Bir süredir, hava sahamızı ihlal eden bir Rus savaş uçağının düşürülmesi ileilgili “yapay bir kriz” yaşıyoruz.
Türkiye’de yayın yapan bazı ünlü haber kanalları ise halen, “ Türk hava
sahasını ihlal ettiği GEREKÇESİYLE düşürülen Rus savaş uçağı...” şeklinde
haberler yapmaya devam ediyor.
Yani, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı tüm
açıklamalara, ses kayıtlarına rağmen, ünlü Türk haber kanallarını inandıramamış
olacaklar ki haberlerde “... GEREKÇESİYLE...” kelimesi kullanılmaya devam
ediliyor. Bu kanallar açıkça, “Ben Türk makamlarının bu açıklamalarına
inanmıyorum” demek istiyorlar.
Aynı anda, bölgede uçuş yapan Amerikalı pilotlar bile “ biz Türklerin uyarılarını
duyduk. Rus uçağını defalarca uyardılar. Ancak Rus pilotlar duymadı ve Türk
hava sahası ihlallerine devam ettiler” şeklinde açıklamalar da yaptılar.
Ancak, bizim ünlü haber kanalları Amerikalı Pilotlara da inanmayarak, “Türk
hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle düşürülen Rus savaş uçakları.. “ şeklinde
haber yapmaya devam ediyorlar.
Etsinler…
Onları, haklı olduğumuzu inandırmak için daha ne yapılmalı bilmiyorum.
Ancak, bildiğim bir şey daha var.
İlk defa, yurt dışında çalışırken dikkatimi çekmişti. AB üyesi ülkelerin, resmi
devlet kanalları değil, özel televizyonları da, özellikle de Fransız televizyon
kanallarının haberlerinde “mız” ekini çok kullanırlar.
Yani, “Askerimiz”, “Savaş uçaklarımız”, “ Savaş Gemilerimiz”, “Füzemiz..”,
“Bosna’da görev yapan askerlerimiz” gibi.
Bu ülkelerde, belki de vatandaşlık bilinci ve köklü demokrasileri nedeniyle,
millilik, benimseme, özümseme ve aidiyet duygusu çok fazladır. Silahlı Kuvvetlerini
de, Askerini de Polisini de benimsemişlerdir. O nedenle de bizim gibi, yabancı bir
ülkenin uçağından askerinden bahseder gibi; “Fransız savaş uçakları, Fransız
Gemileri, Fransız Savaş Uçağı” demezler...
Kendimizi sevmek ve kurumlarımıza inanmak...
Bizde ise resmi kanallarımızın haberlerinde bile, bu aidiyet duygusu ve
benimseme ifadeleri yani, “ Savaş
uçaklarımız,Gemilerimiz, Hücumbotlarımız” gibi, “mız” ekli ifadeler kullanılmaz. Bir
türlü kendimizi sevememişiz, kendimize, kurumlarımıza, silahlı kuvvetlerimize
inanamıyoruz gibi bir durumla karşı karşıya gibiyiz.
Her konuda, özellikle de askeri olaylarda, kendimize şüphe ile karşımızdakine ise
daha olumlu, daha haklı olduğu yönünde yaklaşımlar sergiliyoruz gibi eleştirel bir
bakış açısı içindeyiz.
Rusya’nın vukuatları...
Rus savaş uçağının düşürülmesiyle başlayan tartışmalarda halen Türkiye’ye şüphe
ile bakanlara Rusya’nın vukuatlarıyla ilgili birkaç örnek vermek istiyorum.
Özellikle de “ Türk hava sahasını ihlal ettiği GEREKÇESİYLE...” ifadesiyle haber
yapan meslektaşlarımızın kulağına da küpe olmasını istiyorum...
-24 Ağustos 1976: Ruslar, Hava Kuvvetlerimize ait RF-5A uçağını
düşürdü... Üsteğmen, Sahir Beceren ve Üsteğmen Hikmet Boğatır yönetimindeki
uçağımız, saat 09.12’de, teknik problemler nedeniyle, 1-1,5 km hudut ihlalinde
bulununca Rusya hiçbir uyarıda bulunmayarak dört adet füze ile vurarak düşürdü.
- 01 Eylül 1983: Rusya, Kore Hava Yollarına ait yolcu uçağını düşürdü..New York’un
JFK Havalimanından Seul’a uçan Kore Havayolarına ait 007 Uçuş sefer sayılı yolcu
uçağı, yanlışlıkla Rusya hava sahasına girince Rus Su-15 avcı uçağı tarafından iki
adet hava-hava füzesi ile vurularak düşürüldü. Olayda 240 yolcu ve 29 mürettebat
hayatını kaybetti. Rusya, olaydan bir hafta sonra uçağı düşürdüklerini itiraf etmiş,
düşürülen uçağın casus uçağı olduğunu iddia etmiş, üzüntü duyduklarını belirtmiş
fakat özür dilememiştir.
-14 Haziran 2014: Ukrayna’daki Rusya yanlısı ayrılıkçılar, Ukrayna Hava
Kuvvetlerine ait yolcu uçağını füze ile düşürdü. Toplam 49 personel hayatını kaybetti.
-17 Temmuz 2014:Ukrayna’daki Rusya yanlısı ayrılıkçılar, Malezya Havayollarına ait
uçağı düşürdü. Amsterdam’dan 283 yolcu ve 15 mürettebatla Kuala Lumpur’a giden
Malezya Havayolları’na ait Boeing-777 tipi bir yolcu uçağı, 10 bin metre
yükseklikteyken füze ile düşürüldü. Uçaktan kurtulan olmadı.
Yolcu uçaklarını bile düşürebilen bir ülkeye mi, yoksa kendimize mi
inanmalıyız?