işçi çok olacak” uyarısında bulundu.