Ahmet Kekeç/Star
Kovun bu adamı...

Kovun gerçekten... Maaşı ne kadarsa, bir kısmını cebimden karşılayacağım; delikanlı sözü... İkinci Cumhuriyetçileri de seferber ederim, onlardan da biraz tedarik ederiz.
Hayır hasenat işleriyle ilişkisini bilmiyorum ama, Engin Ardıç da mutlaka katkıda bulunacaktır. Yurtdışı gezilerinden birinden vazgeçer artık; daha az kitap, daha az DVD alır; daha az müze ziyaret eder.
Hayır, aman aman şeyler yazdığı için değil.
Bilakis, yazamadığı, 'entelektüalizm'i ayağa düşürdüğü için.
Kötü bir yazar...
Geçenlerde, 'Adnan Menderes şöyle çemkiriyordu' gibilerden şeyler yazmıştı. Böylece DP dönemini çürütmüştü. Elan First Leydi olan hanımefendiyle ilgili çirkin yakıştırmalarda bulunmuştu.
Bu satırların yazarına da 'kuş beyinli' demişti. Yirmi kağıdını almakla korkuttuğum için vazgeçmişti küfretmekten ama sadece korkutmuştum.
Mahkemeye vermeyecektim.
Hiç kimseyi mahkemeye vermemiştim, bununla mı uğraşacaktım.
Bu arkadaş 'entelektüel' kontenjanından geçiniyor ama herşeyi birbirine karıştırıyor. Mesela, İttihat ve Terakki'yi yanlış konumlandırıyor, Cumhuriyet tarihini yanlış değerlendiriyor, sıradan bir aydın bile olmayan Adonis'i büyük düşünür sanıyor, 'Tevhid-i Tedrisat'ın ne demek olduğunu bilmediği gibi, meslek okullarından sadece İmam Hatip'i anlıyor.
Bitmedi.
Bazı darbelerin iyi, bazı darbelerin kötü olduğunu savunuyor.
Orhan Pamuk'a verip veriştirirken Yaşar Kemal karşısında 'Sana yakışmadı büyük Yaşar Kemal' diye adeta nezaketten kırılıyor...
Bilmiyor ki, Orhan Pamuk'u 'muteber' saymadığı hususiyetler, misliyle Yaşar Kemal'de mevcuttur.
Bir de külyutmaz kuşkucu...
Kendisi gibi düşünmeyen herkesin 'Cumhuriyet düşmanı' olduğundan şüpheleniyor... 'Demokrasi' ve 'hukuk' diyorsanız Cumhuriyet düşmanısınız. 'Serbest piyasa'yı savunuyorsanız karşı devrimcisiniz.
Türkçesi de bozuk...
Hem yanlış cümle kuruyor, hem yazım hatası yapıyor.
Bir zamanlar, minareyi 'kule', ezanı 'şarkı' diye çevirmiş, bunu da Paulo Coelho'nun algılmasına vermişti/verip sıyırmaya çalışmıştı ama, bazı isimleri ısrarla yanlış yazıyor. Mesela, yazılarında Sabetay ismi bazen 'Sabatay' bazen 'Sabbatay' şeklinde geçiyor. Bazen de doğrusunu yazıyor...
Yetmezmiş gibi, kendini Mesih sanan Sabetay Sevi'yle, 1920'lerde Hahambaşılık yapan Sabetay Levi'yi karıştırıyor.
Bazen de, 'Bilmem kimin mürid ve müminleri' şeklinde cümleler kuruyor.
Hadi müridi anladık da, 'müminleri' ne oluyor?
Üstelik, bunun 'mü'minleri' şeklinde yazılması gerektiğini de bilmiyor.
Hem bilmiyor, hem de 'dersler' başlığı altında ona buna laf yetiştiriyor.
Kimseyi ekmeğinden etmiyoruz Aydın Bey, kovmanızı istediğimiz arkadaş Emin Çölaşan gibi problem potansiyeli taşımıyor; kendi halinde bir adam. Daha doğrusu, kendisinin farkında olmayan bir adam.
İyi bir adam olduğu da söyleniyor.
Mutlaka iyidir.
Yapacağınız eylem sizi kamuoyu önünde küçük düşürmez, kimse bu tasarrufu 'iktidar baskısı'yla ilişkilendirmez.
Türk düşünce hayatına katkıda bulunacaksınız.
Entelektüalizme itibarını iade edeceksiniz.
Çok yatırım yaptınız, çok para kazandınız, böylece biraz da sevap kazanacaksınız.