Cumhurbaşkanlığı koltuğunun ikinci güçlü adayı Ekmeleddin İhsanoğlu “çok” soğukkanlı bir
yapıya sahip.
“Çok” sakin.
Ama “çok” güçlü gibi de durmuyor.
Seçilir mi, seçilmez mi bilemem ama ben “ çok” dezavantajlı bir durumda olduğunu söylemeliyim.
Nedenlerini hatırlayalım.
“Çok” geç keşfedildi.
Kamuoyuna açıklanmasında “çok” gecikme oldu.
İki ana partinin “çatı adayı” olarak ilan edildi ancak irili ufaklı bir “çok” parti destek için eklendi
ve “çok” partili aday gibi ortaya çıktı.
Bütün partilerin son seçimde aldıkları oylara bakarsanız, AKP'nin “çok” gerisinde kalır.
“Çok” bilgili, “çok” kültürlü” ama “çok” az tanınan biri...
“Çok” sempatik ama “ çok” yaşlı...
Gergin duruyor ama “çok” yumuşak karakterli gibi duruyor.
Kızmıyor gibi görünüyor, suçlamalara karşı sert tepkiler vermiyor çünkü “çok” dengeli ...
Kavga sevmiyor gibi yapıyor ama “çok” sert çıkışlarda bulunabilir.
Bütün partilere aynı mesafede duruyor ama Kürtlerin partisi HDP'ye daha “çok” yakın hissediyor
gibi kendisini.
Az ve öz konuşuyor ama “çok” konuşanlardan daha “çok” şeyler ifade edebiliyor.
“Ekmek için Ekmeleddin” sloganı “çok” şık düşmedi, onu biliyor ama üstünde “çok” durmak
istemiyor.
Çankaya'ya “çok” hevesli ama orada “ çok” şeyler yapması zor.
Çünkü “Yetkilerim belli, dışına çıkamam” diyerek Anayasa'ya “çok” bağlı kalacağını ima ediyor.
Çankaya'yı bana göre “ çok” hak ediyor.
Ama bu yetecek gibi değil.
Hele ilk turda bırakın “çok”u, hiç şansı yok.
İkinci tur için “Allah Kerim” demekten başka çare yok.