Helal olsun size!
MUSTAFA MUTLU
Dindarlaşma eğiliminin arttığını gören uyanıklar yıllar önce ilk olarak faizin adını “kâr payı” olarak değiştirip “helal”leştirdiler...
Dini inanışlara göre taklit ya da sahtecilik furyası böyle başladı!
Şakır şakır tefecilik yapıp, faizden para kazandılar...
Sonra “İslami bankacılığı” keşfettiler...
***
“Helal ürün” modası tutunca, ürünlerin sayısı da hızla arttı, fuarı bile düzenlendi:
Helal sucuk, helal pastırma, helal sosis, helal peynir, helal sirke, helal cola, helal gazoz, helal gofret...
“Helal ürün” sektörü böylesine hızla büyürken, “kadın”ı da ihmal edemezdi... Çünkü kadın, tüm dünyada üreticilerin en çok sevdiği “tüketici” tipiydi... Doğal olarak güzellik malzemelerine yöneldiler:
Helal kadın bakım kremi, helal şampuan, helal saç kremi, helal deodorant, helal parfüm, helal saç boyası, helal ruj, helal rimel, helal pudra...
Giyimi unutmadılar elbette: Dünyanın ve Türkiye’nin en popüler mankenlerini kullanarak “tesettür modası” yarattılar...
Oyuncak sektörüne girdiler, Barbie bebek yerine dua okuyan türbanlı bebeği ürettiler:
“Sağ elini sık İhlas Suresi’ni, sol elini sık Sübhaneke’yi, göğsüne bastır Fatiha’yı, sol ayağını sık Türkçe ilahi okusun... Sağ ayağını sık dua etsin...”
***
Helal üniversiteleri, helal şarkıları, helal şiir kasetlerini, helal kitapları zaten biliyorsunuz:
Helal elektronikten ve helal bilgisayardan birkaç örnek de ben vereyim:
“Ev Tipi Küçük Boy Ezan Okuyan Dijital İmsakiye, Nurkart Sesli Risale-i Nur ve Kuran-ı Kerim Kartı, Charston Kia 100 (Sesli) Elektronik Kur’an-ı Kerim Öğretmeni, Kur’an MP4, nur kalem, Cep Nur Dijital Risale-i Nur Külliyatı...”
***
Alkollü bira reklamı yasaklanınca, alkolsüz birayı piyasa sürmüşlerdi.
Şimdi duyduk ki “helal şarap” da üretmişler...
Şarap eksik kalsaydı, öleceklerdi sanki!
***
Ve en sonunda devlet büyüğümüzün camiye yetişememesi üzerine dün 12.25’te okunması gereken ezan Eyüp Camii’nde 12.40’ta okundu...
Böylece “alternatif ezan” saatini bile buldular, ezanı 15 dakika geciktirdiler:
Bunun adı da, helal gecikme!
***
Hepsine eyvallah da...
Acaba “cennet”in de taklidini ya da sahtesini yapabilecekler mi?
***
ÖNERGE!
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, iki gün önce Adli Tıp Kurumu Başkanı’na sorduğum soruları soru önergesi haline getirdi ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e yöneltti.
Tüm sorularımın arkasındayım.
Ama en çok, Ergenekon soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ün bu konuyla ilgili olarak Adli Tıp Kurumu’na gidip gitmediğini...
Kurum Başkanı ile görüşüp görüşmediğini...
Aynı anda bitişikteki toplantı odasında Fizik İhtisas Kurulu’nun toplanıp raporu incelemeye başlayıp başlamadığını merak ediyorum.
****
Sahi; bu kadar basit sorular bunca zamandır neden yanıtlanmaz ki?
***
GÜNÜN SORUSU
İşçi konfederasyonları, Tekel işçilerinin iki aydır direndiği 4/C uygulamasını Danıştay’a götürmeye karar verdi...
Yıllardır neden beklediler?
***
Fransa’nın valileri de böyle mi?
Dün hepimiz iki valiyi konuştuk:
İlki seçim döneminde iktidar partisi adına seçim rüşveti dağıtmakla suçlanan Tunceli Valisi...
Vali Bey; mahkeme tarafından suçlu bulundu, hapis ve memuriyetten men cezasına çarptırıldı... Ancak cezası ertelendi...
İkincisi ise, Elazığ Valisi Muammer Erol...
Elazığ Genç İşadamları Derneği’nin düzenlediği toplantıda Başbakan’a ve yurt dışındaki okulları nedeniyle Fethullah Gülen cemaatine övgüler yağdırdı.
***
Sadece bu ikisi değil; ne yazık ki valilerimizin çoğu artık kendilerini iktidar partisinin illerdeki temsilcileri gibi görmeye başladı...
Hani; “çağdaş demokrasileri” örnek aldığımız iddia ediliyor ya...
Acaba hangi çağdaş ülkede, valiler böyle davranabiliyor?