iŞTE BAYKAL'IN KONUŞMASI:
Bir formaliteyi bir araya getirmiş insanlar olarak değerlendirebilir. Partinin bir genel kurulu, yasa gereğince bir araya gelmiş, formalite diye bir araya gelmiş insanlar olarak değerlendirebilir.
Siz kimsiniz. Arkadaşlar bunların çok iyi anlaşılması lazım.
Türkiye cumhuriyeti yol ayrımında. Türkiye cumhuriyeti siyasi bakımdan yol ayrımına geldiği çok nettir. Hiç kuşku yok bizim atacağımız adımlara ve alacağımız kararlara her zamankinden daha çok bağlı. Nasıl bir yol ayrımında olduğunu en iyi şekilde anlamalı, ne yapmamız gerektiğini el birliğiyle kararlaştırmalıyız. Bir yol ayrımında olduğumuz kuşku götürmez bir gerçek. Kriz yaşanıyor. Somut göstergeleri ortada. İktidardaki parti, anayasa mahkemesinin alacağı kararı bekler noktadadır. Bu bir kriz halidir. Dışarıdan içeriye türkiye'ye bakanlar türkiye'nin yarın nasıl olacağının belirsizliğini özellikle vurgulamaktadır. Türkiye laik bir cumhuriyet olarak mı devam edecek, yoksa ılımlı İslam devletine mi dönüşecek. Bunu herkes tespit etmektedir. Hem laik, hem demokratik olamayacak demeye başlamıştır. Bu bizim 80 yılllık geçmişimizde ulaşmayı amaçladığımız nokta değildir.
Böyle gidemez. Böyle giderse siyaset sisteminin bazıları feda etmek zorunda kalırsa, bu Türkiye için çok karanlık olması anlamına gelir. Böyle bir tercihe sürüklenmeyi kabul edemeyiz. Gelinen nokta maalesef böyle olmuştur. Göz göre göre olmuştur. Önceden uyarmışızdır, elimizden gelen her çabayı sergilemişizdir.türkiye'de siyasetin bu yol ayrımı noktasından çekilip çıkarılması, hedefi yolu belli açık, net bir siyaset zeminine türkiye'nin mutlaka çekilmesi lazım. Her işin başı budur. Türkiye yola doğru bir siyaset anlayışıyla çıkmıştır. O doğru siyaset anlayışı bizi 80 yılı aşkın bir süre içinde sosyal ilişkilerimizi çok daha ileri bir aşamaya getirme şansını bize tanımıştır. O siyaset zemini bize bunu tanımıştır. Siyaset zeminimizin bozulmasını istemiyoruz. Atatürk Türkiyesi'nin laik cumhuriyetin bozulmasını istemiyoruz.
Hangi kadrolaşmalar yapıldı. Nasıl eğitim birliği kanunu fiilen boşaltılarak devlet olanaklarıyla nasıl yıllarca, on yıllarca çocuklarımıza aktarıldı. Bütün bunların sonucu devletin gücü MEB uygulamalır türkiye'yi bu noktaya çekti biliyoruz. Bir siyaset projesi ortaya koymaya ve bu tabloyu değiştirip hem laikliğin, hem demokrasinin, hem de halkımızın dürüst en iyi en örnek insanları olarak inançlarını, dinini mezheplerini özgürce yaşayabilen bir ülke olduğunu dünyaya göstereceğiz. Bu proje aksamamalıdır. Ayaklardan birisi çökmemelidir. Türkiye'de insanların çoğu islamı özgürce yaşayacaklar. İslamiyetin en güzel yaşandığı ülke olmaya Türkiye devam edecek. Camiler özgür olacak, ezanlar özgür olacak, hacca giden istediği zaman gidecek, çoluğuna çocuğuna dinini öğretecek. Hepimizin inancımızla iftihar edecek. Ama devletimiz laik bir cumhuriyet olmaya devam edecek.
Yüzde 47 oyla istediğimizi yapabiliriz deyiversinler diyenlere Hayır diyoruz. Bu demokrasinin icabı değildir. Bu bizim değil, Türkiy'nin barışının, huzurun kalkınmasının ana konusu. Bu konuyu çözemezsek, hiçbir ilerlemeyi sürdürme şansımız yoktur. Demokrasiyi sürdürme şansımız yoktur. Ulusal birlik ve bütünlüğümüzü sürdüremeyiz.
HERKES DİNİYLE İMANIYLA, MEZHEBİYLE İFTİHAR EDECEK AMA DEVLETİN HUKUKU, SİYASETİ, LLAİK BİR CUMHURİYETİN EĞİTİMİ VE SİYASETİ OLACAK. BUNU SAĞLAYACAK BAŞKA YOLU YOK. BUNU SAĞLADIK TÜRKİYE KALKINDI.
Başbakan bazen çıkıyor diyorki, millet istemiyorsa laiklik mi olurmuş