Cumhurbaşkanlığı için sandığa gitmemize az kaldı.
Orantısızadaletsiztadsız seçim kampanyalarında önde giden belli, kazanacak olan belli.
Birincilik yarışı adeta “kerhen” yapılıyormuş gibi bir his var içimde.
Zaten bu yarış da değil.
Bir prosedür.
Sandığa gidilecek.
Oylar atılacak.
Oylar sayılacak.
Ufak tefek itirazlar olacak.
Oylar çalındi iddiası her zamanki gibi medyaya yansıtılacak.
Sandıkların cuz'i kısmına itirazlar yapılacak.
Sonuşlar açıklanacak.
Malum sonuç: Erdoğan 12. Cumhurbaşkanı oldu denecek.
Seçimlerin ikinci tura kalacağı hayali de sönmüş olacak.
Benim merak ettiğim sorun Çankaya'ya çıktıktan sonra neler olacak?
Erdoğan Çankaya yokuşunu diyelim ki kolay çıktı.
Tıknefes olmadan tırmandı.
Çankaya'dakı çalışma odasında, masasında duran TC Anayasasına göre
Erdoğan ne yapacak?
Yetkileri belli...
Sorumlulukları açık ve net.
Daha önceki Cumhurbaşkanları ne yapmışsa, üç aşağı beş yukarı Erdoğan da
aynı şeyleri yapmak zorunda.
Peki neden çok çıkmak istedi?
Başbakan iken gerçekten istediklerini yapamamışmıydı ki, birden Çankaya
(nöbetiniyetihayali) başgösterdi.
Cumhurbaşkanlığına seçileceği kesindi.
O halde bu tablo karşısında neden Çankaya'ya çıktı?
Beş yıl boyunca rahat etmek için mi?
Rahat etmemesi için neden yok.
Anayasaya göre isterse, suyasabuna dokunmadan “gel keyfim gel” diyerek Çankaya'da geçireceği
beş yılı tepe tepe kullanabilir.
Akla başka sorular da gelmiyor değil.
Acaba, Çankaya'ya “kaçmak” için mi
Abdullah Gül'ün önünü kesti?
Erdoğan mitinglerde “Koşmak için Çankaya” diyordu.
Ama 1982 Anayasasına göre “koşma” şansı hiç yok
Koşmak mı, kaçmak mı?
Henüz kimse fazla bir şey bilemiyor.
Ben ise “koşmak için değil” diyorum.
Bir hesap var ya, şimdiden kestirmek zor.