Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
35,2190
EURO
36,7934
IMKB
9.742,000
ALTIN
2.978,080
 
Hava Durumu ANKARA
2 / 9 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
ATATÜRK’Ü ANLAMAK VE ZAVALLILIK ÜZERİNE…
 Ercan Deva 10 Kasım 2011 Perşembe  

Ulu Önder Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 73. yılında yine özlemle andık.
 Onun çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma düşüncesi, yıllar öncesinde olduğu gibi bugün de sıcaklığını koruyor. Çağdaş bir ülke olabilmenin öncelikli yolu çağdaş bir demokrasi, insan haklarına ve hukukun üstünlüğe saygılı bir düşünce sisteminden geçiyor. Hiç kuşku yok ki, Atatürk’ün öğretmenlere emanet ettiği yeni neslin bu konuda büyük sorumluluğu olacak.
 Sözüm ona bir köşe yazarı, bir parlamenterin sözlerinden yola çıkarak Atatürk’ün bir diktatör olduğunu söyleyebilecek kadar  akıl ve iz’andan uzak bir tavır sergiledi.  Atatürk’e “diktatör” yakıştırması yapabilmek her şeyden öte bir saygısızlık, hatta terbiyesizliktir.
 Ulu Önder Atatürk, 1925 yılında yaptığı bir konuşmada, bu konuda çok net ve anlaşılabilir ifadeler kullanmıştı. Atatürk, şöyle diyordu:
 “Biz, keyfi hareket etmeyiz. Müstebit (diktatör, zorba) asla değiliz. Hayatımız, bütün faaliyetlerimiz, memleket işlerinde keyfi ve müstebitçe (diktatörce) hareket edenlere karşı mücadele ile geçmiştir. Toplumsal düzenimizi bilerek  yada bilmeyerek bozucu kimselere müsaade edemeyiz. Bizden bu hususta sessiz kalma ve tarafsızlık isteyenleri tatmin edemiyorsak, bunun sebebi memleket ve millet menfaatini her şeyin üstünde gördüğümüzdür.”
 Böylesine açık ve net bir ifadeyi ancak ve ancak Ulu Önder Atatürk kullanabilirdi.
 Atatürk’ün kadın-erkek eşitliği, öğretimin birleştirilmesi ve medeni kanun gibi devrimleri ve “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözü onun ne kadar büyük bir devrimci olduğunun kanıtları arasındadır.
 Vefatında Japan Times gazetesi “Şaşırtıcı ve çekici bir kişi. Asker olarak büyük, devlet adamı olarak daha büyük” diye yazmıştı. Avusturya’da yayımlanan Neue Freie Presse ise “Büyük düşüncelerin adamı, bir devlet mimarıydı” görüşüne yer vermişti. Alman Profesör Walter L.Wriht Jr. ise Atatürk’ü “O kişisel kazanç ve ün peşinde koşan basit bir diktatör değil, gelecek kuşaklar için sağlam temeller atmaya uğraşan bir kahramandı” diye tanımlamıştı.
 Hiç kuşku yok ki, Ulu Önder Atatürk, eşi benzeri olmayan bir özgüvene sahipti. Onun bilgiye ve kültüre dayalı yaptırım gücünü “diktatör” diye tanımlayabilmek gaflettir, zavallılıktır. Ona yakışan en güzel ifade “O, bir dahi idi ” olsa gerektir.
 Belçika’dan gönderilen bir yeni yıl kartında yazılan ifade son derece anlamlı ve çarpıcıdır. Bu ifade, Türkiye’de milyonlarca insanın ortak görüşünü oluşturuyordu: “Türkiye, Atatürk’ü Allah’a borçlusun, geri kalan her şeyi de Atatürk’e.” İşte, bu kadar… Herkes bu çarpıcı gerçeği içine sindirmelidir.
10 Kasım 2011

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu yazı henüz yorumlanmamış...


 Yazarın Diğer Yazıları
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Cumhurbaşkanlığı Seçimerinde Kim Kazanır?
Recep Tayyip Erdoğan
Kemal Kılıçdaroğlu
Muharrem İnce
Diğer
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.