Büyükelçi Ahmet Üzümcü’yü 2002-2004 yılları arasında Brüksel’de NATO nezdinde Türkiye’nin Daimi Temsilcilik yaptığı günlerden tanırım.. Aynı yıllarda STAR grubunun Brüksel Temsilciliğini yaptığım için, haber peşinde koşturduğum yıllarda Büyükelçi Ahmet Üzümcü’yle yollarımız kesişiyordu. Başarılı bir diplomattı.
Ahmet Üzümcü’nün o yıllarda nereli olduğu veya “etnik kökeni ” beni hiç ilgilendirmemişti.. Türk olup olmadığı da umurumda bile değildi, aklıma bile gelmiyordu.. Sadece benim için Bir Türk Diplomatıydı..
Çünkü yurt dışında Türkiye’de yaşayan herkese “Türk” denir.. Türkiye Cumhuriyeti’nin görevlendirdiği bürokratlara da “Türk Diplomatı” denir.. Öyle tanırlar... Yani “Türk” kelimesi bir Milletin adıdır.. Türkiye’de yaşayan herkese verilen bir isimdir... Ahmet Üzümcü de işte bu nedenle, Türkiye’nin çıkarları için NATO’daydı..
“Ahmet Üzümcü,Türkiye’nin itibarını yerlerde süründürdü..”
Bütün bu yazdıklarımı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bilmemesi mümkün mü? Hayır.. Bin kere hayır.. Ancak nedendir bilinmez, “ Yıllarca Türküm’ dediler, ama Türkiye’nin itibarını yerlerde süründürdüler” sözleri de 11 yıldır bu ülkede Başbakanlık yapan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a aittir.
Başbakan’a göre, “Türkiye’nin itibarını yerlerde süründürenlerden” biri de Türk Diplomatı Büyükelçi Ahmet Üzümcü’ydü.. Kimyasal silahların imha edilmesinde Nobel Ödülü alan Türk Diplomatı Büyükelçi Ahmet Üzümcü de Başbakan Erdoğan’ın bu çelişkisinden nasibini aldı..
“Cumhurbaşkanı’na göre Üzümcü, bir Türk ve Türk diplomatı mı..”
Ancak, Suriye’deki kimyasal silahların imhasını koordine etiği için Nobel Ödülü alan Büyükelçi Ahmet Üzümcü’nün “ Türk ” ve bir “ Türk Diplomatı ” olduğunu Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün ağzından duyunca biraz rahatladık.. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kader birliği ve yol arkadaşlığı yaptığı Başbakan Erdoğan’ın “Türk’lükle” ilgili sözlerine katılmadığını tek cümle ile ortaya koydu.. Cuma Namazı çıkışında yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“ Bir Türk’ün başında bulunduğu böyle uluslar arası bir örgütün Nobel Barış Ödülü’nü almasından büyük bir memnuniyet duydum…Ayrıca başında da böyle bir değerli Türk diplomatın olduğu dönemde böyle bir ödülü kazanmasını da gayet anlamlı buluyorum”
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde yıllarca “ Türk Milletvekilliği ” yapmış, Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık görevlerinde bulunmuş Cumhurbaşkanımız, Büyükelçi Ahmet Üzümcü’nün aldığı ödülden memnuniyetini yukarıdaki sözleriyle dile getirdi. Hem Ahmet Üzümcü’nün bir “ Türk ” olduğunu hem de “Türk Diplomatı” olduğunu vurguladı. Türk’üm deyip Türklüğün itibarını yerlerde süründürmemişti...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Cuma namazını Tarabya Merkez Camii’nde kıldıktan sonra yaptığı bu kısa açıklamayı ben de televizyonda izledim. Kısacık bir açıklamada Gül’ün, iki kez Türk kelimesini kullanması, (bugünlerdeki hassasiyetten) benim de dikkatimi çekti. Hoşuma da gitti.. Hatta Başbakan Erdoğan’la aynı düşünceyi paylaşmamasından da bir gazeteci olarak memnuniyet duydum..
“Çankaya’dan yapılan resmi açıklamada, Türk Diplomatı kelimeleri yok..”
Ancak aynı saatlerde, aynı konuda, yani Büyükelçi Ahmet Üzümcü’nün Nobel Ödülü almasıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanlığından yapılan resmi açıklamada aynı kelimeleri bulamadım.. Ahmet Üzümcü için ne “Türk” ne de “Türk Diplomatı deniyordu.. Onun yerine Ahmet Üzümcü için “ Ülkemizin Tecrübeli Diplomatlarından” ve “Genel Direktör” deniyordu..
" Bu seneki Nobel Barış Ödülü'ne Lahey'de yerleşik Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nün layık görülmesinden büyük memnuniyet duydum. Ülkemizin tecrübeli diplomatlarından Büyükelçi Ahmet Üzümcü'nün Genel Direktörlüğü'nü yaptığı örgütün çabalarını Türkiye olarak hep destekledik. Bu bağlamda, ben de geçen yıl Nisan ayında Hollanda'ya gerçekleştirdiğim devlet ziyareti sırasında örgütün genel merkezini ziyaret ederek bir konuşma yapmıştım.' Bu vesileyle, Genel Direktör Büyükelçi Üzümcü nezdinde, örgüt personeli ile çalışmalarına destek veren tüm değerli uzman ve denetçileri tebrik ediyorum. Örgüte verilen Nobel Barış Ödülü'nün Ortadoğu bölgesi başta olmak üzere tüm dünyamızın kitlei imha silahlarından arındırılmasına vesile olmasını temenni ediyorum."
Evet Cihan Haber Ajansı’nın haberine göre, resmi açıklama böyle.. Ayaküstü yapılan açıklama da üstte.. Peki ama neden? Hangisi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün gerçek düşüncesini yansıtıyor. Cami önünde irticalen yapılan açıklama mı, Çankaya Köşkü’nün resmi açıklama mı?
Bu kadar “Türk’ lük hassasiyeti” niye..?