Bugüne kadar sıkça duymaya alışmadığımız 'Devlet Sırrı'' son zamanlarda en çok kullanılır deyim oldu.
Sanki Kamuoyundan saklanan, halkın duymasını istemediği pek çok olay, önce bazı kalemşörlr ardından da hakim ve savcılar tarafından ''Devlet Sırrı'', bunları yazan ve dillendirenler de Vatan Haini oluverdi.
Gazetecilerin görevi, halkı bilgilendirmektir. Onlar bunu için vardır.
Yoksa her sayfalarında hükümetlerin vaad ettikleri, ama gerçekleştiremedikleri işleri müjdeli haber gibi sunmak, başka bir deyişle, iktidarın veya güç sahiplerinin yayınlanmasını istedikleri bilgileri yayınlamak vatandaşı kandırmak değildir.
Devletlerin sırrı pek çoktur. O ülkedeki tüm insanların hayatlarını değiştirme gücüne sahip olan devletler bu işi yaparken de şeffaf olmak istemezler. İşte bu nedenle gerçek gazetecileri de sevmezler.
Bunun yerine gazeteci görünümlü dalkavukları olsun isterler. Gelişmiş demokrasilerde siyasiler ve bürokratlar bu işi medya patronlarıyla anlaşarak çözmek isterler.
Can Dündar ve Erdem Gül'de birilerinin hoşuna gitmeyecek haberler yaptı.
Daha önce söylenenleri, günlerce yazılıp çizilenleri yeniden manşete taşıdı. Bunun ardından da hemen devletin sırlarını ifşa eden casus gazeteciler oldu.
Bana göre Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ ne kadar Terör Örgütü üyesiyse, ki o suçlamayla 4 yıl ceza evinde yatmak zorunda kaldı, Erdem Gül ve Can Dündar da o kadar devletin gizli bilgiler, ifşa eden Casustur.
Severseniz, sevmezsiniz, yazdıkları sizin için haber bile olmayabilir. Ama onlar gazetecidir. Asla devlet düşmanı da olamazlar.
Çok zor ama ben, en kısa zamanda bütün gazetecilerin bu baskıdan kurtulmasını hayal ediyorum