İstanbul’un fethedilişinin 559’nci yıldönümünü iftiharla kutladıklarını belirten MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti hükümetinin milli bayram ve özel günlere yönelik ’şaşı bakışından’ fetih kutlamalarının da paşını aldığını savunurken, şöyle dedi:
"Bu kapsamda Belgradkapı’daki tarihi birliğin surlara hücumu ve sancakların surlara dikilmesi ile Fatih’in gemileri karadan yürütmesinin canlandırıldığı törenlerin bu yıl yapılmayacağı anlaşılmıştır. İktidar zihniyeti ne yaparsa yapsın İstanbul’un fethi gönüllerde ilelebet yaşayacak ve ebediyete kadar Türk milletinin onuru ve menkıbesi olmayı sürdürecektir. İnanıyorum ki, 559 yıl önceki fetih ruhu gün gelecek yeniden dirilecek, Milliyetçi Hareket bu defa da iktidar burçlarına milletimizin himmetiyle Üç Hilali bir kez daha asacaktır."
"AKBABALAR GİBİ ULUDERE’YE ÜŞÜŞMÜŞLER"
Bahçeli, Uludere etrafında ’kan borsası’ oluşturan, bölücülük yatırımı yapan, bölünme hisselerine varını yoğunu yatıran çevrelerin ateşle oynadıklarını göremeyecek kadar şuurlarını askıya aldıklarını belirterek şöyle dedi:
"Şu talihsizliğe bakınız ki; neredeyse herkes Uludere sözcüsü kesilmiş, Uludere bilirkişiliğine soyunmuş ve Uludere’den rant elde etmenin kurnazlığından medet ummuştur. AKP, CHP, BDP ve PKK aynı ihanet masasının dört ayağını oluşturarak akbabalar gibi Uludere’ye üşüşmüşler ve kendi paylarına ne düşeceğinin derdinde olmuşlardır.Bu fırsat ve ganimet düşkünlerinin tahrik edici üslubu, husumet ve hiddeti özendiren beyanları milletimizin karşı karşıya kaldığı en vahim ortamlardan birisine kapı aralamıştır. PKK’lı ölüm mangalarının kullandığı ağır silahların, cephanelerin ve patlayıcıların yük hayvanları vasıtasıyla Irak’tan sınırlara sokulduğunun bilinen bir gerçektir. Çoban diyerek görmezden gelinen, kaçakçı diyerek ihmal edilen ve zamanında önlem alınmadığından büyük diyetlerin ödendiği saldırılarda çok sayıda Mehmetçiğimiz şehit düşmüş ve milletçe ağır bedeller ödenmiştir. Bu nedenle, bölücü terör örgütü mensuplarının, Irak’ın Kuzeyinden sınırlarımıza geçerek yakın askeri birlik ve üs noktalarına eylem yapacağına dönük bilgi ve istihbaratlar sonucunda, 28 Aralık 2011 günü Irak sınırları içinden hudutlarımıza doğru bir gurubun hareketliliğine müdahale edilmiş ve hiçbir şey tesadüfe bırakılmamıştır. Üstelik sınır bölgemizdeki yük hayvanlı kalabalık, insansız hava araçları tarafından da tespit edilmiştir. Söz konusu gurubun bulunduğu ve geçtiği bölgenin teröristler tarafından sıkça kullanılan bir yer olması ve daha önceki acı tecrübelerin bilinciyle hareket edilmesi neticesinde bölge Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından ateş altına alınmıştır. Bunun sonucunda ise 34 kişi ölmüş ve son tahlilde de ülkemiz hala tazeliğini muhafaza eden bir dizi sorunla yüz yüze kalmıştır."
Uludere üzerindeki sis perdesinin kaldırılmasını önemle beklediklerini belirten MHP lideri Devlet Bahçeli, geçen süre içerisinde ’Uludere vakası’nın siyaset ve bölünmeyi planlayanların geçim ve ekmek kapısı olduğunu, bu uğurda onursuzca bir rekabete girildiğini söyledi. Bahçeli, şöyle devam etti:
"Bu aşamada bir an için düşünmenizi ve şu sorular çerçevesinde etraflıca yorum yapmanızı istiyorum: Şayet sınırda görülen kalabalık kaçakçı diyerek görmezden gelinse ve sonrasında da herhangi bir karakol ya da askeri varlığımıza saldırı düzenlenip analar ağlasaydı; şehitler bayrağa sarılı şekilde baba ocaklarına ateş gibi düşseydi bunun hesabını kim ya da kimler nasıl verebilecekti? Uludere’de ölenlerin ailelerine 123 bin lira tazminatı hemen yetiştirenler, şehidin, gazinin hakkını neyle ödeyecekler? Yetim yavruların, dul kalan gelinlerin ve gözyaşlarına boğulan elleri öpülesi anaların, babaların yüzüne nasıl bakacaklardır? Gerçi nasıl olsa bu kafa yapısına göre şehit ’kelle’, Uludere’dekiler ’mağdur’ ve hatta ’şehit’, teröristler ’gerilla’, terörist başı ise ’sayın’ diyerek taltif görmektedir."
"Bölücü terörü bırakarak İçişleri Bakanıyla uğraşmak PKK’nın değirmenine su taşımaktan farksızdır" diyen Bahçeli şöyle devam etti:
"Uludere’ye giden AKP’li milletvekillerinin PKK’yla aynı üslubu takınmalarından rahatsız olmayan güruhun, İçişleri Bakanı’nın çıkışından gocunması neye ve kime hizmet ettiklerini açıkça kanıtlamıştır. Samimiyetle söylemek isterim ki söz konusu bakanın çıkışları yüreklere su serpmiş ve takdir toplamıştır. Bizim açımızdan zaman zaman üslup hataları görülse bile, Sayın İçişleri Bakanı görevini beklenen kadar olmasa da iyi niyetle yerine getirmektedir. Kaldı ki, Başbakan Erdoğan’ın dil sürçmeleri, üslup konusunda defalarca pot kıran sicili kimsenin baş edemeyeceği kadar fazladır."
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Uludere olayı ile ilgili İçişleri Bakanı Şahin’in yaptığı açıklamalardan sonra, AK Parti’nin bu sınırı geçtiği ve aldığı millet emanetine leke sürdürdüğünün netlik kazandığını öne sürdü. Bahçeli, "AKP, Uludere’de PKK’nın tuzağına düşmüş ve burada kapana sıkışmıştır. Bunun için Başbakan’ın, sözde uluslararası karalama kampanyalarını gerekçe göstererek işin içinden sıyrılmaya çalışması ve bugün dile getireceği bahanelerle avunacak olması ileri düzeyde abesle iştigaldir. Başbakan Erdoğan’ın çelişkili tavrı, sarsak duruşu, konuyu farklı mecralara çeken sinsiliği ve operasyonu sahiplenmeyen mesajları Uludere girdabını gittikçe büyütmekte ve derinleştirmektedir" dedi.
Wall Street Journal Gazetesi’nin, Uludere olayının ABD’nin verdiği istihbarat üzerine gerçekleştirildiğini bildirmesinin Başbakan’ı tedirgin ettiğini savunan Bahçeli şunları söyledi :
"Bunun üzerine bu gazete yayının, Amerika’daki seçimler sebebi ile Obama’nın iktidarını zora düşürme gayreti içerisinde olduğunu Başbakan Erdoğan yüzü kızarmadan ifade etmiştir. Bu pişkinliğin sonucunda kendisinin, ABD’deki seçim atmosferinve propaganda ortamına Obama lehine müdahil olması şaşırtıcı olmayacaktır. İşi buraya kadar getiren Sayın Başbakan’ın, bundan sonra, mesela Teksas’da bir miting yaparak Obama’nın Türkiye temsilcisi olduğunu tescil ve kayıt altına alması mümkün olabilecektir. Geldiğimiz bugün süreçte, Başbakan Erdoğan’dan beklentimiz Türk devletinin itibarını yıpratmaması ve sorumluluğunun gereğini yaparak elim Uludere hadisesini tüm yönleriyle kamuoyuna açıklamasıdır. Bundan korkmamalı ve çekinmemelidir."
Bu yılın ilk 5 ayında 23 güvenlik görevlisinin şehit olduğunu belirten Bahçeli, bölücü eylemlerin milletimizin sabrını taşırma noktasına kadar geldiğini, bıçağın kemiğe dayandığını, millet vicdanının infial haline geçtiğini söyledi.
MHP lideri Bahçeli, şehirlerin tehdit, milletin risk altında olduğunu, canlı bombaların hareket halinde, ’iblisin yol arkadaşları’nın faal durumdad bulunduğunu kaydederek, "Bu kapsamda mezkur sorumuzu tekrarlamak ve milletimizin verilecek karşılığı acilen beklediğini kararlılıkla ifade etmek istiyorum: ’MİT eski müsteşar yardımcısının dile getirdiği, metropollere PKK tarafından yerleştirilen ve vatandaşlarımızı vahşice öldürmeye ayarlı bombalar hangi şehirlerimizdedir? Bu konuda bir tedbir alınmış, failler yakalanmış mıdır?’ Eğer Başbakan Erdoğan ve hükümeti; zerre kadar millet sevgisi ve Allah korkusu taşıyorsa bu sorunun cevabını bir an önce vermelidir. Beklemeye tahammülümüz, gecikmeye hoşgörümüz asla yoktur" diye konuştu.
Konuşmasının son bölümünde hükümetin memurlara teklif ettiği zam oranlarını değerlendiren Bahçeli, "AKP iktidarları döneminde memurlar ezilmiş, dışlanmış, hakir görülmüş ve eziyete maruz kalmışlardır. Hak arama çabaları, geçim zorluklarını hafifletme arayışları her defasında iktidarın duvarına çarpmış ve sonuçsuz kalmıştır. Alan değil veren el olmakla her fırsatta övünen Başbakan memurun hakkını bile bile gasp etmiştir. Son söz olarak diyeceğim şudur: Yeter ki memura zam verilsin, namı AKP’de kalsın. Yeter ki memur rahat olsun, gamı kaybolsun, bunun şeref payesi de hükümete düşsün.Memurlarımızın sesine kulak verilmesini, feryatlarının duyulmasını hararetle istiyor ve tüm gücümle yanlarında olduğunu belirmeyi bir görev addediyorum" dedi.BAHÇELİ