Türkiye, gerçekten çok zor günlerden geçiyor.
Yüksekova’da 3 askerimiz kahpe bir saldırı sonucu şehit ediliyor. Bu hain saldırı sağduyu ve metanetle baskı altında tutulan nefret söylemi tüm ülkede büyük bir nefret seline yol açıyor.
Bu acılı saldırının hemen ardından bu defa Diyarbakır’da bir astsubay eşiyle alışveriş için şehirde dolaşırken yine haince ve kalleşçe, eşinin gözü önünde, bir saldırı sonucu ağır yaralanıyor. Tüm çabalara rağmen kurtarılamayarak şehit oluyor.
Cumhuriyet Bayramının 91. yılı kutlamalarının yaşandığı gün Habur sınır kapısından giren, sözüm ona savaşmak için Kobani’ye gidecekleri açıklanan peşmergeler, sanki zafer kazanmış gibi Türkiye’nin sınırları içinde gövde gösterisi yapıyorlar. Bu ölçüsüz ve itici gösteriye terör örgütünün sempatizanları alkışlarla destek veriyorlar, propaganda ve güç gösterisi yapıyorlar.
Başbakan, esip savuruyor, Genelkurmay sert bir açıklama yapıyor. Özetle laf bol, icraat ise yok! Ne siyasi irade ne bürokratik irade var. Her şeyden önce mücadele inancı da yok!
…
Konya Ermenek’te yine bir maden kazası(!) yaşanıyor. Evlerine ekmek götürmek için her türlü zorluğu göğüslemeye hazır 18 maden işçisi, tam anlamıyla neden olduğu belirlenemeyen su baskını yüzünden madende mahsur kalıyorlar. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve ilgili üç bakan olay yerine gidip inceleme yapıyorlar. Yine gereğinin yapılacağı söyleniyor. Ancak torba yasa ile yapılan düzenlemelerin maden işçilerinin “kader” ya da “fıtrat” diye tanımlanan ölümlerinin önüne geçilemiyor. İşverenler, daha sağlıklı bir üretim yerine, kendilerine göre yaptıkları, insanın can güvenliğini ve onurunu ayaklar altına alan düzenlemelerle bildiklerini okuyorlar. Madendeki suyun boşaltılması sırasında kullanılan büyük borunun birçok yerinin delik olduğu ve deliklere yamalar yapıldığı gözler önüne seriliyor. Acil müdahale uygulamasında bir kez daha yetersiz kalıyoruz!
Acılı eşler, analar ve aile yakınları, kendilerine teselli etmeye gelen Bakanları, sert ve kararlı üsluplarıyla ve yaktıkları ağıtlarla eziyor. Bu haklı tepkilere sessiz kalan Bakanlar, üstü kapalı biçimde birbirlerine bakıp çaresizlik içinde kazayı başka nedenlere bağlayıp kendilerini sıyırmaya, aklamaya çalışıyorlar. Çalışma Bakanı Çelik, “Bu maden ocağı kapatılmalıydı” diyor. Peki, kapatılmasını söylediği maden ocağını kimin kapatması gerekiyor? Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız’ın.
Aynen Soma’da 301 maden işçisinin ölümüyle sonuçlanan olayda olduğu gibi, kazanın sorumluları aranıyor. Peki bulunacak mı? Bulunduğunda haklarında yaptırım uygulanacak mı? Hiçbir şey olmayacak, madende mahsur kalan işçiler için ağıtlar yakılacak, bir süre sonra bu toplumsal yara kabuk bağlayacak. Yeni bir maden faciası yaşanana kadar, unutulacak. Ama, ateşin düştüğü yeri yaktığı gibi, bu dünyadan göç eden işçilerin yakınları bu acılarını hep içlerinde yaşayacaklar.
…
Hani, yıllardır vaat edilen bir “açılım” vardı ya! İşte o açılımın kendi gitti, adı kaldı yadigar.
Hani, insanların yaşamının her şeyden değerli olduğunu söyleyen siyasetçiler vardı ya, onların da sözleri havada kaldı, ama onlar hala koltuklarında oturuyorlar.
Lafı uzatmanın anlamı yok.
Yetti artık… Bıçak kemiğe dayandı.
Önce Enerji Bakanı siz, ardından Çalışma Bakanı siz, istifalarınızı vererek onurlu bir davranış sergilemek zorundasınız. Bu, sadece benim değil, tüm toplumun arzusu ve beklentisi.
Siz, Sayın Başbakan, oturduğunuz koltuğun sorumluluğunu sonuna kadar üstlenmek zorundasınız. Açılım, Kobani’ye destek ve benzeri olaylarla ilgili çok yetersiz kaldığınız açıkça görülüyor. Başbakan olarak aldığınız sorumlulukları ya sonuna kadar kullanın, yüksek tepedekinin kararlarınıza müdahil olmasını durdurun, ya da o koltuğun hakkını veremediğinizi bir an önce görüp görevi daha ehil bir siyasetçiye emanet edin.
Ve siz, Genelkurmay Başkanı, siz Türk Silahlı Kuvvetlerin en tepesindeki sorumlu olarak, askerlerimiz haince, kahpece öldürülmesine daha ne kadar sessiz kalacaksınız? Ya gereğini yapın, ya da istifa etme onurunu göstererek görevinizden ayrılın.
Çünkü, artık kimsede sabır kalmadı.
Gerçekten, ama gerçekten yetti artık!
Bilmiyorum, yeterince açık anlatabildim mi?
Facebook Twitter @ErcanDeva
xxxx