29 Ocak, yani kurultaydan bir hafta önceki yazıma, "Kılıçdaroğlu’nun Kurultay Rahatlığı" başlığını
atmıştım.
Öyle de oldu. Kemal Bey, Muharrem İnce'yi, "imece usulü" bir yarışla, ikinci defa, rahat bir şekilde
yendi.
7 sayısının kerameti olduğuna inananlar vardır. Bunlardan birisi de Kemal Kılıçdaroğlu herhalde. Çünkü,
kendisi Mustafa Kemal Atatürk'ün Sivas kongresinde kurduğu Cumhuriyet Halk Partisinin 7. Genel
Başkanı. Kemal Bey üstelik, 7 defa aday olduğu Genel Başkanlık Koltuğuna, bir kez daha oturdu...
"Ey Kemal Bey ve yanındaki kendini bilmezler"
Canlı yayın hazırlıkları yapmak için sabah 06.30'da kurultayın yapılacağı Arena Spor Salonu'ndaydım.
Bütün gün salondan ayrılmadan her aşamayı izleme imkanı buldum. İtiraf etmeliyim ki CHP Kurultayında
Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın sesini
duymak beni şaşırttı.
" Ey Kılıçdaroğlu...", "Ey Kemal Bey ve yanındaki kendini bilmezler...", "Dinle, dinle..." diye
bağırıyorlardı. Şaşkınlıkla sahneye baktığımda, gerçekten Erdoğan ve Yıldırım, "Ey Kılıçdaroğlu", "Ey
Kemal Bey ve yanındaki kendini bilmezler..." diye bağırmaya devam ediyordu. Sinevizyon gösterisiyle
fotoğrafları ekrana yansıtılan Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a, Cumhurbaşkanı'nın deyimiyle "Kemal
beyin yanındaki kendini bilmezler" , sesin geldiği tarafa dönerek yuhalamaya başladı.
"Sevr'i mi özledin?"
Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir saatlik konuşmasında yeni birşey göremedim. Bir kurultay konuşması değildi.
Sadece konuşmasının başındaki;
" bu kurultayda terör örgütleri ile pazarlık yapan, terör örgütleriyle aynı menzile yürüyen, kozmik
odayı terör örgütlerine teslim eden bir kişi bile yoktur" sözleri ile Lozan Antlaşmasını tartışmaya
açan Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik "Sevr'i mi özledin? Sevr'i mi
istiyorsun?" sorusu sadece aklımda kaldı.
Kemal Bey salonu titreten bir müzik eşliğinde sahneden inerken, 2014 yılında yendiği rakibi Muharrem
İnce kürsüye çıktı. Muharrem İnce, 36.Kurultayın ismine (ADALET VE CESARET) uygun olarak cesurca
mücadele etti.
Tribündekiler ve delegeler.
İşte bu andan itibaren salondaki hava değişti. O ana kadar "uyuyan" CHP'liler uyandı.Kararlarını
önceden veren delegeler ise verdikleri kararları bir daha düşünmek zorunda kaldı.
Dahası, kurultay salonunun ortasında, protokolde oturan delegeler, o ana kadar önemsemedikleri
tribündekilerin coşkusunu görebilmek için kafalarını geriye çevirerek o insanların haykırışlarına bakmak
durumunda kaldı.
Muharrem İnce, "değişim" isteyerek sözlerine başladı. "Ben artık şarkı dinlemeye değil, şarkı
söylemeye geldim" dedi. Ancak, konuşmasının sonunda uğurlanırken, Kemal beye yapıldığı gibi, şarkı
çalınmamasını eleştirdi.
Kemal Bey gibi bir saati aşan konuşmasında göze de hitabetti. Önce ceketini çıkardı, sonra beyaz
gömleğinin kollarını geriye doğru katlayarak konuşmasını tamamladı.
İktidarı, Kemal beye göre daha sert sözlerle daha çok eleştirdi. AK Parti iktidarında Benzin
İstasyonlarının Vergi Dairelerine dönüştüğü benzetmesi büyük alkış aldı. CHP Genel Başkanlığı'na
adaylık için toplanması gereken, 127 imza için rezalet dedi, utanıyorum dedi. Genel Başkan seçilmesi
halinde bu imza rezaletine son vereceğini CHP'nin genel başkanını bir milyon 200 bin üyenin
seçeceğini söyledi.
Konuşmasında, imza konusunda çelişkiye de düştü. CHP'nin Genel Başkanının doğal cumhurbaşkanı
adayı olması gerektiğini ileri süren İnce, bir süre sonra Cumhurbaşkanı adayını da bir milyon 200 bin
üyenin seçeceğini vaad etti.
Etkileyici konuşmasıyla bilinen, belki de sırf bu nedenle CHP genel başkanlığına aday olan Muharrem
İnce, bu yeteneğini iyi kullanıyordu. Tribünlere oynuyor ve kazanıyordu. Salonun 3 tarafındaki tribünler
ayağa kalktı.
Ancak, İnce'nin gözü salonun ortasındaydı. Delegelerin oturduğu bu bölümde heyecan olmadığı gibi
alkışlar da cılızdı. Tribünler coştukça, delegeler sakinleşiyordu. Ancak öyle bir an geldi ki, delegeler,
tribünlerden gelen coşkuyu görebilmek için geriye dönerek tribünlere bakmak zorunda kalıyordu.
İşte o andan itibaren tribünlere oynamaktan vazgeçen Muharrem İnce, 1260 delegeye seslenmeye
başladı. Delegelerin gözlerinin içine bakarak, "tribündekilerin milletin kendisi olduğunu ve onlara
kulak verilmesi gerektiğini" anlattı. "Son söz milletindir" diyerek delegeleri dönüp tribünlere
bakmasını istedi. Milleti dinlememenin, heyecanını göremeyenlerin vebal altında kalacaklarını hatırlattı.
Mükerrer imza
Muharrem İnce kürsüden inerken, salonda "mükerrer imza" dedikodusu yükselmeye başladı. İddiaya
göre Muharrem İnce'nin adaylığına imza veren 49 kişi Kemal beye de imza verererek, mükerrer imza
atmışlardı. Bu durumda Muharrem İnce aday olmak için gereken 127 imza yerine 114 imza toplamış
oluyor ve tüzük gereğince aday olamıyordu.
İmece usulü yarış...
Divan başkanlığı bu konuda resmi bir açıklama yapınca bu krizin, bir iddia veya algı operasyonu
olmadığı anlaşıldı. Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem ince'nin imza eksiğinin (49 delege) tamamlanarak,
adaylık yarışının devam etmesi için divan başkanlığına dilekçe verdi.
Yani CHP tarihinde ilk kez bir kurultayda, 36. Adalet ve Cesaret Kurultayı'nda, iki genel başkan adayı
arasında imece usulü yardımlaşmayla bir başkanlık yarışı yapılacaktı.
Başkanlık Divanı'nın bu detaylı açıklamasından sonra Muharrem İnce, divandan izin almadan kürsüye
çıkarak, "lütuf istemediğini, delegenin özgür oylarıyla" seçilmek istediğini söyledi. Daha da
sertleşerek, (bana göre yanlış ve kaybetmesine neden olan) bir konuşma yaptı. "AK Parti'deki faşizmin
CHP'de de yaşandığını" iddia etti.
Ve Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu'nun "İmece Usulü" yardımına rağmen bir kez daha Başkanlık Yarışını
kaybetti...
Kemal Kılıçdaroğlu: 790 Muharrem İnce: 447 oyda kaldı.
Bence sonsuza kadar da CHP Genel Başkanlığına veda etti.