Laiklik karşıtı sözleriyle uzun zamandır medyanın gündeminde olan İslamcı kadın yazar Emine Şenlikoğlu, bugüne kadar hiç konuşulmayanları konuştu.
Ne zaman kapandınız ya da çarşaf giydiniz?23 yaşında kapandım. Kapandım derken, çarşaf giydim. 23 yaşına kadar kulaklarımı kapatıp, arkadan bağlanan türban takıyordum. Bone gibi kullanıyordum türbanı. İçimde Allah’a karşı bir ilgi hep vardı. Ama kötü müslümanları görünce, bunu Allah’a, dine mal ederdim. Bir bilinçsizlik vardı.
n Ergenlik döneminde sevgiliniz, flörtünüz var mıydı?
Bizim dönemimizde şöyle bir inanış vardı; bir kız, birisini sevebilir ama o kızın birisiyle konuşması demek, onun kötü yola düşmesi demektir. Babamın böyle bir eğitim tarzı vardı. Gönül verme işi olabilir ama gezme, tozma, konuşma olamazdı.
n Buna katılıyor musunuz?
Aslını sorarsanız İslam’da kişi sevebilir, ama flört çiftleri yıpratıyor. Kimse bunun farkında değil...
n Evleneceğin ya da aşık olduğun insanı tanımanın ne zararı olabilir ki?
Tanımaya çalışmak, flörtün durumuna bağlı... Nişanlıyken birkaç kez eş adayının eve gelip gitmesi başka, gezme, tozma başka. O gezme dönemindeki heyecanı, evlendiğin zaman bulamazsan, çiftler birbirinden soğuduğunu düşünüyor ve "Demek ki bizim sevgimiz kalmadı" diyerek boşanıyor. Halbuki alakası yok. Dolayısıyla ben, babamın bu yönünü takdirle karşılıyorum.
BEYİMİN GÖZ RENGİNİ İMAM NİKAHINDAN SONRA GÖRDÜM
n Kaç yaşında aşık oldunuz?
Çocukluktan, genç kızlığa geçiş dönemimde sıkıntılar yaşadım. Babam evden kaçtı falan. Dolayısıyla aşka zamanım yoktu.
n Size kur yapan yok muydu?
Vardır herhalde. Bunu kur olarak anlamazdım ama çok isteyenim vardı.
n Genç kızken kendinize bakar mıydınız, mesela hiç kuaföre gidip saçınızı yaptırdınız mı?
Düğünlerde saçımı yaptırırdım. Çünkü babam "Sadece düğünlerde saç yaptırmak günah değil" demişti. O da İslamı o kadar biliyormuş. Neyse 1.70 boyum vardı, kilom da 60 civarındaydı. Çok zayıftım. Pantalon, üzerine de uzun tunik giyer, hafif de makyajımı yapardım.
n Hiç çalıştınız mı?
Evet. Ben modelisttim. Zeki Müren’in atölyesinde bile çalıştım. Çıraklık yaptım. Sonra başka yerde, çıraklıktan modelistliğe kadar yükseldim. Modellerim de çok tutuluyordu. İşyerimiz Beyoğlu’ndaydı.
n Şu ana kadar anlattığınız Emine Şenlikoğlu çok modern bir kadın. Peki şu anki İslami bilinciniz nasıl oluştu?
Bir dönem Allah’a inanıp, ahirete inanmama dönemi geçirdim. Hep İslam’ın karanlık olduğunu düşünürdüm. İşte bu dönem benim, farkındalıkla bir arayışa girmeme sebep oldu. Önce Hıristiyanlık’ı araştırdım. Bütün dinlerin kitaplarını okudum. Umduğum hiçbir şeyi bulamayınca, Kuran’ı okumaya başladım ve 18 yaşında bu döneme girdim. Çok okudum şu anki halime dönüşüm, gerçek İslamı öğrendikten sonra, yani 23 yaşından sonra bilincim oluştu.
n Peki... Eşiniz Recep Bey’le ne zaman tanıştınız, aşık oldunuz mu?
Evet aşık olduk. Ben modelistlik yaptığım dönemde, muhasebeye de bakıyordum. Tam İslam’ı araştırdığım bir dönemdi ve çok yorulmuştum. Patronum da muhasebe elemanı almak üzere gazeteye ilan vermiş. Neyse benim bir konferansa gittiğim gün, beyim şirkete iş görüşmesine gelmiş ve kadın çalışan olmadığını görünce işi kabul etmiş. Sonra karşılaştık. Fakat benimle yüzüme bakmadan konuşuyordu. Bir gün sinir oldu ve "Ya kardeşim niye yüzüme bakmıyorsunuz, yiyecek miyim sizi?" dedim. Ondan sonra kafasını kaldırdı, bir gözüyle bana baktı ve "Allah diyor ki harama bakma. Siz diyorsunuz ki bakın. Sizce sizi mi dinleyeyim, Allah’ı mı dinleyeyim?" dedi. Bu sözü beni etkiledi.
n Ve aşık oldunuz?
O daha ilk günden benim için "İşte aradığım kadın" demiş. Ben ise yıllar sonra beyime aşık oldum. Hem de tutkulu...
n Recep Bey’le flört ettiniz mi?
Nasıl gezip dolaşacağız? Ben adamın gözünün rengini imam nikahından sonra gördüm. Adam, tek bakışın bile günah olduğunu zannediyor. O da kadına bakılabileceğini sonra öğrendi. Biz gezerdik, ama camileri gezerdik. Yanımızda hep birileri olurdu. Ben buna kızardım ama meğer dinde yeri böyleymiş. İşte böyle yobazlık ile aydınlık İslam arasında sıkışıp kalmıştım. Ne doğru, ne yanlış biliyordum. Bazı konulara yobazca yaklaşıyordum, bazı konulara da şaşırıp kalıyordum. Neyse, sonra evlendik. Çok da mutlu oldum. Hapse girdim, 2.5 yıl yattım. Birçok insan ona "evlen" demiş, o "Asla yapmam, karımı seviyorum" demiş.
ÇAPKINLIK NAMUSSUZLUKTUR
n O zaman siz dört kadına karşısınız?
Bir kadın evlenirken "Sen benim üstüme evlenemezsin" diye şart koşarsa, ikinci evlilik yasaktır. Bitti... Herkes bunu yapsın. Şimdi ben burada bir şey daha söylemek istiyorum, bugün laiklikte bir erkeğin 10 kadını var? Bu niye konu olmuyor? Bu daha beter. Bugün diyelim ki dengesiz adamın biri dört kadın aldı. Dördünün de masrafını görmek, çocuklarını sahiplenmek zorunda.
n Sizin flört anlayışınızda, iki genç el ele tutuşamıyor. Tutuşursa ne olur?
El ele dolaştı diyelim, o adam elini tuttuğu kızla evlenecek mi bakalım? Bir erkek 10 kızla gezdi. O adam, evlendiği zaman karısında, gezdiği 10 kızın özelliğini görmek isterse ne olacak? İslam’da insan dejenerasyonuna izin yok. Ama öyle görücü usülüyle de evlilik yok. Araştırmalar yapılacak, ondan sonra kız ve erkek birbirini görecek. Tabii ki konuşacaklar, kanları birbirine kaynıyor mu bakacaklar. Ama bunun için birbirlerine dokunmaları gerekmiyor.
KIZIMI DÖVEREK KAPATMAZDIM
n Neyse, kaç yıllık evlisiniz?
30 yıl oldu. Dört yıl dini nikahla yaşadık. Yobazlık işte. O zaman resmi nikaha karşıydım. Birçok müslüman da karşıydı. Bence bu kör cehaletin en büyüğü.
n Kaç çocuğunuz var?
İki... Bir kızım, bir oğlum var.
n Kızınız kapanmak istemeseydi tepkiniz ne olurdu?
Çok üzülürdüm ama döverek de kapatmazdım.
n Şu an evli mi?
Evet, severek evlendi. Bir gün kızımla oturuyoruz, yanımdan kalkıp giderken bir mektup düşürdü. 11 yaşındaydı ve ister istemez okudum. Baktım ki mektup dayımın oğlu İrfan’dan gelmiş. Mektupta "Ben seni mutlaka alacağım, annem duyarsa bizi öldürür" diyor. Çocuğu da çok severim. Hemen onun yanına gittim ve kızımı sevip sevmediğini sordum. O da sevdiğini söyledi. Yalnız İrfan sosyalizm kitapları okuyordu. Ona "Kızımı alacaksan benim seni yetiştirmem gerek, kabul mü?" dedim. Kabul etti.
n Bu dayatma değil mi şimdi?
Hayır. Sosyalizmi de öğrensin ama dinini de öğrensin. Benim kızımı alacaksa, dinsiz olamaz.
n Sosyalist kitaplar okuyor diye İrfan Bey dinsiz mi oluyor?
Dinsizliğe doğru gidiyordu ve kendisi bana söz verdiği gibi hem dinimizi öğrendi hem de sosyalizmi.
n Ya oğlunuz?
O da evli. O da teyzemin kızıyla severek, isteyerek evlendi.
n Çocuklarınız okudu mu?
Kızım okumadı. İlkokula gitti ama ortaokulda bıraktı. Ben, kızım ve gelinim, üçümüz aynı anda imtihanlara girdik. Ben geçtim, onlar geçemedi, ne yapayım? Zorla bu iş olmuyor. Oğlum da okumadı.
n Kaç yaşındalar?
Kızım 39, oğlum 38 yaşında. Ben ise 55...
- Çocuklarınız Recep Bey’den değil mi?
Hayır, ilk eşimden...
n Öyle mi, kaç yaşında evlendiniz?
Benim kızımla aramda 15 yaş var. Babam evden gittiği dönemde, yani 14 yaşında beni evlendirmişti. Sonra kendi isteğimle de boşandım. Babamın benim hayatımdaki yanlışlarından biri de budur. Sürekli olarak "Kızın başı bağlı olsun" derdi.
n Dul olmanız, çocuğunuzun olması, ikinci eşiniz için sorun teşkil etmedi mi?
Kendi dünyasında sorun yaşamış olabilir, ama bana hiç hissettirmedi. Çünkü bana hálá çok aşık...
n Siz aşık mısınız?
Beni kızdırdığı zaman değilim, kızdırmadığı zaman aşığım...
n Aşkı nasıl tarif edersiniz?
Biz eşimle 1980 yılında evlendik. 1994 yılına kadar kocama kara sevdayla aşıktım. Sonra kalbimi çok kırdı. O gün, o derin aşkım bitti. Zaman zaman tazeleniyor ama beni teğet geçiyor.
n Recep Bey ne yaptı da kırdı kalbinizi, sizi aldattı mı, çapkınlık mı yaptı?
Hayır, böyle bir şey yok. Benim kocam çok namuslu bir erkektir.
n Çapkınlar namussuz mu?
İslam’a göre çapkın erkek namussuzdur. Bir kadını çok beğenebilir, iç dünyasında ilgi duyabilir ama namuslu erkek kafasını çevirir gider. Aynı şey kadınlar için de geçerli.
n Romantik misiniz?
Her zeki insan romantiktir. Bunlar özel şeylerdir, anlatamam. Ama eşim romantiktir. Zaman zaman bana güzel jestler yapar. Mesela beni gezdirmeyi çok sever. Beraber ava çıkarız. Hayaller kurarız. Mesela son olarak Erciyes Dağı’na çıktık. Teleferiğe bindik, dolaştık, çok mutlu oldum. Sandala binip gezmeyi severiz. Bu anlamda eşim sürpriz yapar bana.
KADIN İSTERSE ERKEĞİNE TEKLİF EDEBİLİR
n İstanbul’da en çok nereyi seversiniz?
Boğaz’ı... Nişantaşı’nı, Beyoğlu’nu da severim. Her yeri gezer, fotoğraf çekerim. Fotoğraf eğitimi aldım. Sergi açmak istiyorum.
n Modayı takip ediyor musunuz?
Modayı asla takip etmem. Kendime yakışanı moda yaparım. Kendi modellerimi, kendim çıkarırım.
n Bazı hanımlar saçına topuz yapıyor, üste türban takıyor. Kocaman bir kafa oluyor. Bu görüntüyü beğeniyor musunuz?
Güzel olanı beğeniyorum.
n Türban takıp makyaj yapana, altına blue jean giyene kızıyor musunuz peki?
Bu çok kötü bir şey. Bu tam tesettür değildir. Aşağılamıyorum da ama dese ki "İslam bu", çok kızarım, izin vermem buna.
n İslam’ı kendine göre modernize edemez misiniz?
İslam’ın sınırları içerisinde edebilirsiniz.
n Sizin hayatınızda bakım var mı, türbanlı, çarşaflı kadın bakım yapar mı?
Dindar kadınların bilinçlileri kendilerine çok güzel bakarlar. Kuaföre giderler, cilt bakımı yaptırırlar, saçlarını boyatırlar. En güzel dekolte kıyafetleri alırlar. Dışarıda kapatırlar, ama evinin içinde dekoltesini giyerler. Onların özel ve tüzel dünyaları farklıdır.
n Özel dünyanızı biraz anlatır mısınız?
- Bilinçli kadınlarımız sahnede gördüğünüz sanatçılardan güzel giyinirler. Eşlerinin karşısına harikulade şekilde çıkarlar. Ama bilinçsizler bakımı haram zanneder.
n Bilinçli dindar dediğiniz hanımlar, seksi iç çamaşırları giyer mi?
- Alır ve giyer. Günah bir şey değil ki...
n Çarşaflıların, içlerine en seksi iç çamaşırları giydikleri yolunda bir efsane vardır. Gerçekten giyerler mi?
- Giyinsin, ne var? Çarşafın altına giyilmez bir defa. Çarşafın altında elbisesi, uzun pantolonu vardır. Kocasıyla baş başayken şort giysin, kime ne? Niye yadırganır ki? Bu kadın sokakta örtülü diye, yatakta da örtülü olacak hali yok ya!
n Sizlerde kadın, erkeğine sevişmeyi teklif edebilir mi, özel hayatlarında bu rahatlığı var mıdır, yoksa yasak mıdır?
- İslam’ın bu konuda çok güzel bir tanımı vardır. İslam yatak odasını karı-kocaya bırakmıştır. Allah araya perde çeker, kendi bile görmez. Kadın istekli olduğu zaman tabii ki erkeğine teklif edebilir. Bunun hiçbir sakıncası yok. Ama hurafe kitabında kadına bunu da yasak gösterirler.
Yazdığım sit-com’da Tolga Çevik’in oynamasını isterdim
n Bir sit-com yazdığınızı duydum. Doğru mu?
- Evet. Çok komik, neşeli bir senaryo hazırlıyorum. İçinde İslami öğeler de olacak.
n Kimi oynatmak istersiniz bu sit-com’da?
- Komedi Dükkanı’nındaki Tolga Çevik’i oynatmayı çok isterim, ama buna bütçem yetmez.
Sinan Çetin’den yönetmenlik dersi alıyorum
n Sinemaya gider misiniz?
- Çok nadir. İslami açıdan izlemem gereken bir film varsa giderim. En son Viyana’da üç boyutlu bir film izledim, Allah bana o fırsatı versin de üç boyutlu bir film yapayım. Bu arada ben yönetmenliğe de merak sardım. Ders alıyorum.
n Öyle mi, nerede alıyorsunuz?
- Sinan Çetin’den, Plato Film’den...
n Kaç aydır alıyorsunuz?
- Epey oldu. Kimselere görünmeden gidiyorum işte.
n Dersler nasıl gidiyor?
- Güzel, Sinan Bey müthiş biri. İyi, beğendiğim biri. Dersler de iyi gidiyor. Sema Denker/Hürriyet