SABAHATTİN ÖNKİBAR
1) AKP’ye açılan kapatılma davası siyasidir.
2) Yüzde 47 oy ile iktidar olan bir partiye dava açılması bireysel bir teşebbüs olamaz.
3) Açılan dava, bir büyük siyaset mühendisliği projenin eylemli ilk adımıdır.
4) Bu proje her hal ve şartta başarıya ulaştırılacaktır.
5) Davanın ardında AKP’nin etki alanının dışında olan devletin tamamı vardır.
6) AKP’ye kapatılma davasının açılacağı ya da operasyon yapılacağı Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesi ile kesinleşmiştir.
7) Cumhurbaşkanlığı makamı cumhuriyeti kuran irade için bayrak gibi önemlidir.
8) Cumhurbaşkanlığına Abdullah Gül’ün seçilmesinin dışında, devlette yapılan ideolojik kadrolaşmalardan yeni İslamcı zengin bir zümrenin yaratılmasına, medyanın ele geçirilmesinden polisin askere karşı alternatif bir silahlı devlet gücü şekline dönüştürülmek istenmesine, Kerkük’ün statüsünün AKP hükümetince önemsenmemesinden ABD’nin dayatması ile K. Irak’da bağımsız bir Kürt devletine razı olunmasına ve de Kıbrıs’taki teslimiyete kadar pek çok neden kapatılma davasının gerçek gerekçeleridir.
9) Türban, laikliği sabote anlamında önemlidir, ancak gerçek fonksiyonu açılan davaya ambalaj olmasıdır.
10) AKP mutlak şekilde kapatılacaktır. Kapatılmama ihtimali binde bir bile değildir.
11) Tayyip Erdoğan dahil 40 kişinin tamamına yakınına siyaset yapma yasağı getirilecektir.
12) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül için de yasak kararı çıkacaktır.
13) Çıkacak yasak kararı sonrasında Abdullah Gül’ün Çankaya’da kalıp kalamayacağı tartışmaya açılıp Gül’ün istifa etmesi istenecektir.
14) Kapatılma kararı ile beraber sümen altında tutulan yolsuzluk bombaları bir bir patlatılıp AKP cenahında panik yaratılacaktır.
15) Somut yolsuzluk dosyalarının ifşası ile beraber yargı Tayyip Erdoğan için ardı ardına davalar açacaktır.
16) İşe tam bu süreçte dalgalanacak olan AKP grubundan kopmalar olacak ve yeni siyasi oluşumlar AKP’den kopanların ekseninde şekillendirilecektir.
17) Yasaklar ya da istifalarla Anayasa gereği zorunluluk haline gelecek olan ara seçime işte böylesine dalgalı ve parçalı tablolarla gidilecektir.
18) Bazılarının ileri sürdüğü gibi Tayyip Erdoğan bağımsız milletvekili adayı olamayacaktır. Anayasa Mahkemesi buna set çekecektir. Erdoğan’ın bağımsız adaylığına izin verilmesi kapatılma projesinin ters yüz edilmesi olacağından böyle bir şeyin olma ihtimali yüzde bir bile değildir.
19) AKP’den ilk etapta ANAP ve liberal patentliler ayrılacaktır. Bunu Abdullatif Şener’le irtibatı olan az sayıdaki Milli Görüşçüler izleyecektir. Ardından ılımlılar da bir bir kopacaktır. Erdoğan’ın etrafında Güneydoğu kökenlilerle yakın çevresi kalacaktır.
20) AKP içinden yeni oluşuma doğum için Abdüllatif Şener ve Köksal Toptan’ın dışında Cemil Çiçek, Abdülkadir Aksu ve Ali Çoşkun üçlüsü de ortak olarak zemin yokluyor. Bu üçlüye yine çok ünlü bir AKP’li isim perde gerisinde destek oluyor ve hatta taktik veriyor.
21) Erdoğan’ın muhtemel emanetçisi Ali Babacan ya da Mehmet Ali Şahin olacak.
22) Mahalli seçim sürecinde İstanbul belediyesindeki yolsuzluklar için yayın sağanacağı başlayacak ve bu şekilde Tayyip Erdoğan’ın en büyük kalesi düşürülmeye çalışılacak. Dahası,Tayyip Bey’in emanetçiye teslim edeceği yeni partinin oyları da düşürülmeye çalışılacak.
23) Tayyip Erdoğan efsanesinin tamamen sönmesi için açılacak davalar bağlamında yargı kararı beklenecek. Bu şekilde bir mahkumiyet durumunda Erdoğan tarih olacak.
24) Bir aksilik olur da ters bir süreç şekillenirse (Hiç arzu etmesek de) demokrasi perdesi bir süreliğine inecektir..
NOT: Bunlar temenni değil, bilgiye dayalı analizimizdir.
GÖRMEZDEN GELİNEN ŞEHİTLER!
Gazeteler 6 şehit haberini nasıl gördü?
Şemdinli’de şehit olan 6 kınalı kuzumuz artık gazetelere haber bile olamıyor. İşte dünkü gazetelerin şehit haberlerine birinci sayfadan bakışı:
Yeniçağ: Bütün yazılı basında 6 yiğidin şehadetini birinci sayfadan en geniş veren gazete oldu... Sürmanşetten 9 sütun...
Hürriyet: İtalya’da yaşayan 80 yaşındaki soprano Leyla Gençer’in vefatına 3.5 sütun ayırırken , 6 er’in şehadetine ancak tek sütün yer ayırabildi.
Zaman: Muhazakâr Zaman’ın birinci sayfasında Soprano Leyla’nın ölüm haberi var da 6 erin haberi yok, iyi mi !...
Milliyet: İki sütuna verdi haberi....
Yenişafak: AKP’ye yakın gazetenin birinci sayfasında şehitlere yer yok...
Star: AKP’ye yakın bu organın da birinci sayfasında 6 şehit haberi yok....
Vakit: Haberi Genelkurmay Başkanını hedef yaparak verdi....
Vatan ve Cumhuriyet ise Yeniçağ gibi 6 şehit haberini en geniş veren gazeteler oldu... Tercüman’ın birinci sayfasında haber yok... Akşam’da tek sütun...Ve sonuç: Görüyorsunuz ülke ve kutsalları için toprağa düşenlerin haberleri bile artık yapılmıyor... Tamam, AKP matbuatı hükümet yıpranmasın diye şehitler dahil hiçbir şeyi görmez de peki ya diğerlerine ne demeli? Diğerlerinin iktidarla işleri mi var dediniz?.. Doğru, var... Rafineri izninden, TMSF’nin son operasyonlarına kadar hükümette işi olan o kadar çok yayın grubu var ki!.. Eh, işin olur, mahkum olursan şehitleri de görmezden gelme zorunda kalırsın!
GÜL,AĞIR BASIYOR
AKP medyasında Tayyip’çi ve Gül’cü denge!
AKP matbuatı malum iki cenahtan oluşuyor. Bunlar parti medyası ile Cemaat organlarıdır. Parti Medyasında Star, Yeni Şafak Gazeteleri ile Kanal 7, Kanal 24 Televizyonları var. Cemaat medyasında ise Zaman, Bugün, Türkiye ve Vakit Gazeteleri ile STV ve TGRTvar.. Sabah ve ATV ise hem partiye hem de cemaate yakın ya da ikisinin ortasında duruyor. Parti medyası dediğimiz grup yani Star,Yenişafak, Kanal 7 ve Türkiye ile TGRT ’de Tayyip Bey egemen. Cemaat medyasında ise Tayyip Bey’le beraber Abdullah Bey’in de ağırlığı var. Örneğin Zaman grubunda Abdullah Gül, Tayyip Bey’den daha etkili. Sabah-ATV grubunda ise genel anlamda her iki isme mesafe aynı... Yazarlar arasında Mustafa Karaalioğlu Tayyip Bey’in silahşörü hüviyetinde. Buna mukabil Fehmi Koru da Abdullah Gül’ün sırdaşı konumunda. Star ve Yenişafak yazarları Tayyip Bey’e daha yakınken, liberaller her iki isme aynı mesafede duruyor.
BİR KARŞILAŞTIRMA
Hisarcıklıoğlu Cindoruk gibi!
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu düzgün adamdır, dolu adamdır da karizmatik değildir. Hisarcıklıoğlu TOBB gibi bir kurumun başında olmasına ve bir süredir yeni oluşum için koro halinde talep edilmesine rağmen bir türlü öne çıkamadı ve zihinlere oturamadı. Rifat Bey müthiş ihtiyatlı ve sağlamcı. İstiyor ki, yumurta pişsin ağzına düşsün. Politikada öyle bir şey yoktur. Gerektiğinde risk alamayan lider olamaz. Maalesef Hisarcıklıoğlu da epey bir süredir böylesi görüntüler veriyor. Açıkçası bu tutumu sebebiyle ben Rifat Bey’i Hüsamettin Cindoruk’a benzetiyorum. Hatırlayın, Hüsamettin Bey de 1993’de Sayın Demirel Köşke çıkınca koro halinde talep edilmesine rağmen tereddütler geçirmiş ve Başbakanlığı Tansu Çiller’e kaptırmıştı. Rifat Bey de bugün kendisinin önde olacağı bir yarışta herkesle iyi geçineyim, herkesi irade edeyim diyerek, bırakın geride kalmayı yarışçı bile olamamıştır. Önümüzdeki günlerde yarışa sürpriz bir şekilde girebilir mi bilmem ama bu gevşeklikle girse de sonuç alması zor olur.