Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
35,1981
EURO
36,7471
IMKB
9.725,000
ALTIN
2.968,730
 
Hava Durumu ANKARA
2 / 7 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
“KÜLTÜREL SOYKIRIM” ve “Bye Bye TÜRKÇE” ÜZERİNE
 Ercan Deva 23 Ekim 2014 Perşembe  
Son günlerde elimden düşürmediğim, verilen mesajları en iyi biçimde özümlemek için yoğun çaba harcadığım iki kitap bu yazımın konusu olacak. Birisi, Gazeteci-Yazar Ömür Kurt’un 6. baskısını yapan “Banu Avar’la Konuşma / Kültürel Soykırım” adlı kitabı. Diğeri ise dünyanın en genç profesörü olmayı başaran Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nun “Bye Bye Türkçe” adlı kitabı.
 
Bu iki kitabı okudukça, Ulu Önder Atatürk’ün “muasır medeniyet” diye tanımladığı kavram ile neyi anlatmak istediğini hiç, ama hiç anlamadığımızı, yabancı dille eğitimin ülkemizde yaygınlaşmasının ardında İngilizlerin parmağının olduğunu ve aydın geçinenlerin taklitçiliği marifet saydıklarını görüyorum.   
 
Beni derinden üzen bu gerçeklerle yaşamak zorunda kalmış durumdayız. Ama, bu ülkemizin kaderi olamaz, olmamalı.
 
Şimdi, özverili çalışmaların ürünü olan bu iki kitap hakkında bilgiler aktarayım.
 
Gazeteci-Yazar Ömür Kurt, “Kültürel Soykırım” kitabının önsözünde, “Emperyalist güç, hedefindeki ülkeyi kültürel işgal bombardımanına tutarsa ve bu işgal politikasını sürdürürse, o ülkeyi topla tüfekle işgal etmesine gerek kalmaz. Çünkü, hedef ülke insanları zaten sömürgeci güce “kalben” bağlılık gösterir” diyor.
 
Gazeteci-Yazar Banu Avar, Ömür Kurt’la yaptığı söyleşide, Atatürk’ün dilinden düşürmediği “çağdaşlaşma” ifadesinin ‘batıcılık’ olarak anlaşıldığını belirterek ”Kendine ait bir kültürü değil, seni sömürenlerin kültürünü savunmak kalıyor geriye. Türkiye, bu çarpıklık içinde bol bol ‘lümpen’ yetiştiriyor.” görüşünü dile getiriyor.
 
Avar, Türkiye’de bazı aydınların belli bir aşağılık duygusuyla büyüdüğünü, dayanacakları bilgi noktalarının eksik olduğunu ısrarla vurguluyor.
 
Avar, televizyonlarda yayımlanan Biri Bizi Gözetliyor, Yemekteyiz. Wipe Out  ve İzdivaç gibi programları, “virüs” diye tanımlıyor. Cinsellikle ilgili yazılar yazan kadın gazetecilerin ünlendiğini,  ‘küresel kadın hareketi’ konusunu işleyen yapay kadın gazetecilerin köşeleri kaptıklarını anlatıyor.
 
Banu Avar’ın Atatürk’ün muasır medeniyet ile ilgili sözleriyle ilgili değerlendirmesi ise gerçekten çok çarpıcı:
 
 
“Atatürk’ün dediği muasır medeniyet ‘çağdaş uygarlık’ demek. Atatürk’ün çevresinde Tanzimat kafalı yöneticiler vardı. Atatürk’ün ölümünden sonra, gerçek kafalarıyla uygulamalar yaptılar. İnönü Cumhuriyeti böyle ortaya çıktı. O batıcı Cumhuriyet, Mustafa Kemal’in kurduğu Cumhuriyet değildi.”
 
Avar, kitabın konusunu oluşturan söyleşisinde, Milli Şef İnönü’nün kültür danışmanı Nurullah Ataç’ın, “Yüreğimiz kanayarak kapatacağız divan şiirinin kapağını, alaturka müzik gibi bir laubalilikten uzak duracağız” şeklindeki ifadesini de aktarıyor.  Aslında bu ifade, kelimenin tam anlamıyla batı kültürüne teslimiyetin kanıtı değil mi!
 
Atatürk, Türk Milletine “Önce kendimiz olmamız gerektiğini” söylüyordu.  Atatürk “Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır” diyordu.
 
Peki yabancılardan aşırılmış, kolaycılığa ve taklitçiliğe açık sözcüklere ne demeli? Banu Avar, start, finish, relax, volume ve benzeri sözcükleri “zırvalık” diye tanımlıyor. Bu tür sözcüklerle dilin de kültürün de bozulduğunu anlatıyor.
 
Milli ekonominin olmadığı bir ülkede, milli bir eğitimin olamayacağını savunan Banu Avar’ın Kosova ile ilgili tespitleri ise yürekleri kanatacak kadar çarpıcı mesaj taşıyor:
 
“Kosova Türktü. Orada  Türkler yaşıyordu. Kosova’nın 600 senedir kültürü de Türktü. Şu anda Kosova’da tamamıyla Hıristiyan ve Arnavut milliyetçisi ön planda. Birleşmiş Milletlerin gelişiyle ilk yasaklanan şey Türkçe oldu. Önce Türkçe sokak adları değiştirildi. Türk olmak utanılacak bir şeymiş gibi konuşulur oldu. Türkiye için de böyle bir plan var. Q, W ve X kabul ettirmek işlerine gelecektir. Ne de olsa emperyalizmin dili İngilizce. Amaç belli ve hep aynı: Böl ve yok et.”
 
Banu Avar,  kültürel yozlaşmanın televizyon programlarında, reklâmlarda, müzik, moda ve sporda da olduğunu vurguluyor, kolejler, dershaneler ve üniversitelerde kültürel soykırımın arttığını da anlatıyor.
 
 
Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu ise “Bye Bye Türkçe” adlı kitabında yabancı dille eğitimin Türkiye’nin geleceğini kararttığını belirtiyor. Prof. Sinanoğlu, “Bilim uluslararasıdır. Uluslar arası bilim dili de İngilizcedir. O halde eğitimi İngilizce yapalım yaklaşımı önemli bir yanılgıdır. Çocuğumuz yabancı dil öğrensin. Onun için yabancı okula gitsin. Yaklaşımı da yanılgıdır. Bu Osmanlı devletinin son dönemlerinde misyoner okullarında uygulanmakta olan yoldu. Kendi dilini kullanmak, geliştirmek istemeyi şovenlik, İngilizce eğitimi insancılık ve ilericilik saymak da yanılgıdır.” görüşünü dile getiriyor.
 
Bu son derece gerçekçi ve çarpıcı tespitlere katılmamak mümkün mü?
 
Prof. Sinanoğlu, Türk aydınları, Türk bilimcileri, eğitimcilerin yabancı kültür ve amaçlara hizmet eden, yalnız taklitçiliğe ve uyduruculuğa yol açan bir eğitim düzenine karşı çıkacağına olan inancını dile getiriyor, “Türk aydını, kendi eğitimine, kendi dil, kültür ve onuruna, kendi bağımsızlığına sahip çıkacaktır.” diyor.
 
Prof. Sinanoğlu, kitabında, Türkiye’de Türk öğrencinin, kendi ülkesinde yabancı öğrenci durumuna düşürüldüğünü, bu garip durumun İngiliz parmağı ile 1953’te başlatıldığını anlatıyor, “Bizim kuruluşlarımız, milletimiz kendi kendini tarihten sildirecek bir soykırım harekâtına niye kendi parasını harcıyor?” diye soruyor.
 
Sinanoğlu, kitabında, “Tarih boyu bekamızın temel şartı olan milli eğitim yerini, tarihten bizi hızla silecek bir milli eritim almış. Bir ülkeyi yok etmek için, önce dilini bitirirsiniz.
Türkçe giderse Türkiye gider.” diyor ve “Aydınlar, profesörler, gazeteciler neredesiniz?” diye soruyor.
 
Hiç kuşku yok ki, aydın olmak sorunlara çözüm üretebilmek demektir.
 
Gerçek aydınlar, neredesiniz?
 
Türkiye’de yıllardır yaşanan ve giderek Türkçemizi, eğitim sistemimizi yozlaştırarak bitirme noktasına getiren Kültürel Soykırıma karşı çözüm üretecek misiniz?
 
Yoksa, batı taklitçiliği ile yetinip aydın geçinerek gününüzü gün mü edeceksiniz?
 
 
Genç Yazar Ömür Kurt’un özenle hazırladığı “Kültürel Soykırım” kitabının geniş kitleler açısından son derece uyarıcı bir nitelik taşıdığı kanısındayım. Bu kitap mutlaka alınıp okunmalı ve kültürel soykırıma karşı ortak tavır geliştirilmeli, diye düşünüyorum.
 
Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nun “Bye Bye Türkçe” kitabı da son derece çarpıcı mesajlar taşıyor. Prof. Dr. Sinanoğlu’nun nasıl bir “Türkçe eğitim savaşçısı” olduğunu gözler önüne seriyor.
 
Her iki yazara da içten teşekkürler…
 
 Facebook    Twitter @ercandeva                                                           
                                                         xxxxx
Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu yazı henüz yorumlanmamış...


 Yazarın Diğer Yazıları
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Ekrem İmamoğlu CHP Genel Başkanı Olmalı mı?
Evet
Hayır
İlgilenmiyorum
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.