“TÜrkİye’ye her yıl 2 milyon dolar gönderiyor” diyen Paker, Soros’un bu parayı iyilik olsun diye dağıttığını iddia ederken şunları söyledi: Adamın 12 milyar dolar serveti var, 600 milyon dolarını dağıtıyor...
Para, Yahudi’den hakaret TESEV’den
Org. Büyükanıt’ın tahmin ettiği adam SOROS
Genelkurmay Başkanı, TESEV’in yayınladığı Almanağı eleştirirken, “Bu tür raporlar kimlerin desteğiyle hazırlanıyor bilmiyorum. Bir kısmını sadece tahmin ediyorum” ifadesini kullanmıştı
Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan TESEV’in arkasındaki gücün, yapılan itirafla Soros olduğu gerçeği gün yüzüne çıktı. TESEV Başkanı Paker, Soros’un, Türkiye’ye her yıl 2 milyon dolar gönderdiğini söyledi.
Hazırladığı Almanak’la Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan TESEV’i, ünlü Yahudi finans spekülatörü George Soros’un fonladığı ortaya çıktı. TESEV Başkanı Can Paker, Sorus’un Türkiye’ye her yıl 2 milyon dolar gönderdiğini söyledi. Aynı zamanda Soros’un kurduğu Açık Toplum Enstitüsü’nün de Danışma Kurulu Başkanı olan Can Paker, Sabah gazetesine yaptığı açıklamada ilginç itiraflarda bulundu. Açıklamasında, dünyaca ünlü Yahudi spekülatör Soros’a övgüler yağdıran Can Paker, şunları söyledi: “Soros’un iki yanı var; biri işadamı ve spekülatör olması. İkincisi ise ’Açık Toplum’ dünya görüşüne çok inanmış biri ve bu iddialarını gerçekleştirmek için para harcıyor.. Soros, Bush’un iktidardan inmesi için 15 milyon dolar harcadı. Soros, ’Açık Toplum’ fikri için dünyada yılda 600-700 milyon dolar harcıyor. Yarısından çoğunu açık toplum olmadığını düşündüğü Amerika’da harcıyor.”
Hobileri uğruna...
Açık Toplum Enstitüsü’nün Türkiye’de harcadığı paranın yılda 2 milyon dolar civarında olduğunu belirten Paker, “O da gayet şeffaftır. Hiçbir proje parasal olarak üçte birden fazla desteklemez. Projelerin üçte ikisini başka birileri destekliyor. Ben de enstitünün danışma kurul başkanıyım. Hangi projenin destekleneceğine biz karar veriyoruz. Sokak çocuklarından sanata kadar birçok projeyi destekliyoruz” diye konuştu. Soros’un bu parayı ’hobileri’ uğruna Türkiye’ye gönderdiğini ifade eden Paker, “Tabii insanları, bu adamın bu parayı hobi ve ideal olarak harcadığına ikna etmek zor. Adamın 12 milyar dolar serveti var. Bunun 600 milyon dolarını her yıl bu işe harcıyor. ‘Niye harcıyor, mutlaka menfaati vardır’ deniliyor. Ama Soros 75 yaşına gelmiş; yatı, uçağı sevmiyor. Bu onu mutlu ediyor” diye
konuştu.
Trilyonlarını ABD için harcayan Yahudi
Yahudi asıllı dünyaca ünlü finans spekülatörü Soros, ABD’nin sözde demokrasi operasyonlarında başrolü oynamıştı
ABD’nin, demokrasi adı altında, yabancı ülkelerde sivil kuruluşlar aracılığıyla gerçekleştirdiği sivil operasyonlar, ünlü spekülatör George Soros’un adıyla özdeşleşti. ABD derin devleti, dış operasyonlar için önce CCF’yi kurmuştu. Örgüt, CIA’nın oluşturduğu yayın ve konferans örtüsünü kullanarak dış ülkelerdeki bağlantılarını sağlamıştı. Politik operasyonlarda CIA bağlantısı sorun yaratmaya başladığında, özel kuruluşlar devreye sokuldu. Artık ’demokrasi projesi’nin vitrininde bu kuruluşlar sahneye çıktı. 1979’da Açık Toplum Enstitüsü’nü kuran, Amerika’nın dış politikasını yöneten CFR örgütünün en aktif üyesi olan Soros, ABD derin devletinin dış ülkelerde; özellikle de Türk cumhuriyetlerindeki “örtülü” ve “gizli” operasyonlarının simge ismi.
TSK’ya dil uzattı
Trilyonlarını ABD için harcayan Yahudi spekülatör George Soros, Sabancı Üniversitesi’nde verdiği konferansta, “Türkiye’nin ihraç etmesi gereken şey ordusudur” diyerek Türk Silahlı Kuvvetleri’ne dil uzatmıştı. Soros, Eylül 2001’de İstanbul’da açtığı ofisiyle Türkiye’de “Avrupa Birliği, eğitim, siyasi reform, medya, kadın hakları, sivil toplum örgütleri ve bölgesel farklılıklar” başlıkları altında projelere destek vermişti. Bu tür projelere her yıl 400 milyon dolar tutarında kaynak ayırdıklarını belirten Soros, “Bu para ciddi etki yaratıyor” ifadesini kullanmıştı.
Türkiye’ye 8 milyon dolar babasının hayrına verilmiyor
Vakıflarla demokrasiyi teşvik etmeyi amaçlıadıklarını kaydeden ünlü spekülatör Soros, “Dünyanın her yanında böyle süreçleri destekliyorum. Şu anda Liberya’da yapıyoruz, Nepal’de de yapabiliriz. Türkiye’de de son 5 yılda 8 milyon dolar harcadık” demişti. Enstitünün 5 yılda bir düzenlenen son toplantısı Türkiye’de gerçekleştirilmiş, İstanbul’da verilen yemeğe Devlet Bakanı Ali Babacan’ın yanı sıra 350 kişi katılmıştı. Babacan’ın Soros’la görüşmesi, Emin Şirin tarafından soru önergesiyle Meclis’e taşınmıştı.
İlk kurban SSCB olmuştu
TESEV Başkanı Can Paker, aynı zamanda Soros’un kurucusu olduğu Açık Toplum Enstitüsü’nün de Danışma Kurulu Başkanı.
ABD emperyalizminin dünya genelinde gerçekleştirdiği demokrasi operasyonunun ilk kurbanı dağılan SSCB olmuş, daha sonra da Orta Asya ülkelerinde, yani bağımsızlığını yeni kazanmış Türk Cumhuriyetleri’nde alt operasyonların startı verilmişti. Özellikle petrol ve doğalgaz zengini Türk Cumhuriyetlerini işin başında denetim altına almak ve Türklerin bir araya gelerek bir “süper güç” haline dönüşmelerini engellemek amacıyla başlatılan operasyonun ilk adımı, Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri arasındaki ilişkilerin kopmasını sağlamaktı.
Kadife devrimlere katkı
Bunun için de NED kaynaklarıyla beslenen sivil toplum örgütleri, Azerbaycan, Gürcistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Kazakistan’da yapılandı. Yeni cumhuriyetlerin, Batı’nın ve ABD’nin çıkarlarına zarar vermeyecek şekilde kurulması operasyonunun arabulucusu ise Türkiye oldu. Soros’un adı özellikle Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra kurulan ülkelerde yönetim değişikliklerine kadar varan toplumsal hareketler ve öğrenci ayaklanmalarında geçiyor. Soros’un, Ukrayna, Gürcistan ve Kırgızistan’da yönetimlerin kadife devrimlerle devrilmesinde katkısı tüm dünyada biliniyor. Ünlü yahudi spekülatör, kurduğu vakıf ve fonla, milyarlarca doları yönetiyor.
El attığı her ülkeyi karıştırdı
ABD’nin sözde demokrasi operasyonlarında başrolü oynayan Soros, el attığı her ükeyi karıştırmayı başarmıştı. Yugoslavya ve Ukrayna gibi Doğu Avrupa ülkelerine yaptığı mali yardımın tutarı BM yardımını aşınca, bu anormal ilginin altında “siyasal” bir çıkar olduğu konuşulmuştu. Bazı kesimlerin ’Kapitalist Lenin’ benzetmesi de yaptığı Soros’un adı, önce Sırbistan’da Miloseviç’i deviren ayaklanmada, sonra sırasıyla Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan’da yaşanan halk hareketlerinde duyuldu. Soros’un girdiği her yerde yönetimler bir bir değişiyordu.
Kansız biten bu ayaklanmaların perde arkasındaki isim olan Soros, parasal gücünü kullanarak ülkelerin iç işlerine karışmış ve o ülkenin siyasetine yön vermişti. 2003’te Gürcistan Devlet Başkanı Edward Şevardnadze, bir devrimle yıkılarak yerine Batılı tiplemesine oldukça uyan genç bir lider Mihael Saakaşvili getirilmişti. Ukrayna’da da Batı yanlısı Viktor Yuşenko iktidara getirilmişti. Soros’un kışkırtmasıyla sokaklara dökülen binlerce gösterici, Kırgızistan’ı da karıştırmıştı. Askar Akayev ülkeyi terk ederken, yerine Kurmanbek Bakiyev getirilmişti. Kırgızistan’da sokağa dökülen halk, başkanlık sarayını ele geçirmişti.
TSK’ya saldırdılar!
Soros’tan Türkiye’de en fazla katkı alan kuruluş olarak tanınan TESEV’in “Almanak: Türkiye-Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim” adlı raporda “TSK’nın ülkeyi yöneten AKP’yi laikliğe karşı dolaylı tehdit olarak algıladığı” görüşüne yer verilmişti. Almanak’ta askeri yargı, jandarma ve jandarma istihbarata yönelik sert eleştiriler de yer almıştı. Almanak’ta, Genelkurmay Başkanı’nın, Başbakan’a bağlı görev yaptığı tek ülke olarak Türkiye gösterilmişti. Genelkurmay harcamalarının hiçbir denetimden geçmediği ileri sürülen raporda, şu ifadelere yer verilmişti: “TSK, bu yıl da siyaseti etkileme politikası izlemeye devam etti. Üst düzey bir general, ”Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ni biz hazırlar, Başbakanlığa basılmak üzere göndeririz“ diyerek, bu belgeyi hazırlayan otoritenin TSK olduğunu teyit etmiştir. TSK, AB üyeliğine, çeşitli demeçler yoluyla sıcak bakmadığını belli etti. TSK’nın silah tedarikinde de demokratik sivil denetim sağlanmadı.”
Sert tepki göstermişti
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, 2 Ekim 2006’da, Harp Akademileri Komutanlığı’nda 2006-2007 eğitim öğretim yılı açılış töreninde yaptığı konuşmasında, Soros destekli TESEV’in yayınladığı Almanak’a sert eleştiriler yöneltmişti. TSK’yı yıpratma faaliyetlerinin kampanyaya dönüştüğünü belirten Büyükanıt, TSK’nın ’demokratikleşmenin önündeki bir engel’ gibi sunulmaya çalışıldığını kaydetmişti. Bu saldırıların dışarıdan olduğu kadar içeriden de destek bulduğunu anlatan Büyükanıt, TESEV’in güvenlik Almanakı’nın “pek çok maddi hata içerdiğini” ifade etmişti.
Tahammül sınırlarını aştı
“Raporun önsözündeki ’İtaat kültürünün yerine itiraz kültürünü yerleştirmeyi amaçladığı’ yolundaki ifadeler, raporun gerçek niyetini açıkça ortaya koymaktadır” diyen Büyükanıt, Almanak’ın 22 Eylül’deki sunumuna katılan konuşmacıların “her türlü teamül, nezaket ve tahammül sınırını aştığını” ifade etmişti. “Almanak mayısta hazırlanmasına karşın eylülde sunumu yapıldı. Bunun amacı da almanağa verilecek TSK tepkisinin İlerleme Raporu’na sokulmasıdır” diyen Büyükanıt, şöyle konuşmuştu:
Ziyadesiyle rahatsız oluyorum
“Böyle gerçekle ilgisi olmayan ifadelerin hangi kritere uygun olduğunu anlamak mümkün değildir. Bu tür raporlar kimlerin desteğiyle hazırlanıyor bilmiyorum. Bir kısmını sadece tahmin ediyorum. Ancak bu tahminlerim bu raporların kimler tarafından desteklendiğini gördükçe gerçeğe dönüşüyor ve bundan ziyadesiyle rahatsız oluyorum. Bu belgede dikkat çeken en önemli konu, 22 bölümden dokuzunun Polis Akademisi tarafından yazılmış olmasıdır. Devletin önde gelen kurumlarının bu tür çalışmalara katılmalarının nasıl bir fayda sağlayacağını da takdirlerinize bırakıyorum.”
İşte raporu hazırlayanlar
TESEV’in Almanakı’nın, giriş bölümünde Bilkent Üniversitesi Prof. Dr. Ümit Cizre-İtaat kültürü yerine bilimsel itiraf ve itiraz, TBMM Araştırma Merkezi’nden Dr. Ahmet Yıldız-TBMM, Polis Akademisi’nden Doç. Dr. Zühtü Arslan, Yıldız Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Gence Özcan MGK, Emekli Askeri Savcı ve Hakim Dr. Ümit Kardaş-Askeri Yargı, Gazeteci Lale Sarıibrahimoğlu-Türk Silahlı Kuvvetleri-Jandarma-Sahil Güvenlik, Polis Akademisi Doç. Dr. İbrahim Cerrah-Polis, Polis Akademisi Yrd. Doç. Dr. Ertan Beşe-Özel Harekat-Geçici Köy Korucuları-JİTEM, Polis Akademisi Doç. Dr. M. Bedri Eryılmaz-Özel Güvenlik-Polis İstihbarat, Polis Akademisi Doç. Dr. Önder Aytaç-Medya ve Gazeteci Yazar Ferhan Ünlü ise MİT ve Sivil Toplum konularında makalelerine yer verildi. Doç. Dr. Zühtü Arslan, bir yazısında, “Milli güvenlik kavramı, silahlı güçlerin aynı zamanda ideolojik devlet aygıtı olarak işlev görmesini ve aslında milli güvenlikle doğrudan ilgisi olmayan konularda söz sahibi olmasını beraberinde getirmektedir” diye yazmıştı.