2014 yılına ilginç bir Cuma Günü ile başladık.. Devletin zirvesi, yeni yılın ilk Cuma gününde Cuma Namazı’na gitmeden önce sahaya indi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç aynı saatlerde ve aynı yöntemle (kahvaltılı) birer basın toplantısı düzenledi. Yaşanan olaylarla ilgili olarak çok az konuşan veya susmayı tercih eden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise bir TV kanalında uzun bir konuma! yaparak yeni yıla girdi..
Sabah erken saatlerde Ankara’da seferber olan gazeteciler, aç karnına kahvaltılara giderken yine “öküzün altında buzağı” arıyorlardı.. Meclis Başkanlığında ve Hükümet sözcülüğü makamında halef-selef olan, aralarında “bir gerginlik” olduğu bilinen bu iki AKP’nin üst düzey iki ismi, neden aynı gün bu toplantıları yapıyorlardı?.. Oysa buna çok dikkat ederler ve aynı gün pişti olmamaya özen gösterirlerdi.. Bu bir tesadüf müydü, yoksa bilinçli miydi?
Bu soru işaretleriyle ben TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in basın toplantısına gitmeyi tercih ettim.. Çünkü kendisiyle uzun süren bir dostluğumuz vardı.. ANAP’ın kurulduğu 1983’de tanıştık.. Rahmetli Turgut Özal’ın hac ziyaretinde, Suudi Arabistan Kralı’nın misafirhanesinde birlkte kaldık ve Hac görevini birlikte yaptık.. Sonraki yıllarda dostluğumuz hep gazeteci-siyasetçi olarak devam etti… Yeni yılın ilk Cuma gününde söyleyeceklerini önemsediğim için Cemil Çiçek’in, TBMM Tören salonunda düzenlediği basın toplantısına gittim..
Yıllardır Ankara’da gazetecilik yaparım.. Böyle kalabalık bir kahvaltılı basın toplantısı görmedim.. İlgi çok büyüktü.. 200 civarında Ankara Temsilcisi, Parlamento Muhabiri, Foto Muhabiri ve Kameraman gelmişti.. Masaların üzeri doluydu ve garsonlar yeni getirdikleri tabaklar için koyacak yer bulamıyorlardı.. Cemil Çiçek’in iki saat boyunca önünde konuşmak zorunda kaldığı perdenin rengi dışında (Televizyonda Cemil Çiçek bu perdenin renginde boğuldu gitti) her şey mükemmeldi.. Gerçekten “görkemli” bir basın toplantısıydı!
İçerik olarak da ender rastlanan bir basın toplantısıydı.. 15 dakikalık kahvaltıdan sonra iyi bir hatip ve devlet adamı olan Cemil Çiçek’i dinlemeye başladık.. 2013 yılının son günlerinde ülke olarak yaşadıklarımızı çok iyi analiz etti.. Çok dikkatle dinledim.. Cemil Çiçek, 2014 yılı Parlamentonun çalışmalarından ziyade ülkenin genelindeki sorunlarla ile ilgileniyordu.. Devletin 2 numaralı ismi olan Cemil Çiçek, sanki birilerinin boşluğunu doldurur gibi, devletin içindeki sorunları anlatıyordu.. İsim vermiyordu. Ancak sözlerinden herkes nasibini alıyordu.. Bu kadar çok not aldığımı hatırlamıyorum.. Yanimdaki arkadaşım Mehmet Çetingüleç’e baktım. O da sürekli yazıyordu..
“Cumhurbaşkanı Seçimine Dikkat..”
1 Ocak 2014 tarihinden itibaren Türkiye’nin seçim dönemine girdiğini söyleyerek basın toplantısına başlayan Cemil Çiçek, tecrübelerini konuşturarak önümüzdeki süreçte yaşanacaklara dikkati çekti ve uyarılar yaptı.
İlk uyarı bu yıl içinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerineydi:
“ Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri her zaman sancılı olmuştur.. 7-8 Cumhurbaşkanı müdahalelere rağmen seçilmişti. İlk defa Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecek..Sürece müdahale edilebilir.. Aman dikkat..”
Cemil Çiçek, Türkiye’de siyasetin, siyasi partiler tarafında değil, “Siyasetteki Kayıt Dışı İnsanlar” tarafından yapıldığına dikkati çekti ve Kayıt Dışı Siyasetçilerle mücadele edilmesini istedi
“Milletvekili Seçimleri Fırtınaya Döner”
2. Uyarı 2015 Milletvekilleri seçimlerine yönelik oldu…
2015 Milletvekii Seçimlerinden önce Hükümlü ve Tutuklu Milletvekili konusuna TBMM çatısı altında kalıcı bir çözüm bulunmasını istedi. Zaman zaman siyasi kararlar alan Anayasa Mahkemesi’nin parça parça verdiği kararların çözüm olmadığının altını çizdi.. “ Böyle devam ederse 2015 seçimlerinde fırtına çıkar” diyen TBMM Başkanı Cemil Çiçek, yargı ile sorunu olan herkesin 2015 seçiminde milletvekili adayı olabileceğini, milletvekili seçildikten sonra da sorunların ortaya çıkacağına dikkati çekti ve bu durumun böyle devam edemeyeceğini vurguladı.. Haklıydı da..
“ Yargı, medyatik olma gibi bir hastalığa yakalandı.”
Herkesin, “Özeleştiri” yapmaya ihtiyacı olduğunu hatırlattı Cemil Çiçek.. “ Dili Dikenli ” siyasetçilere, “Uzlaşı” çağrısını sık sık tekrarlayan Meclis Başkanı, “uzlaşı, bir zafiyet, bir ideolojik sapma değildir. Uuzlaşıya en az oksijen kadar ihtiyacımız var” diyerek uzlaşı kültürüne verdiği önemi aktardı..
Gündemdeki kriz, Yasama-yürtme-yargı arasındaki çatışmaya hukukçu kimliği ile yaklaştı. “ Yargı, medyatik olma gibi bir hastalığa yakalandı. Gizlilik, gerçeğin ortaya çıkarılması ve insan onurunu korumak içindir. Buna isyan ediyorum..” sözleriyle özetledi..
Kaynağını Anayasa’dan almayan yetkilerin kullanıldığına,merdiven altı siyaset yapar hale gelindiğini, gündemini yürütmenin belirlediği TBMM’nin yetkilerinin en fazla gasp edildiğini de anlatan Cemil Çiçek’in yolsuzluklarla ilgili cümleleri şöyleydi:
“ Yolsuzluk illet bir hastalıktır. 3 ayağı vardır. Siyasetçi- bürokrat-işadamı.. Tam bir şeytan üçgenidir. Yolsuzlukla mücadele mevsimlik mücadele değildir. Toplumsal bir mücadeledir..Esas olan koruyucu hekimliktir. Ayıp kelimesini unuttuk. Yolsuzlukla suçlanan bankacılar toplantılarda baş köşelerde oturuyor. Çoğu kere bunları görünce kapıdan döndüm..”
Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in yılın ilk Cuma gününde düzenlediği basın toplantısı Cuma Namazı saatine kadar sürdü.. 200’e yakın gazeteci dikkatle Cemil Çiçek’i dinledi.. Çiçek’e Namaz’a gitmeden önce yöneltilen son soru, bu basın toplantısının özeti gibiydi..
“ Sayın Başkan, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday mısınız..?”