TBMM'ye sunulan ve yapılan oylamalar sonucunda kabul edilen Anayasa değişikliği maddelerinin ardından Referandum süreci başladı. İktidar ve muhalefet meydanlarda evet-hayır yarışında.
Her ikis de kedi lehine olan sonucun çıkması için kıyasıya mücadele veriyor. Her gün yeni bir anket şirketinin çalışması açıklanıyor,
iktidara yakın medya kendi 'Evet' lehine olan sonuçları yayınlarken, muhalif medya da Hayır'cıların önde olduğu anket sonuçlarını yayınlıyorlar.
O anketler her ne kadar seçmenin kafasını karıştırsa, "Evet-Hayır"cılara moral verse de ben a pek inanmam.
Sokakta, Çarşıda, pazarda hemen hemen herkes zaten 16 Nisan'da yapılacak refenadumu konuşuyor. Anketlere kafa yormaya gerek yok yani...
Evet'çiler de Hayır'cılar da keskin bir biçimde ayrılmış durumda.
Her iki taraf da kararsızları ikna çabasında.
Geçen gün bir konuşmaya tanık oldum,
Hayırcıların önde olduğu yolunda çıkan haberlerin yoğun olduğu bir dönemdi...
Vatandaş, sohbet ettiği karşısındaki arkadaşına, "Hayır önde diyorlar, ana nasıl önde. Bizim evden geçen seçimde 4 oy vardı. Yine 4 Oy var. O zamandan bu zamana kimse ikna edebildi mi. Bunun yanına bir şey konulabildi mi ?"diye soruyor.
Karşısında kişi de bu soruya pek bilemiyorum yanıtını verince, bu kez diğer vatandaş, "Eğer kimse ikna edilmediyse biz cebimizdeki parayı sayıyoruz. Cebe giren bir şey olmadıktan sonra sürekli cebindeki parayı say dur. Hep aynı çıkar" yanıtını veriyor.
Yani kararsız seçmen hala kilit...
Evet'çilere de Hayır'cılara duyurulur...