Neden mi? Anlatayım..
4 bakanın ve oğulların isminin geçtiği, cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk dosyasının üzerinden tam sekiz gün geçti..
17 Aralık 2013 tarihinde ortaya çıkan bu yolsuzluk iddiası ile birlikte adı geçenüç bakan Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Erdoğan Bayraktar’ın hemen istifa etmeleri gerekiyordu..Çünkü istifa, tek taraflı bir tercihti..
Ancak, öyle yapmadılar.. Başbakan’a yakın durmaya ve Başbakanlıktan geleceksinyalleri algılamaya çalıştılar… Ama olgu orta yerde duruyordu.. Başbakan dabakanların istifa etmelerini bekliyordu..
Bu bekleyiş uzadı gitti.. Başbakan, iddiaları o kadar ciddiye aldı ki, kimseye güvenemediği için bizzat kendisi olaylara el koymak üzere İstanbul’a gitti.. 2 gün boyunca bu konuyla yakından ilgilendi..
Ankara’da ise Adalet Bakanı Sadullah Ergin vardı… Hatay belediye başkan adayı olan Ergin, seçim kampanyasına ara vererek aceleyle Ankara’ya geldi.. Başbakan İstanbul’da, Sadullah Ergin Ankara’da savcı ve emniyet müdürü operasyonları
Böyle bir azil süreci yaşanmadı..
Bu arada yolsuzluk iddialarında adı geçen bakanlar da duruma adapte olmuş ve medya mensuplarına açıklamalar yapmaya başlamışlardı.. Egemen Bağış meclis kürsüsünden meydan okuyor. Ancak, AKP grubundan çok az alkış alıyor, Meclis Başkanı mikrofonunu kapatıyordu..
İçişleri Bakanı Muammer Güler ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ise “alınları ak, başları dik” olduklarını söylemeye başlamışlar, Çankaya Köşkündeki törenlere katılıyor ceviz ve hurma yiyorlardı..
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ise Başbakan’la önce Karadeniz gezisine ardından da Pakistan’a gidiyordu.. Yani bakanlar oldukça rahattı. Herşeyin yoluna girdiğini zannetmişlerdi.. Çünkü onlara göre her şeye Başbakan karar verirdi.. Öyle alışmışlardı.. Başbakan da istifa etmelerini istemiyor, hatta yanına alarak geziye bile götürüyordu.. İçişleri Bakanı’na ise şube müdürlerini görevden aldırıyor ve atamaların altına imza attırıyordu..
Birileri dalga geçiyor..
Derken, Başbakan Pakistan’dan döndü..Kendisini Ankara Esenboğa Havaalanında adı yolsuzluk iddialarına karışan 4 bakan karşıladı. Birlikte otobüsün üzerine çıkarak bu bakanların ellerini havaya kaldırdı.. Otobüsün üzerinden yaptığı konuşmayı bu bakanlar her zamankinden daha da coşkuyla alkışladı.. Çünkü söz konusu olan Başbakan, bakanların kendilerini rahat hissetmeleri için elinden geleni yapıyor adeta dalga geçiyordu.. Bakanlar, istifa baskısından oldukça uzaklaşmış bir şekilde evlerine döndüler.. Başbakan da konutuna.. Ertesi gün.. Yani operasyonun sekizinci günü Başbakanlıktan üç bakana, birergörevden ayrılma yazısı ile birer kamuoyuna açıklama mektupları gönderildi..Yani Başbakan, kararını vermiş ve istifa etmemekte direnen bakanları azletmeye
Önce Zafer Çağlayan, Başbakanlıktan gelen bu emre uydu ve görevinden ayrılmak zorunda kaldı.. Ardından İçişleri Bakanı Muammer Güler Başbakan’dan gelen açıklamayı okuyarak görevini bırakmak zorunda kaldı..
Aynı azil yazıları Başbakanlıktan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a da gönderilmişti.. Ancak Bayraktar’ın azil mektuplarını açıklaması gecikiyordu.. Çünkü Erdoğan Bayraktar bu azil işini içine sindirememişti. Çünkü bugüne kadar ne yaptıysa Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla yapmıştı. Nitekim, aynı gün geç saatlerde bir tv kanalına telefonla bağlanarak içini döktü ve başbakanı istifaya çağırarak hem bakanlık hem de milletvekilliği görevinden ayrıldı..
Başbakan rahatlamıştı.. Aziller gerçekleşmişti.. AK Parti Genel Merkezi’ne gitti..
Kürsüye çıktı ve “kötüleri aramızdan ayıkladık” dedi. Görevlerinden azledilen bakanların, başbakanın bu ifadesinden sonra AK Parti’den istifa edip etmeyeceklerini önümüzdeki günlerde göreceğiz..Belki de ikinci bir yanlışı yaparak, milletvekilliğinden de azledilmeyi bekleyecekler..