Kılıçdaroğlu, Silivri Klassis Otel’de düzenlenen partisinin Yerel Yönetimler Strateji Belgesi ve Eylem Planı Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, 29 Mart 2009 tarihinde gerçekleştirilen yerel seçimlerden bu yana 3 yıldan fazla zaman geçtiğini, en geç 2014 yılının Mart ayı içerisinde, yeni bir yerel seçim süreci daha yaşanacağını belirtti.
Yerel yönetimlerin, anlayışlarına göre yerel iktidar odakları değil, demokrasinin beşikleri olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu çerçevede, belediye başkanlarının ve her kademedeki seçilmişlerin, yurttaşlara hesap verme sorumluluğu olduğunu söyledi.
Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu siyasal koşullarda, derin bir yerel yönetimler krizi yaşandığını kaydeden Kılıçdaroğlu, ”Tek parti devleti niteliğine dönüşmüş bulunan AKP Hükümeti, yerel yönetimleri kendi iktidar odağının bir parçası haline dönüştürmek istemektedir” dedi.
Belediyelerin, giderek çeşitlenen ve büyüyen sorunlarla karşı karşıya olduğunu, 2004 ve 2005 yıllarında çıkarılan büyükşehir ve belediye kanunlarının, belediyelerin görev ve yetki karmaşası içine olmalarına yol açtığını anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ”İçişleri Bakanlığı bünyesinde hazırlandığı duyurulan yeni Büyükşehir Belediye Yasası ise nüfusun yüzde 75’inin yaşadığı 29 ilde mülki idare sınırları ile belediye sınırlarını birleştirmektedir. Halk arasında ’pergel’ olarak tanımlanan 20–30 ve 50 kilometre yarıçaplar içinde faaliyet gösteren belediyelerin bütün ilde faaliyet göstermesi kuralı getirilmek istenmektedir. Ancak bu arada İçişleri Bakanlığı, tasarı TBMM’ye sevk edilmeden, 29 il belde belediyelerine ’alacağınız kararlarda valinin ve kaymakamın onayını alacaksınız, onların onayı olmadan yazı yazamazsınız’ diye bir yazı gönderdi. ’Seçilmiş belediye başkanı, kanundan aldığı yetkisini, ancak atanmış vali ve kaymakam onayı ile kullanabilecektir’ gibi bir düşünce, demokrasiye aykırıdır. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. CHP olarak belediyelerimiz bu konuda dava açtılar ve bu davaları yakından izleyeceğiz. CHP olarak, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ilkesini güçlü bir şekilde savunmaya devam ediyoruz. AKP’nin evrensel olan bu ilkeyi yaşama geçirerek Türkiye’nin demokrasisini güçlendirmek yerine, kısa vadeli seçim çıkarları için seçim çevresi değişiklikleri hazırlıkları yaptığını da çok iyi biliyoruz. Tüm bu olumsuzluklara karşın, yerel yönetimler şikayet etme yeri değil, hizmet üretme yerleridir. Hele devasa bütçelere sahip olanlar için şikayet ya da yakınma asla söz konusu olamaz.” -”Beceriksizlik ve finans yönetimi zaafı”- Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2012 yılı konsolide bütçesinin 19,5 milyar lira olduğunu, son dört yıllık konsolide bütçe toplamının ise 73,5 milyar lirayı bulduğunu belirterek, toplam bütçenin yüzde 35’inin belediye, yüzde 29’unu bağlı kuruluşlar ve yüzde 36’sını da iştiraklerin oluşturduğunu söyledi.
Belediyeye bağlı 23 anonim şirketin Belediye Meclisi’nce ve Sayıştay’ca denetlenmediğini, yalnızca Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nca özel hukuk hükümlerine göre denetlendiğini anlatan Kılıçdaroğlu, denetlenmeyen bir şirketin halka hesap vermediğini kaydetti.
Ankara Büyükşehir Belediyesi bütçesinin de, birçok bakanlık bütçesinden büyük olduğunu, 2011 ve 2012 konsolide bütçesinin 10,1 milyar lira olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ”Devasa bütçelere sahip olmalarına rağmen Ankara’da 3, İstanbul’da 4 yarım kalan metro hattı kaynak yetersizliği gerekçesiyle Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na devredildi. Bu beceriksizlik ve finans yönetimi zaafıdır” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, yalnızca son iki yıllık konsolide bütçesi 10 milyar lira olan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın, on yılda metrolara yalnızca 828 milyon lira harcayabildiğini kaydetti.
Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü web sayfasında yayımlanmakta olan Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin 2007–2011 Stratejik Planı’nda, ”devam eden 43 kilometrelik metro hatlarını 2008 yılı sonuna kadar bitirmek” hedefi bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ”Ne 2008’i, ne 2010’u... Baktılar ki bu iş bitmeyecek, 2011 yılı Nisan ayında metro yapım işi, törenle, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na devredildi. 2012 Yatırım Programı’na 1 milyar 597 milyon lira konuldu” dedi.
Kılıçdaroğlu, Ankara’yı 18 yıldır aynı yönetimin yönettiğini ifade ederek, ”Kent merkezini otobana dönüştürdüler, metro işini beceremediler, trafik karmaşası aynen devam ediyor” diye konuştu.
-İzmir’deki metro çalışmaları-
CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, İstanbul ve Ankara’ya göre daha mütevazi bir bütçeye sahip olduğunu, son on yıllık bütçe tutarının 13 milyar lira olduğunu belirterek, belediyenin 10 istasyonlu İzmir metrosunda 2 bin 250 metre tünelli Ege Üniversitesi Evka 3 istasyonlarının açılışını 31 Mart’ta gerçekleştirdiklerini söyledi.
Hattın yapımı ve yeni çekerler için 200 milyon lira harcama yaptıklarını, Üçyol–Üçkuyular hattında son aşamaya gelindiğini, Üçyol–Fahrettin Altay metro hattı için bugüne kadar 285 milyon liranın üzerinde yatırım yaptıklarını, Halkapınar–Otogar ve Üçkuyular–Narlıdere hattının projelerinin tamamlandığını, ihale aşamasına gelindiğini belirten Kılıçdaroğlu, İzmir’in 80 kilometrelik Aliağa–Menderes banliyösü için harcadığı paranın, araç alımları hariç 600 milyon lira olduğunu, bu hattı 30 kilometre daha uzatarak Torbalı’ya ulaştırma çalışmalarına başlanıldığını kaydetti.
Konak–Karşıyaka tramvay hatlarının uygulama projelerinin tamamlandığını, bu iki hatta 300 milyon lira harcama yapılmasının öngörüldüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, belediyenin ulaşım için ayırdığı yatırım bütçesinin 1 milyar 700 milyon lira olduğunu belirtti.
Kılıçdaroğlu, ”Lütfen dikkat ediniz, bu 1 milyar 700 milyon liranın tamamı öz kaynak. Yani bu yatırımlar, merkezi hükümetin katkısı sağlanmadan gerçekleştiriliyor. Bununla da kalmıyor, İzmir Büyükşehir Belediyesi yakında Hazine’ye olan borçlarını da sıfırlayacak. Bu saptamalar, İstanbul–Ankara–İzmir arasındaki farkları anlatmaya yetiyor” dedi.
-İzmir, en hızlı büyüyen 4. metropol-
Kılıçdaroğlu, bağımsız bir araştırma ve politika kuruluşu olan Brookings Enstitüsü’nün 200 metropol ekonomisi arasında yaptığı araştırmada, İzmir’i dünyanın en hızlı büyüyen dördüncü, Ankara’yı altıncı, İstanbul’u ise yedinci kenti olarak sıraladığını hatırlatarak, ”Bu durum, bütçe imkanları az olsa da, çeşitli engellemelerle karşılaşsa da, doğru yönetim anlayışının bir kente neler kazandırabildiğinin en açık kanıtı niteliğindedir” diye konuştu.
Çağdaş belediyecilik uygulamalarının temel amaçları arasında, kent sakinlerinin huzur içinde, rahat ve özgür yaşamalarının sağlanması da bulunduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, Türkiye’de insanların rahat nefes aldığı ne kadar mekan varsa altında mutlaka bir sosyal demokrat belediyenin imzası bulunduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, Eskişehir Kentpark’ın, Anadolu’nun ortasında insan, su ve yeşili buluşturan bir tasarım ve uygulama başarısının adı olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: ”Bu başarı, Eskişehir’de yapay plajda denize girme duygusunu tadan insanın mutluluğudur. Oldukça mütevazi bütçesine rağmen yedi yılı aşkın süredir ESTRAM aracılığıyla kentliyi tramvayla buluşturan, Porsuk üzerinde botla gezi yaptıran, çocuklara ata binip oyun parklarında eğlenme olanakları sunan, akşam toplu konserler düzenleyen, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Eskişehirli’yi Avrupa standardında bir kentte kesesine uygun harcamalarla yaşatmanın onurunu taşımaktadır. Türkiye’nin en büyük uzay evi, 4 Nisan’da Eskişehir’de açılmıştır. Yaptığı heykellerle kenti donatan başkan anlayışı, Eskişehir’dedir. Onun içindir ki insanlar akın akın yeniden tasarlanan bu kente gelmekte, nefes almaktadırlar. Mersin Kongre ve Kültür Merkezi, 75 bin metrekarelik alan düzenlemesiyle, Mersin’in adeta çehresini değiştirmiştir. Mersin sahil bandı, yalnızca Mersinli’nin değil tüm bölge insanının buluşma merkezi niteliğindedir.”