Başbakan Binali Yıldırım’ın Moldova gezisi öncesinde Esenboğa Havalimanında
yaptığı açıklamayı evden izledim.
Haber kanallarından biri açık.
Kamera, Başbakan Binali Yıldırım’ı yakın plan gösteriyor.
Yüzünü göremediğim, kamera dışında kalan bir kişi ise Başbakan’a soru soruyor.
Bir kişi diyorum.
Çünkü her zaman Gazeteci’ler soru sormuyor artık.
Ayrıca, soruyu sorma şeklinden de o kişi “Gazeteci” gibi gelmedi..
“ Kılıçdaroğlu…” diye başlıyordu sorusuna.
Kulaklarıma inanamadım.
Kafamı kaldırdım, ekrana baktım
Başbakan, dinleme detayında...
Görüntüde olmayan, “Gazeteci” olamayacak bu kişi, “Kılıçdaroğlu...” diye
başladığı soruya devam ediyor, Başbakan ise hafif bir gülümseme ile dinlemeye
devam ediyor.
Aynı kişi, ikinci sorusuna başlıyor.
İkinci sorusu da, Ana Muhalefet Partisi, CHP Genel Başkanı Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu ile ilgili...
Ancak o, yine soy adıyla “Kılıçdaroğlu…” diye sorusuna başlıyor.
Kulağımı daha çok tırmalamaya başladı.
Bir an Başbakan Binali Yıldırım’ın soruyu düzelteceğini zannettim. Hatta
bekledim de...
Başbakan’ın, soruyu soran kişiye, “Ana Muhalefet Partisi CHP Genel Başkanı
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’ndan bahsediyorsunuz sanırım “ hatırlatmasını
yapacak zannettim.
Ama hayır, olmadı.
Üzüldüm, 40 yıldır yaptığım mesleğim adına üzüldüm.
Sanki babasının oğluymuş, arkadaşıymış gibi, “Sayın Kılıçdaroğlu...” falan değil,
doğrudan “Kılıçdaroğlu...” .
Üstelik, o kişi, yanlış yaptığını fark edip, “Sayın Kemal Kılıçdaroğlu”, “Sayın
Kılıçdaroğlu” veya “CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu” veya hiç
olmazsa “Kemal bey” diye sorusunu düzeltmedi bile.Yanındaki arkadaşları da
uyarmadı.
Başbakan Binali Yıldırım uçağına binerken, kameranın “o kişiyi” göstermesini
çok bekledim.
Yüzünü görseydim, ismiyle yazacaktım bu Gazeteci bozuntusunu.
Ama o da olmadı.
Aradan birkaç gün geçti.
Tanık olduklarımı yazıp, yazmama konusunda gidip geldim.
Ama hayır. Yazmalıydım, mesleğimiz bu duruma düşürülmemeliydi.
Yıllardır muhabirlik yaptım. Halen de o ruhla çalışıyorum.
Benim de zaman zaman ağzımdan kaçtığı zamanlar oldu. Ama, hemen özür
dileyerek başına, “Sayın” kelimesini veya lideri olduğu partinin adını koyarak
soruyu tekrarladım.
Gazetecilikte ve Muhabirlikte geldiğimiz nokta bu...