Üzerimizden gönderdiğiniz şifreli mesajları size kim veriyor?..
Böyle bir şey ne gördüm ne de tanık oldum... Birileri bizden fazla bir şeyler biliyor, ya da birşeyleri manipüle ediyor...
O birileri, birşeyler bildiklerini düşündükleri birilerine yazıyla mesaj veriyorlar...
Birileri, buraların demokrat, çağdaş, laik, modern bir Türkiye olmasını arzulayan milyonların üzerinden “şifreli tehdit mesajlarıyla adrese teslim gönderiyorlar...”
Dün Fehmi Koru yazısında açıkça aleyhindeki kampanyanın Ergenekon’un başı olduğunu söylediği “1 numara”nın orkestra şefliğinde yapıldığını söylüyor...
“Bu sebeple benim için önemli biri haline geldi artık 1 numara...” diyor...
Yazının başlığı da ilginç;
“Huzurum kaçmaya görsün...”
***
Hani ilk bakışta Fehmi Koru’nun yazısını okuyan, bu adam hakkında çıkan yazıların sorumluluğunu ‘1 numara’ dediği adama yüklemiş, satırarasından ‘ilgi alanımdasın’ diye mesaj gönderdiğini sanır....
Çünkü yazının başlığı mazallah fazlaca korkutucu;
“Huzurum kaçmaya görsün...”
Kendisi ne kadar aksini söylerse söylesin, insan Fehmi Koru’yu ya da o cenahtan bazı gazeteleri okuyunca fena halde ürküyor...
Örneğin çok ünlü bir yazar, “Türkiye’de Rusya’yı yanına alarak darbe yapmaya çalışanlar var” diyebiliyor...
Az boz bir adam değil bunu söyleyen...
Bu ünlü yazarın hayatını bilmesem diyeceğim ki, “polis ve yargı içinde müthiş adamları, bağlantıları var... Her atılan adımdan haberdar...”
Hayır zinhar öyle değil...
Birkaç ay öncesine kadar, sadece evinden roman ya da gazetelere pazar yazıları yazardı...
Edebiyatta ve çok başka alanlarda şöhreti var Türkiye’de...
Hani darbe hazırlayanların Rusya’yla ilişkilerini, en son öğrenecek kişilerden biridir o...
Ama bakıyorum, eliyle koymuş gibi biliyor, yazıyor ve kehanette bulunuyor;
“Bekleyin daha neler olacak neler... Maydanozlu köfteler...”
***
Hani “kadın uzmanı erkek yazarlar gibi maşallah”, darbe hazırlayanlarla Rusya arasındaki ilişkilere bile vakıf olmuş bu ünlü yazar dostum...
Fehmi Koru, ünlü yazar dostum, onun kardeşi falan filan arkadaşlar birşeylere fena halde vakıf olduklarını düşünüp, ne yaptıklarına vakıf olduğunu düşündükleri kişilere satıraralarından mesaj gönderiyorlar:
- “Huzurum kaçmaya görsün...”
- “Son hesaplaşmaya gidiliyor... Darbeciler Amerika ve Avrupa’yı yanlarına alamadılar, muhtemelen Rusya’yla bağlantıya geçtiler...”
Sanırsınız 007 James Bond filmindeyiz...
Moskova devrede...
Huzuru bozulanlar var ve ‘1 numara’yı hedefe aldılar...
İki ve üç numaralar, telefonlar, gözaltına alınan yazarlar, siyasiler, profesörler...
***
Bu ajan-polisiye filmlerine meraklı, üzerimizden şifreli mesajlar gönderen arkadaşlara bir tavsiyem var;
Gazetecilik şifreli mesaj gönderme yeri değil...
Bildiğim kadarıyla elçiliklerden merkeze kripto adını verdikleri gizli mesajları gönderir diplomatlar...
Ajanlar, merkeze gönderdikleri mesajlara ne ad takıyorlar, kusura bakmayın bilmiyorum...
İlgim ve bağlantım olmadı...
Ama kaç numaradan niye bahsediyorlarsa, huzurları niye kaçıyorsa bir açık söyleseler de anlasak...
Yeter bu tepemizde oynadıkları iktidar oyunu...
Osmanlı’nın Bab-ı Ali’sinden bu yana oynadıkları bu oyuna da gazetecilik diyorlar ya, ona yanarım...
***
Kendilerine son bir kez hatırlatırım...
Türkiye’deki milyonlar, çağdaş, laik, demokrat ve modern bir Türkiye arzularlar...
Tarikatların ve cemaatlerin yönettiği bir ülke istemezler...
Moskova’ların ya da darbelerin yönettiği bir ülkeyi istemedikleri gibi...
Ajan kavgasını andıran kapışmalar, şifreli mesajlar, James Bond filmlerindeki istihbarat savaşlarını andıran sahneler ve replikler bizleri korkutuyor...
Demokrasiye açıklığa ve şeffaflığa inanan insanlar bunlardan ürkerler...
Sizin iç dünyanızdaki çalkantıları bilemiyorum...
Ama ya açık olup gazetecilik yapın...
Ya da konuşmayın susun...
Biz o sahneleri sadece sinemada film olarak izlemek istiyoruz çünkü...