RTÜK Başkanı Davut Dursun, TRT’nin iftar programında “Hamileler sokağa çıkmasın” sözüne ceza vermemelerine kızının da tepki gösterdiğini söyledi.
Ramazan Bayramı için Hürriyet’e konuşan Dursun, soruları şöyle yanıtladı:
ONA CEZA VERMEDİK KIZIM KIZDI
- TRT’de yayınlanan iftar programında Ömer Tuğrul İnançer’in “Hamile kadınlar sokağa çıkmasın” sözüne ceza vermediniz. Karınız ya da kızınız bu konuda ne düşünüyor?
Siz de yaşlıların sokağa çıkması estetik değil diyebilirsiniz. Bu müeyyide gerektirebilir mi? Hamilelerin sokağa çıkması estetik değil açıklamalarını karar odasında defalarca izledik. Burada insan onurunu rencide eden bir durum var mı, hepsine baktık. Sonunda ihlal olmadığına karar verdik. ‘Toplum tepki gösterdi, o zaman ceza verilmeli’ gibi bir düşünce yanlış. Bu ihlal var demek olmuyor. Bir kişinin hamile kadınlarla ilgili eleştirisi söz konusuydu. Üstelik baştan sona izlediğinizde aslında kişinin yanlış anlaşılmış olabileceğini görüyorsunuz. Evet hamile kadınların sokağa çıkması ile ilgili bir eleştiri var ama ‘Ayıptır ayıp’ lafı, ‘Kanatlısı kanatsızı’ diye bahsedilen bir ürünün televizyonlarda reklamının yapılmasıyla ilgili. Yani hamile kadınların sokağa çıkması ile ilgili değil. Basında bir çarpıtma vardı. O nedenle ceza vermedik. Sokağa çıkan hamile kadınlara terbiyesiz demeye kimsenin hakkı yok. Ceza vermememize kızım bile tepki gösterdi. Beni telefonla arayıp ‘Buna ceza vermediniz mi?’ diye sordu. Eve geldiğinde de konuşma imkanımız oldu. Ona durumu anlatınca hak verdi.
- Nerde o eski bayramlar diyor musunuz? Çocukken bayramları nasıl kutlardınız?
Çocukken bayram sabahları çok güzeldi. Önce namaz kılmak için camiye giderdik. Ardından da sabah kahvaltı yapılırdı. Bu kahvaltı daha çok bir aile büyüğünde 20-30 kişilik bir kahvaltı olurdu. Ama bizim köyde bayramları şeker toplama adeti yoktu, evlerin arası uzaktır Artvin’de. Bugün şehir çocuklarının yaptığı gibi hiç şeker ve para toplamadım. Köy imkanları buna uygun değildi. Çocuklar artık tatlı değil para almak istiyorlar. Ama hiç nerede eski bayramlar demiyorum. Sonuçta değişim diye bir şey var. Ama insanlar her zaman bir nostalji içindeler.
BAYRAM SADECE EĞLENCE DEĞİL
- Bayram programlarını nasıl buluyorsunuz?
Bayram programlarını çok anlamlı bulmuyorum. Çünkü bayram bir tür eğlence gibi algılanıyor. Sadece bu şekilde algılanması doğru değil. Mesela Ramazan da sadece yeme içme ayı gibi algılanıyor. Hangi kanalı açsam yemek tarifi veriyorlar. Oysa bu ayın anlamı başka. Yemeden içmeden uzak durmak lazım. Reklamlarda ‘Şu sucuğu almayı unutmayın’ diyor ‘Şu tatlıyı mutlaka yeyin’ diyor. Bir tür paradoks gibi.
- Hobiniz var mı?
Ortaokuldan bu yana fotoğraf çekiyorum, dia kolleksiyonum var. Siyah beyaz tab edilmemiş filmlerim var. Hatta Diyanet Vakfı’nın İslam Ansiklopedisi’nin görsel malzemelerini organize eden bir servis kurmuştum. Artık dijital daha kolay. Onun da profesyonelleri var ama sonuçta herkes kullanabiliyor. Dia çekiminde bir deklanşöre basmak için 10 kere düşünüyorduk. Çünkü belli bir maliyeti var. Benim özel bir makinem var. Eskiden mutfağı bile karanlık oda olarak kullanıyordum.
MUHTEŞEM YÜZYIL DİZİSİNİ İYİ BİLİYORUM
- En iyi bildiğiniz dizi hangisi?
Kızım genelde yabancı dizi yayınlayan kanalları izliyor. Benim çok vaktim olmuyor ama kamuoyunda tartışma yaratan bir konu varsa oturup internetten izliyorum. Ama en fazla fikir sahibi olduğum dizi Muhteşem Yüzyıl. O kadar çok tartışma konusu oldu ki. Bu nedenle izledim. Hatta kızım Amerika’dayken siyaset dersi veren hocası bile bu kadar tartışma yaratan dizi ne diye merak edip kızıma ‘Nasıl izleyebilirim?’ diye sormuş. Bir de eleştirel gözle arada bir Huzur Sokağı’nı izledim.
- RTÜK’ün gündemine gelen programlar aynı zamanda çok izleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bir dizinin RTÜK’ün gündeminde olduğu algısı o dizinin izlenirliğini artırıyor sanırım. Örneğin ne ‘Bir Kadın Bir Erkek’teki karakterleri ne de Behzat Ç.’yi RTÜK evlendirdi ama herkes öyle biliyor.
- Bazı filmlerde tablolar sansürleniyor. Bunu RTÜK mü istiyor?
Bazı film ve dizilerde tablodaki kadın görüntüsünün buzlanmasını RTÜK istemiyor. Kanunumuzda böyle bir madde yok. Ama yayıncı yapıyor. Bu da onların editoryal sorumluluğu. Şu anda kanun gereği sigara ve içki görüntüsü buzlanıyor. Ama benim şahsi kanaatim buzlama ekranlarda çirkinlik yarattı. Bir belgeselde Atatürk’ün elindeki sigaranın buzlanması tepki aldı. Ama kanun böyle. Bu durumun sağlık bakanlığı’nca bir yönetmelikle düzenlenmesi gerekiyor. Yani ‘Belgeseller kanun dışındadır’ denmeli. Aksi halde ceza veriliyor. Ama yönetmelik düzenlenmesi konusunda Sağlık Bakanlığı’na başvurmayı düşünebiliriz.
HİÇ SİGARA İÇMEDİM
- Hiç sigara kullandınız mı?
Ben hiç sigara kullanmadım. Merak ettiğim dönemler oldu. Annem bu konuda çok katıydı. Ceplerimizi kontrol bile ederdi. O nedenle ben ve kardeşlerim sigara içmiyoruz. Bir dönem Artvin’de öğretmen okulu sınavlarına girdim. Arkadaşlarımla birlikte sınav sonrasında sinemaya gittik. Arkadaşlarım bana ‘Davut senin harçlığın vardır. Bir paket sigara al’ dediler. Aldım açar açmaz sigara tükendi, bana bir tane bile kalmadı. Çıkışta tekrar al dediler, ‘satan yer kapanmış’ diye yalan söyledim. Bir daha da hiç sigara almadım.
Gezi’deki yayınlara sinirlendim
- Tepki gösterdiğiniz yayınlar var mı?
Ben çok iyi bir izleyici değilim. Ama tabii hiç televizyon izlemiyor da değilim. Özellikle tartışma programları çok dikkatimi çekiyor. Evlilik programlarını hep karar odasında ihlal var mı yok mu diye izledim, hiç baştan sona izlemedim. Bazı programlara tepki gösteriyorum. Özellikle Gezi olaylarında 24 saat canlı yayın yapan kanalların bilgileri teyit etmeden yayın yapmasına sinirlendim.