Babacan, AB'nin de müzakereleri ağırdan aldığını hissettiklerini söyledi.
Babacan, Brüksel'de düzenlediği basın toplantısında Türkiye'nin AB üyelik sürecinde "referans belge" haline gelecek olan Ulusal Program'a TBMM açılmadan önce son halini vermek istediklerini belirterek "Umarım iki muhalefet liderinin (randevu konusundaki) bu tavrı bundan sonraki dönem için kötü bir sinyal değildir. Seçime kadar 'TBMM'ye ne gelirse gelsin reddederiz' tavrı içinde olmazlar diye umuyorum. Biliyorsunuz seçim dönemlerinde bazen rasyonelite kayboluyor" dedi.
Ulusal Program'da öngörülen yasal düzenlemelerin TBMM'den hızlı geçirilebilmesini amaçladıklarını ve bu doğrultuda muhalefet partilerinin ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini almayı öngördüklerini anlatan Babacan, bu konuda hükümet içinde de görüş ayılıkları bulunduğu şeklindeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını vurguladı.
Bakan Babacan, Ulusal Program'ın hazırlanışında tüm kurum ve kuruluşlardan gelen görüşleri dikkate aldıklarını ve bütün müsteşarların buna onay verdiğini aktararak "Tüm bu yazışmaları Avrupa Birliği Genel Sekreterliğimizde redakte ederek nihai halini verdikten sonra tüm kabineye tekrar dağıttık. Bunda tüm bakanların tek tek yapacakları işlerle ilgili imzası var. Ulusal Program da 2008 ve 2009 yıllarında yoğun düzenlemeler içeriyor. TBMM'nin kapasitesi belli. Bu nedenle Ulusal Program'daki bazı maddelerin 2010'a kaydırılması gündeme gelebilir" dedi.
Babacan, Ulusal Program'ın AB'nin Katılım Ortaklığı Belgesi'ndeki taleplerine cevap olarak hazırlandığını hatırlatarak "AB'nin bu taleplerini yüzde 100 karşılamak zorunda değiliz. Kendi önceliklerimiz var. Zaten Ulusal Program'a bakarsanız bazı konular zaman sütununda tam üyelik perspektifiyle değerlendirilecek diye belirtilmiş. Bunlar şu an için adım atmaya istekli olmadığımız, üyelikle birlikte konuşacağımız konular" diye konuştu.
Ermenistan konusu
Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Ermenistan yönetimini son dönemde Türkiye'nin Dağlık Karabağ konusundaki hassasiyetinin daha fazla farkında olduğunun işaretlerini verdiğini kaydederek bu ülkeyle sorunların Azerbaycan'ın da katılımıyla üçlü ele alınmasının çözümü kolaylaştıracağını söyledi.
Babacan, "Kuşkusuz Gürcistan-Rusya savaşından sonra hem Azeri hem Ermeni tarafında Dağlık Karabağ konusunun bir an önce çözülmesi iradesini görüyoruz. Eğer bu konu çözülürse bizim Ermenistan'la ilişkilerimizi olumlu etkileyecektir" şeklinde konuştu.
Üç ülkenin dışişleri bakanlarının toplanması önerisinin genel kabul görse de henüz somutlaşmadığını anlatan Babacan, bu konuda Azerbaycan'daki seçimlerin ardından "ivme beklediğini" dile getirdi.
Ali Babacan, Ermenistan'dan elektrik alımı konusunu "basından takip ettiğini" aktararak "Sanırım özel bir şirketin girişimi olmuş. Dışişleri Bakanlığı'na resmi bir talep gelmedi" dedi.
Kıbrıs müzakereleri
Bakan Babacan, Kıbrıs'ta fiili müzakerelerin başlasa da Rum lider Dimitris Hristofyas'ın hedef tarih konulmasına taraftar olmadığını anımsatarak "Ben ucu açık sürecin riskli olacağını düşünüyorum. Mevcut atmosfer bozulmadan hızlı ilerleme sağlanmasında fayda görüyorum. Kaçan fırsat yıllarca bir daha ele geçmeyebilir" uyarısında bulundu.
Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, AB ile vize kolaylığı konusunda Dışişleri'nin gerekeni yapmadığı konusunda yanlış bir algılama olmaması gerektiğini vurgulayarak "Böyle bir intiba Hariciyemize haksızlık olur. Vize konusunda çekilen sıkıntı herkesin malumu" diye konuştu.
Bakan Babacan, AB'de her dönem başkanlığında Türkiye ile 2 fasıl açılması gibi bir gelenek yerleştirilmeye çalışıldığı izlenimi edindiklerini anlatarak "Sağdan, soldan, aşağıdan, yukarıdan nereden bakarsanız bakın bir ağırdan alma hissediyoruz" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Akdeniz Birliği zirvesinde Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'ye bu yönde talepte bulunmasının ardından Fransa'nın 2 yerine 3 fasılda müzakereleri başlatma arayışına girdiğini belirten Babacan, sonuç vermesi halinde AB'de oluşturulmaya çalışılan 2 fasıl geleneğini yıkacağı için bunu memnuniyetle karşılayacaklarını sözlerine ekledi.