İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü Zirvesi, Türkiye'nin ev sahipliğinde gerçekleştiriliyor.
Zirvede şu sıralar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşma yapıyor:
"ABD'nin başkanı 6 Aralık'ta uluslararası hukuku hiçe sayan bir tutumla Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdığını açıklamıştır. Uzun söze gerek yok, Kudüs'te birkaç dakika dolanaşn herkes orasının işgal altında olduğunu anlayacaktır. İşgal altında olan şehirle ilgili böyle bir kararın açıklamasının hiçbir hükmü olamaz.
ABD'nin bu hukuksur kararına sadece İsrail destek vermiştir. Bu gayrimeşru karara tepki gösteren herkese teşekkür ediyoruz. Sayın Papa dahil olmak üzere şu ana kadar yaptığım tüm görüşmelerde Kudüs ile ilgili bu kararlı duruş teyit edilmiştir. ABD'nin Kudüs ile ilgili kararını İslam ülkeleri de ilk andan itibaren ve en açık şekilde ABD'nin Kudüs kararını külliyen reddetmiştir. Bu karar şiddet yerine barışı isteyen Filistinlilerin cezalandırılmaları anlamına geliyor.
1947'den günümüze Filistin toprakları bu hale getirildi. İsrail bir işgal devletidir, aynı zamanda İsrail bir terör devletidir. Erdoğan niye böyle söylüyorsun... Nasıl söylemeyim? 14 yaşındaki çocukları terörist askerler alıyorlar. Gözleri bağlanıyor, 14 yaşındaki çocuk dipçikleniyor.
İnsan olan vicdan sahibi olan buralardan gerekli dersi almalı. Bunu ispat etmek için ey Trump sana daha neyi anlatalım. İsrail yaptığı tüm terör eylemleri için adete ödüllendirilmiştir. Bu ödülü veren tek başına da olsa Trump'tır. ben yaptım oldu demekle dünyada hiçbir şey olmuyor. 196 dünya ülkesinin buna karşı tavır alacağına inanıyorum.
Bol miktarda silahlarınız uçaklarınız olabilir ama bunlar sizin güçlü olduğunuzu ifade etmez. Haklıysanız güçlüsünüzdür. ABD terörizimle yoğun mücadele yürütüldüğü dönemde tüm fanatiklerin ekmeğine yağ sürmüştür.
Kuze Suriye'ye 4 bin TIR'ı aşkın silah neden getirildi. Orada bulunan terör örgütlerine bu destek veriliyor. Kudüs kararıyla ABD ve tüm insanlığa tehdidin kapılarını açmıştır. Filistin meselesine adil ve sürdürülebilir bir çözüm bulunamadan istikrardan söz edilemez.
Hepimizin geleceğini ilgilendiren bu duruma seyirci kalamayız. ABD'nin Kudüs kararı hukuku ciğnemenin yanında medeniyetimize indirilmiş ağır bir darbedir. Kudüs'ün mahremiyetini hiçe sayan kararları alanların Kudüs'ten alacakları çok dersler vardır.
Buradan uluslararası hukuka ve hakkaniyete sahip çıkan tüm ülkeleri Kudüs'ü Filistin devletinin işgal altındaki başkenti olarak tanımaya davet ediyorum. İslam ülkeleri olarak başkenti Kudüs olan, egemen ve bağımsız Filistin devleti talebinden asla vazgeçmeyeceğiz. Bir kez daha ifade ediyorum ki Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir.
İşgali devam ettiren devlet kabul görürken barış isteyen tarafın tanınmıyor olmasının makul sebebi yoktur. ABD'nin bu açıklamasından sonra barış zemini başka türlü canlı tutulamaz. Sözde iki devletli çözümü savunurken uygulamada İsrail'in bu çözümü yok sayması kabul edilemez. Filistin'in uluslararası anlaşmalara dahil olma süreci hızlandırılmalıdır.
Bugün buradan bunun çıkması gerekmektedir. Mesuliyet sahibi herkesin maddi ve manevi tüm imkanlarını kullanmasını istiyoruz. ABD'yi attığı bu son derece yanlış adımdan geri dönmeye davet ediyoruz. Kendini barış sürecinde diskalifiye eden ABD'nin yerine uluslararası toplumdan sorumluluk üstlenmelerini istiyoruz."