Ergenekon'un Azerbaycan yapılanması içinde olduğu gerekçesiyle Azeri Kadınlar Birliği eşi Tenzile Rüstemhanlı ve kızı ile birlikte iddianamede adı geçen Sabir Rüstemhanlı, Başbakan Erdoğan'a mektup gönderdi. Sevgi Erenerol soruşturmasında ismi geçen Rüstemhanlı, "Ergenekon iddianamesinde adımızın geçmesi, eski dostlarımızla telefon konuşmalarımızın asılsız kullanılarak Azerbaycan'da Ergenekon'un uzantısını aramak ve bu yolla bizim adlarımızı gizli bir örgütle bağlama ve bulaştırma çabaları son derece üzücü olaydır" dedi. Telefon konuşmalarının ve isminin Ergenekon olayıyla hiçbir bağlantısı olmadığının ortaya çıkacağını dile getiren Rüstemhanlı mektubunda, "Türkiye ve Türklük yolunda yıllar boyu namusla sürdürdüğümüz mücadelenin bu türlü değerlendirilmesi ve bunun gazetelerde afişe edilmesi yasa dışı olmakla birlikte aynı zamanda saygısızlık ve şerefsizliktir" tepkisini gösterdi.
Ergenekon operasyonu çerçevesinde gözaltına alınan onlarca kişiden sadece üçüyle dost olduklarını belirten Rüstemhanlı, bu kişilerle kendilerini ülkelere hizmet ve Türklük sevgisinin bağladığını kaydetti. Bu amaçla Türkiye'de ve Azerbaycan'da bilimsel toplantılar düzenlediklerini, konferansların konusunun da Ermeni soykırımı iddiaları, Karabağ sorunu gibi konular olduğunu anlatan Rüstemhanlı, iddia edildiği gibi telefon konuşmalarında Türkiye ve Azerbaycan'ın çağdaş politikasını ele almadıklarını savundu. İddianamede telefon konuşmalarının yer almasının kendisinin ve eşinin haklarına tecavüz olduğunu söyleyen Azeri yazar, "Bu kişiler bizimle tanışmadan önce de Azerbaycan'a gelip gitmişler. Biz onları her zaman Türkiye ve Azerbaycan için yanan, ülkelerimizi ve milletimizi her zaman yüce, bağımsız, şerefli görmek isteyen değerli, gayretli, millet için çalışmadan başka istekleri olmayan güzel insanlar olarak tanıdık. Onların dilinden hiçbir zaman hiçbir gizli örgüt veya Türk devlet ve hakimiyetine karşı örgütlenme isteği ve buna benzer hiçbir küçücük söz bile duymadık" dedi.
Rüstemhanlı kendisi ve eşinin yanı sıra 13 yaşındaki kızı Ayda'nın da iddianamede isminin geçirilerek, kirletildiğini savundu. İddianameyi 'kurmaca bir oyun' diye nitelendiren Rüstemhanlı, Başbakan Erdoğan'a yazdığı mektubunda şu ifadelere yer verdi:
"Bu olay kızımızın yüreğinde yara açmış. Çocuk Kıbrıs'ın barış harekatının kutlanma günlerinde sizinle görüşmek ve eşinizin koluna girerek resim çektirmek şerefine nail olduğu için çok mutlu olmuştur. İsimlerin tanıyıp bilmeden iddianameye salınması yasalara ve insanlığa aykırı bir iş. Ergenekon iddianamesinin tamamını zan altına alıyor. Küçük yüreği vatan ve Türklük aşkıyla vuran 13 yaşlı kız çocuğumuzun isminin haksız olarak bu iddianameye salınması rezilliktir ve sayın savcı buna cevap vermelidir. Ben buna benzer iftiralara maruz olmuş, savaştan ve ölümlerden çıkmış ama her zaman kişiliğini, onurunu korumuş ve milletinin karşısına yüzü ak şekilde çıkmış, Azerbaycan'da 7'den 70'e herkesin tanıdığı ve Allah'ın emriyle sevdiği birisiyim ve iddianameler bile bizim ismimizi gölgelemez. Adımın aslısız olarak gizli bir örgütle anılmasından da rahatsız değilim. Ancak Türkiye'ye sevgiyle hizmetlerimize karşılık eşimin ve 13 yaşlı kızımın asılsız olarak dile-dişe salınması gerçekten adalet ve hak aramak işi değil. Hakkı ve adaleti ayaklar altına atmaktır."
Rüstemhanlı mektubunun sonunda Başbakan Erdoğan'dan olaya müdahale etmesini isteyerek, şu ricada bulundu:
"Sizin beni anlayacağınıza ve Türkiye'de sizin partinize yakın basında çıkan çirkin karalama kampanyasının durdurulması, hiçbir suç sayılan iş yapmadığımız ne sanık, ne tanık konumunda bulunmadığımız halde Ergenekon iddianamesinde isimlerimizin zikrolunmasından dolayı meseleye müdahale edin. Kişisel haklarımızın ve şerefli isimlerimizin korunmasında bize yardım edeceğinize inanıyor ve bunu sizden rica ediyorum."