Milli bayramlar Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, özgürlüğünü ve ulusal kurtuluş savaşını tanımlayan ölümsüz simgelerdir. Bu bayramlar, özgürlük ve bağımsızlık kavramını nesillerden nesillere taşımak için en önemli yol göstericidir. Bu önemli günleri ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyuz.
Peki, devlet ve millet olarak, milli bayramlara gerekli duyarlılığı gösterip bu önemli günlere sahip çıkabiliyor muyuz? Ne yazık ki, bu soruya “evet” diyemiyoruz.
Siyasi iktidar, milli bayramlar konusunda duyarsız ve isteksiz olduğunu her fırsatta sergiledi. Önce 23 Nisan’ın, ardından 19 Mayıs’ın anlamına uygun kutlamaların şeklini değiştirdi. Bu önemli günlerde, siyasi iktidarın önde gelen temsilcileri, çeşitli bahaneler ileri sürerek kutlamalara katılmamak için her yolu denediler.
Ve Türkiye’de ilk kez 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 90. yıldönümü Cumhurbaşkanı’nın katılımı olmaksızın kutlandı. Köşk’te düzenlenecek olan resepsiyon ise Cumhurbaşkanı’nın kulak rahatsızlığı nedeniyle iptal edildi. Cumhurbaşkanı, tedavi gördüğü hastaneden gönderdiği fotoğraflarla, rahatsız olduğunu kamuoyuna açıklamış oldu. Anıtkabir’deki tören ile Hipodrom’daki geçit resmine katılan Cumhurbaşkanı’na vekalet eden Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in tutumu devlette devamlılığın esas olduğunun kanıtıydı.
Cumhurbaşkanı’na “acil şifalar” diliyoruz, ancak bu rahatsızlığın Zafer Bayramı’nın coşkusunu yüreklerinde hisseden milyonlarca vatandaşın zihinlerinde derin bir rahatsızlık yarattığını bilmesini de istiyoruz.
Yurdun çeşitli yerlerindeki kutlamalarda Atatürk anıtlarına çelenk koyma yasağı gerginliklere neden oldu. Gelinen nokta, anıtlara çelenk koyma yasağının mutlaka kaldırılması gerektiğini gözler önüne serdi.
Bayram coşkusunu tam anlamıyla yaşamak isteyen vatandaşlar Anıtkabir’e gittiler ve Atatürk’ün manevi huzurunda saygı duruşunda bulunmayı tercih ettiler. Anıtkabir’de yaşanan bayram sevinci gerçekten görülmeye değerdi. Tur otobüsleri, yurdun çeşitli yörelerinden Anıtkabir’i ziyarete gelenleri taşıdı. Ellerinde Türk bayrakları, başlarında kırmızı beyaz bantları ile çoluk, çocuk, genç yaşlı binlerce, hatta on binlerce vatandaş Atatürk’ün mozolesinin önüne ellerindeki çiçekleri bırakıp dua ettiler. Anıtkabir’de nöbet tutan askerlerle resim çektirdiler. Aslanlı yolda yürürken “Çıktık açık alınla” sözleriyle başlayan 10. Yıl Marşı’nı söylediler.
Cumhuriyet bilincine sahip, demokratik, laik ve özgür düşünceyi ön planda tutan vatandaşlar dün olduğu gibi, bugün de yarın da 23 Nisan’lara, 19 Mayıs’lara, 30 Ağustos’lara ve 29 Ekim’lere sahip çıkacaklardır. Bundan en ufak bir kuşku duymuyorum.
Bu duygularla, milli bayramın anlamına uygun nice 30 Ağustos’lar diliyorum.