Siyasette yeni bir dönemin kapıları açıldı. Milletvekilleri yemin ederek göreve başladı.
Her ne kadar yeni dönem dense de 4. AKP Dönemi milletvekillerinin yemin mecliste yenin etmesiyle resmen başladı.
Ancak siyasi yapı dünden pek farklı değil. Sadece İsimler ve yüzler değişti.
Sandıktan ‘tek parti iktidarı' çıktığı doğru. AKP, muhalefete ihtiyaç duymadan hükümeti kuracak. Fakat bu, ‘yönetim krizini' ortadan kaldırmıyor.
AKP yine ezici çoğunluğa sahip . 1 Kasım'a kadar geçen 5 aylık süre içinde 7 Haziran'ı boşa çıkarmayı başardı. Sandalye sayısı muhalefetin toplamından daha fazla.
Ama anayasa değiştirecek salt çoğunluğun altında. Yeni anayasa daha doğrusu başkanlık sistemi AKP'nin öncelikleri arasında. Davutoğlu her ne kadar mesafeli dursa da Saray'ın , başkanlığı çok istediği aşikâr. Bir an önce Meclis'in gündemine gelmesi için bastıracak.
Şu an Türrkiye'de bugüne kadar hiç yaşanmamış bir durum var. Anayasa askıda. Yasaların hükmü yok. Anayasa'da karşılığı olmayan fiilî durum söz konusu. G20 toplantısına da yansıdı.
İcranın başı Başbakan ortalıkta görünmedi. Kimileri ''Siyaset bu fiilî durumun adını koymak zorunda'' derken, Saray'a yakın çevreler bunun adunu koymuş durumda... 'Başkanlık''
26 Dönem meclisi sk sık bunu tartışacak, bunu gündemine getirecek. Yani Parlamenter sistem, parlamenterler eliyle yok edilecek.
Yüzde 49,5 oy olan Davutoğlu şimdilik bunma sessiz kalsa da bu sessizliğin uzun süre devam etmeyeceği düşüncesi ağırlıkta. Bunu, kurduğu hükümet onaylandıktan sonra göreceğiz
Seçimden sonra milletvekilleriyle yaptığı toplantıdaki konuşmalar, milletvekillerinin zenginleşmesi ve yolsuzluk karşısındaki uyarıları bunu gösteriyor.
Yani kim olursa olsun Yapanı yakarım diyor.
Görüldüğü gibi 26. dönem meclisinin görevi ağır, başbakan Davutoğlu'nun da...
Milletvekilleri çetin sınavla karşı karşıya.
Ya Saray'ın kılıcını sallayacaklar ya da kendi, kendilerini yok edecekler. Ortası yok.