Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, Savunma ve Havacılık Dergisi’nin, Türkiye’ye yönelik iç ve dış tehditler ile Türkiye’nin içinde bulunduğu risk ve tehditlere ilişkin sorularını yanıtladı. Önümüzdeki günlerde piyasaya çıkacak olan dergide yer alan söyleşide Orgeneral Büyükanıt ABD’nin Irak harekatı sonrasındaki gelişmeleri şöyle anlattı:
"Irak’ın komşusu olan Türkiye, söz konusu harekatın sebep olduğu olumsuzluklardan en fazla etkilenen ülkedir. Konunun güvenlik boyutunu ele aldığımızda; 90’lı yılların sonlarına doğru dağılma sürecine giren PKK/KONGRA-GEL terör örgütü; Irak’taki otorite boşluğu ve karışıklık ortamından faydalanarak kanlı eylemlerine hız kazandırmış ve Irak’ın kuzeyini kendisi için güvenli bir üs bölgesi haline getirmiştir.
Terörle mücadelede, Irak Hükûmeti’nin ve uluslararası toplumun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi [BMGK]’nin 1373 [2001 yılı], 1546 ve 1566 [2004 yılı], 1624 [2005 yılı] ve 1637 [2005 yılı] sayılı kararlarını yerine getirmesini beklemek en doğal hakkımızdır. Bir örnek vermek gerekirse, 1373 sayılı BMGK kararı ile ülkelerden yerine getirilmesi talep edilen bazı önemli hususlar şunlardır:
-Terör örgütlerine sağlanan siyasal, finansal ve idari desteğin önlenmesi,
-Silah, patlayıcı ve lojistik kaynaklarının kesilmesi,
-Güvenli barınma, rahat hareket etme imkânlarının engellenmesi,
-İletişim olanaklarının yok edilmesi.
1618 sayılı BMGK kararının 6’ncı paragrafı da, tüm devletlere teröristlerin Irak’a girmeleri veya çıkmalarını engelleme yükümlülüğü getirmektedir. Bu yükümlülük, 1637 sayılı BMGK kararında da tekrarlanmıştır. Ancak, alınan kararlar uygulamaya geçirilememiştir. Bu kapsamda, PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün Irak’taki faaliyetlerinin sona erdirilmesi, bizim için en önemli husustur."
TERÖRLE MÜCADELE ANLAŞMASINI BEKLİYORUZ
Orgeneral Büyükanıt, Irak’ın siyasi birliği, toprak bütünlüğü ve bağımsızlığının tüm etnik ve dinî gruplara eşit yaklaşılması, doğal kaynakları ve gelirlerinin tüm Irak halkı tarafından adil şekilde paylaşılması gerektiğini bildirdi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
"Güvenlik, istikrar ve huzurun Irak’ın bütününde en kısa sürede sağlanması, bölge ve dünya barışı açısından büyük önem arz etmektedir. Bu arada, Irak’la aramızdaki terörle mücadele anlaşmasının tamamlanmasını bekliyoruz.
Türkiye olarak, Irak ile askeri alanda iş birliğinin geliştirilmesinden büyük memnuniyet duyarız. Bu kapsamda, her türlü çalışmaya hazır olduğumuzu özellikle ifade etmek isterim."
RİSK VE TEHDİTLER
Küresel merkezin doğuya doğru kaymasıyla, Türkiye’nin yeni güvenlik algılamalarının merkezine oturduğuna işaret eden Orgeneral Büyükanıt, bu risk ve tehditlerin, simetrikten asimetriğe doğru uzanan geniş bir yelpazeye yayıldığını da kaydetti. Orgeneral Büyükanıt, bu risk ve tehditleri şöyle sıraladı:
"Bu geniş yelpaze; bölücü ve irticai faaliyetler, terörizm, uyuşturucu ticareti, kitle imha silahlarının yayılması, insan kaçakçılığı ve yasa dışı göç ile teknolojik [siber] tehditler gibi asimetrik unsurların yanı sıra; komşu ülkelerden kaynaklanabilecek istikrarsızlıklar ve Irak’ın kuzeyinde ortaya çıkabilecek oluşumların Türkiye’nin güvenliğine doğrudan etkileri gibi risk ve tehditleri de içermektedir.
Sınır komşumuz olan Irak’ın kuzeyine PKK/KONGRA-GEL terör örgütü yerleşmiştir. Kafkaslardaki kırılgan güvenlik ortamı belirsizliklerle doludur. Aynı zamanda, Türkiye’nin doğu komşusu İran hakkındaki nükleer silah teknolojisi iddiaları ve uluslararası toplumla arasındaki gerilim devam etmektedir. Bu konuların tümü, bölgesel bir güç olan Türkiye’nin güvenlik politikalarını şekillendirirken dikkate almak zorunda olduğu faktörlerdir."
İRTİCA VE BÖLÜCÜLÜK
Orgeneral Büyükanıt, Türkiye’ye yönelik iç tehditleri irtica ve bölücü terör başlıkları altında şöyle anlattı:
BÖLÜCÜ TERÖR: Bugün karşı karşıya kaldığımız bölücü terör hareketinin hedefi, öncelikle ulus devlet ve bilahare üniter devlet yapısının ortadan kaldırılmasıdır. Etnik kimliklerinin anayasal güvenceye kavuşturulması talebi, doğrudan ulus devlet yapısını hedef almaktadır. Sonraki hedefin üniter devlet olacağına hiç şüphe yoktur. Ülkemize yönelik bölücü tehdidin merkezi durumundaki PKK/KONGRA-GEL terör örgütü, 40 bine yakın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ölümüne neden olmak yanında, diğer bölge ülkeleri için de tehdit olma özelliğini sürdürmektedir.
İRTİCA: Din konusu Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne kadar bazı çevreler ve oluşumlar tarafından istismar edilmiştir. İrticai unsurlar laiklik karşıtı faaliyetlerini; vakıf, dernek vb. isimler altında bir takım legal oluşumlar vasıtasıyla yurt içinde ve dışında sürdürmeye devam etmektedirler.
Ayrıca, ülkemizdeki etnik ve dini yapı ve bu konudaki kültürel zenginliğimiz de, son dönemde bazı dış destekli çevreler tarafından istismar edilmeye çalışılmaktadır.
ANAYURT GÜVENLİĞİ
11 Eylül terör saldırılarından sonra ABD’de ortaya çıkan ‘Homeland Security / Anayurt Güvenliği’ kavramını da değerlendiren Büyükanıt, bunun Türkiye için geçerli olmadığını söyledi.
ABD’nin uyguladığı sistemin kendi gerçeklerine ve ihtiyaçlarına uygun olduğunu bildiren Orgeneral Büyükanıt, Türkiye’de ise durumun ABD’den farklı olduğunu söyledi. TSK’nın, bir çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi, gerektiğinde iç güvenliğin -ya da anayurt güvenliğinin- sağlanmasından da sorumlu olduğunu kaydeden Büyükanıt şöyle konuştu:
"Türkiye’de milli güvenlik sistemi, çeşitli faktörler dikkate alınarak anayasal çerçevesine oturtulmuş ve 1933 yılından beri çeşitli aşamalardan geçerek bugünkü konuma ulaşmıştır. Böylece oluşturulan Millî Güvenlik Kurulu, gerek teşkilat gerekse işlevleri açısından Türkiye’nin devlet yapısı ve güvenlik ihtiyaçlarını yansıtan bir yapıdır.
‘Anayurt Güvenliği’ kavramı ile ifade edilen güvenliğin bölünmezliği ve kapsamlı güvenliğe dayalı bütünsel yaklaşımın, zaten Türk Milli Güvenlik Sistemi içerisinde olduğu görülmektedir. Güvenlik konusunda devletin ilgili birimlerinin belirlediği usül ve yöntemler, ülkenin her yerinde aynı şekilde uygulanmaktadır. MGK Genel Sekreterliği; sekreterlik hizmetleri yanı sıra, güvenliğe ilişkin her konuda MGK için araştırma ve değerlendirmelerde bulunmakta, milli güvenlik konusunda tüm bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamaktadır.
Ancak; devletin güvenlik ile ilgili birimleri arasında bilgi paylaşımı, iş birliği ve koordinasyonun daha da geliştirilmesi gerekmektedir. Bu konuda çalışmalar da vardır. (HÜRRİYET)