Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), 24 Temmuz Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü nedeniyle yazılı açıklama yaptı. TGS, yaptığı açıklamada; MHP'nin Sinan Ateş Davası'na sunduğu dilekçede aralarında gazeteci, siyasetçi ve akademisyenlerin de bulunduğu 154 kişinin hedef gösterilmesine de değindi.
TGS, aralarında sendika üyelerinin de olduğu 63 gazetecinin hedef gösterilmesine tepki göstererek bugünün sansür memurlarının da dayanışma ile yenilebileceğini belirtti.
TGS'nin açıklaması şöyle:
"Bundan 116 yıl önce, bu ülkede yayımlanan tüm gazeteler önce sansür memurlarının okumasından geçer ve ancak onlar tarafından uygun bulunursa basıma gönderilirdi. Sansür, 2. Abdülhamid’in İstibdat Döneminin alameti farikalarından biriydi. Meşrutiyetin ilan edildiği 24 Temmuz 1908 günü, gazeteciler sansür memurlarını kapıdan sokmayarak gazeteleri doğrudan baskıya gönderdiler. O günden sonra da sansür memurları bir daha gazeteleri denetleyemedi. Bu o kadar önemli bir gündü ki, 24 Temmuz 63 yıl boyunca basın bayramı olarak kutlandı. Bu arada Osmanlı gitti, Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. 12 Mart 1971 Muhtırası sonrası yaşananlar İstibdat Dönemi’ni hatırlattığı için o tarihten sonra 24 Temmuz "Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü" olarak anılmaya başlandı.
"Artık sansür memurları yok ama BİK, RTÜK, İletişim Başkanlığı var"
O günden bu yana da 53 yıl geçti. Ama Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü üzerindeki baskılar hiç bitmedi. Belki artık sansür memurları yok ama Basın İlan Kurumu, RTÜK, İletişim Başkanlığı var. 2024 yılındayız ve hemen her gün gazeteciler mahkeme salonlarında haberlerini savunmak zorunda bırakılıyor. Şu anda 13 meslektaşımız gazetecilik faaliyetleri nedeniyle Türkiye’nin çeşitli cezaevlerinde tutuklu bulunuyor. Tam 24 Temmuz öncesi basın özgürlüğüne yönelik yeni bir saldırı, iktidar ortağı MHP’den geldi. Ülkü Ocakları Başkan Yardımcısının, Sinan Ateş cinayeti davasını takip eden gazetecilere yönelik tehditlerinin ve hedef göstermesinin ardından, dün de parti merkezinin bir grup gazeteci ve siyasetçi hakkında şikayette bulunduğu ortaya çıktı.
"MHP 63 gazetecinin ismini vererek mahkemeye çağrılmalarını istedi"
Sinan Ateş davasına "suçtan zarar gören" olarak katılma talebinde bulunan MHP, başvuru dilekçesinde aralarında sendika üyelerimizin de bulunduğu 63 gazetecinin ismini vererek mahkemeye çağrılmalarını istedi. Dilekçede "Bölücü, liberal, marksist, FETÖ’cü yapıların elemanları, sistematik ve istikrarlı bir şekilde, küresel çeşitli güçlerle ittifak içinde ve siyasi meşreplerine de uygun paylaşım, haber ve yazılarla MHP’ye iftira etmektedir" deniyor, gazeteciler yine hedef gösteriliyor.
"Sansür memurlarını ancak dayanışma ile medyadan gönderebiliriz"
Gazetecilere yönelik saldırıların cezasız bırakılması, saldırı çıtasını her geçen gün bir basamak yukarı taşıyor. Tehditler ve hedef göstermeler endişe verici boyutlara ulaşıyor. Halkın haber alma hakkı ve kamu yararı için çalışan gazetecilerin 116 yıllık mücadelesi bugün de sürüyor. Bugünün sansür memurlarını ancak dayanışma ile medyadan gönderebileceğimizi unutmayalım."