Türkiye’de çağdaş yaşamla, özgür ve çağdaş düşünceyle hiç örtüşmeyen gariplikler yaşanıyor.
 
Bunun en çarpıcı örneğini  geçenlerde öğrendim. Çok şaşırdım. Böyle abuklukları sineye çekmek zorunda bir ülke mi olduk, diye düşündüm.
 
Olay başkent Ankara’da gerçekleşiyor.  Ankara İl Milli Eğitim Müdürü, 100’ün üzerinde özel ana okulunun yöneticileri ile bir toplantı yapıyor. Müdür, toplantıda önce bazı bilgiler aktarıyor, sonra özel okulların yöneticilerine “Muhafazakar olmanızı istiyorum” diyor.
 
Özel ana okullarının yöneticileri hiç beklemedikleri bu sözler üzerine birbirlerine bakıyorlar, müdürün bu sözleri neden söylediğini anlamaya çalışıyorlar. Salonda buz gibi bir hava esiyor. Olumlu bir  tepki gelmemesi üzerine, İl Milli Eğitim Müdürü bozuluyor. Bir süre bekliyor ve ardından “İngiltere de muhafazakar bir ülkedir” diyerek sözlerine yeni bir anlam yüklemeye çalışıyor. Salondan yine tepki gelmiyor, Müdür sözlerini noktalayıp salondan ayrılıyor.
 
“Bu kafalar mı milli eğitime yön verecekler?” diye düşünürken,  OdaTv’de okuduğum bir haber kızgınlığımı daha da artırdı.  Habere göre, Diyanet işleri sipariş etmiş, TÜİK’e bağlı anketörler de soruları soruyorlar. Sorulan sorular, demokratik ve laik bir ülkeye hiç mi hiç yakışmıyor! İnsanların özel yaşamlarını irdeleyen ve dini vecibelerini ne ölçüde yerine getirdiklerini sorgulayan bir yaklaşım.
 
Ne oluyoruz? İnsanları şimdi dindar olup olmadıklarına, yaşam şekillerine göre fişlemeye mi başlıyoruz?
 
Abarttığımı düşünüyor olabilirsiniz. Ama, önce şu sorulara bir göz atın sonra kararınızı verin:
 
 Hangi dine mensupsunuz? Hangi mezhebe göre amel edersiniz?
 
Ne zaman dua edersiniz?
 
Misafirlikte kadınlar ve erkekler ayrı mı oturursunuz?
 
Sarhoş olmayacak kadar içmek sizce günah mıdır?
 
Evlenmeden önce flört eder misiniz?
 
Dini grup ve cemaatler yararlı mıdır?
 
Sizce köpek giren eve melek girer mi?
 
Oy verirken adayın dindar olup olmadığını önemser misiniz?
 
Siyasetin dışında kalması gereken Diyanet İşleri Başkanlığı, nasıl bu kadar siyasetin içine girdi? Gerçekten şaşırtıcı! Yoksa, kurumun başkanı siyasete mi atılacak, diye sormak istiyorum.
 
Bakalım, ülkede yaşanan tüm vatandaşların önce insan olduklarının bilincine ne zaman varacağız? İnsanları, yaşam biçimlerine ve dini inançlarına göre değil, yasaların çizdiği kurallara göre değerlendirmeyi bakalım ne zaman öğreneceğiz?
                                  ****