Taraf gazetesi muhabiri Baransu, on bir aydır demir parmaklıklar ardında tutulmasına rağmen kendisine yöneltilen suçlamalar hakkında hiçbir bilgiye sahip değil, zira Baransu hakkında henüz iddianame hazırlanmadı.
Mektubu imzalayan gazeteci ve yazarlar, Baransu'nun tutukluğunu, mahkemeye getirilse asla içi doldurulamayacak olan suçlamalarla verilmiş peşin bir cezalandırma olarak niteliyor. İmzacılar,Global Muckraking: 100 Years of Investigative Journalism from Around the World adlı bir araştırmacı gazetecilik antolojisine katkıda bulunmuş olan yazarlardan oluşuyor.
İmzalayanlar arasında henüz Türkçe'ye çevrilmemiş olan Kral Leopold'un Hayaleti adlı kitabın yazarı Adam Hochshild ve Hindistan'da kırsal bölgelerde yaşanan kıtlıkla ilgili çalışmalarıyla bilinen ödüllü gazeteci P. Sainath da yer alıyor.
Global Muckraking: 100 Years of Investigative Journalism from Around the World adlı antolojide, Baransu'nun 2009 yılında Taraf gazetesinde yazdığı bir habere de önemli bir araştırmacı gazetecilik çalışması olarak yer verilmişti. Söz konusu haberde, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin nöbette uyuyakaldığı için, üstleri tarafından el bombası tutmakla cezalandırılan ve bombanın patlaması sonucu hayatını kaybeden dört askerle ilgili bir soruşturmayı örtbas etme çabaları belgeleniyordu. Mektupta bu haberden “geçmişte rahatça haber başlıklarını yönlendirmeye alışmış bir kuruma, aynı başlıklar tarafından hesap sorulabilmesinin bir örneği” olarak bahsediliyor.
Başbakan Davutoğlu’na gönderilen mektubun tam metin çevirisi ve imzacıları şöyle:
Sayın Ahmet Davutoğlu
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı
cc. Başbakan Basın Başmüşaviri Osman Sert, [email protected]
cc. Başbakanlık Basın Müşavirliği, [email protected]
1 Şubat 2016
Sayın Başbakan Davutoğlu,
Aşağıda imzası bulunan bizler, yalnızca mesleğini yaptığı için cezai soruşturmaya maruz kalmış olan ve tutuklu bulunan gazeteci Mehmet Baransu'nun derhal salıverilmesini ve hakkındaki soruşturmanın sona erdirilmesini Türkiye Cumhuriyeti makamlarından talep ediyoruz.
Baransu'ya karşı açılan davanın hiçbir inandırıcılığı olmadığı gibi, adalet arayışı içermek bir yana, akla ve mantığa tümüyle aykırıdır. Öyle ki, Baransu ne ile suçlandığını dahi tam olarak bilmeden 11 aydır parmaklıklar ardında tutulmaktadır. Kendisine yöneltilen suçlamalar o kadar büyük bir sır niteliğindedir ki, kendisini savunmasına izin vermek dahi sorun teşkil etmektedir.
Yöneltilen suçlamaların devlet güvenliğini etkileyen belgeleri bulundurmakla ilgili olduğunu biliyoruz. Bunu, yalnızca seçimle işbaşına gelmiş hükümete karşı bir darbe hazırlığı olduğunu ortaya koyan 2010 senesinde gündeme gelmiş olan belgelere dayanarak tahmin edebiliyoruz. Söz konusu belgelerin gerçekliği, o dönem Türkiye'de mahkemelerin aydınlığa kavuşturmak istediği bir konuydu. Baransu, kendi isteğiyle elindeki kanıtı devletin savcılarıyla paylaştı. Bu paylaşım, “Balyoz” adı verilen (ve oldukça tartışmalı olan) bir davayla sonuçlanmıştı.
Gazetecilerin kamuyu yakından ilgilendiren bir konu hakkında bilgileri halka açmaları üzerine tutuklanmaları uygar bir toplumda söz konusu olamaz. Suçlama olmaksızın devam ettirilen uzun tutukluluk süresi, Baransu'yu asla suç oluşturmayan bir itham için cezalandırma girişimi olarak görünmektedir.
Konuyla daha ilgili bir noktaysa, bir zamanlar Baransu'nun ifşa ettiği belgelerdeki suçlamaların, belki de eldeki kanıtın ötesinde suçlamalara dönüştürülerek, Türk Mahkemeleri'nce kullanılmış olmasıdır. Balyoz sürecinde birçok kamusal figür, haklarındaki suçlamaları bilmeden uzun süre hapiste tutuldular. Gene bu süreçte bazı yorumcular, hükümeti, davayı muhalifleri sindirmek için bir kılıf olarak kullanmakla suçlamışlardı.
O günden bu güne, siyasi çıkarlarda değişiklikler oldu. Hükümet, Balyoz sanıklarını kurban, savcılarını ise suçlu ilan ederek davayı alaşağı etti. Baransu, bu yargısal şova bir günah keçisi yapılmaktadır. Kendisine karşı yürütülen dava adalet arayışı değil, intikam kokmaktadır.
Bunun da ötesinde, dava Türkiye'deki gazetecilerin ve ifade özgürlüğü hakkını kullanmak isteyenlerin gittikçe artan bir şekilde yargının tacizine uğramasının bir göstergesi. Baransu, güçlü bir dayanak olmadan cezaevinde tutulan ve sayıları giderken artan önde gelen birçok gazeteciden yalnızca biri. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül de bu gruba dahil. Kamuyu yakından ilgilendirdiği aşikar alan birçok konuyla ilgili hiçbir ayrım yapmaksızın uygulanan yayın yasaklarıyla birlikte, bu tür davalar, medyanın hükümetlerin hoşuna gitmeyebilecek konuları haberleştirme özgürlüğünü – daha doğrusu, zorunluğunu – hiçe saymaktadır.
Bu mektubun altında imzası bulunanlar farklı ülkelerden gelmekle birlikte, hepsi Global Muckraking adlı bir araştırmacı gazetecilik antolojisinin yazarlarıdır. Aynı eserde Mehmet Baransu tarafından kaleme alınmış olan ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 2009 yılında nöbette uyuyakaldıkları için ceza olarak ellerine el bombası tutuşturularak hayatını kaybeden dört askerin ölümüyle ilgili bir soruşturmayı örtbas etme girişimlerini belgeleyen bir makale de bulunmaktadır. Bu makale, geçmişte rahatça haber başlıklarını yönlendirmeye alışmış bir kuruma aynı başlıklar tarafından hesap sorulabilmesinin bir örneğidir.
Adı geçen eserin kanıtladığı bir şey varsa, bu da tarihin her zaman kamunun bilgilenme hakkını savunanların yanında olduğudur. Tarih, ulusal çıkarlar nosyonunu kullanarak bağımsız düşünceli medyanın görevini engellemeye çalışanları her zaman utanca mahkum etmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti'ni demokratik geleceğe olan bağlılığını inanılır bir şekilde tekrar inşa etmeye davet ediyoruz. Dünyayı, Türkiye Cumhuriyeti'nin hukukun üstünlüğüne saygı duyduğuna ikna etmenin bir yolu Mehmet Baransu'ya yöneltilen suçlamaları düşürerek, kendisini ve hapisteki tüm gazetecileri derhal salıvermektir.
Saygılarımızla,
Anya Schiffrin, Global Muckraking kitabının editörü, Uluslararsı Medya Savunuculuk ve İletişim (IMAC) Direktörü, Uluslararası İlişkiler ve Kamu Yönetimi Fakültesi, Columbia Üniversitesi, New York
Robert Barnett, Kodemli Araştırma Görevlisi ve Modern Tibet Etüdleri Direktörü, Columbia Üniversitesi, New York
Leopoldo M. Bernucci, Latin Amerika Etüdleri The Russell F. and Jean H. Fiddyment Kürsüsü, California Üniversitesi, Davis
Clifford Bob, Uluslararası İlişkiler Raymond J. Kelley Kürsüsü, Duquesne Üniversitesi
Ying Chan, profesör, Gazetecilik ve Medya Etüdleri Merkezi, Hong Kong Üniversitesi
Avi Chomsky, tarih profesörü ve Latin Amerika, Latino and Karayip Etüdleri Koordinatörü, Salem State Üniversitesi, Massachusetts
Prue Clarke, Uluslararasu Habercilik Programı Başkanı, City Üniversitesi, New York, Gazetecilik Lisans Üstü Çalışmalar Okulu
Andrew Finkel, gazeteci ve P24 kurucu üyesi, Istanbul
Nicolo Gnecchi, gazeteci ve editör
Jordan Goodman, Araştırmacı, Tıp Tarihi Wellcome Trust Merkezi, University College, Londra
Anton Harber, Caxton Gazetecilik Profesörü, Witwatersrand Üniversitesi, Johannesburg, İfade Özgürlüğü Enstitüsü Başkanı
Adam Hochschild, Okutman, Lisansüstü Gazetecilik Okulu, California Üniversitesi, Berkeley
James Hollings, Kıdemli okutman, Massey Üniversitesi, Wellington, NZ
Perry Link, Disiplinlerarası Eğitim Kürsü Başkanı, California Riverside Üniversitesi
Madhusree Mukerjee, yazar
Angela Pimenta, köşe yazarı ve Projor Başkanı, São Paulo
Nicole Pope, bağımsız gazeteci ve yazar, Istanbul
Erika Rodrigues, Proje Yöneticisi, UX Information Technologies, Mozambique
P. Sainath, gazeteci, yazar
Ernesto Semán, Doçent, Jepson School of Leadership Studies, Richmond Üniversitesi
Ken Silverstein, Yardımcı Editör, VICE; Köşe Yazarı, New York Observer