Bir hafta ara ile Ak Parti ve CHP’nin olağanüstü kurultaylarını izledim.. 12 yıl önce kurulan Ak Parti’nin ilk, CHP’nin ise 18. olağanüstü kurultayı yapıldı.. Aslında bu bile iki parti arasındaki farkı ortaya koyuyor ve çok şey ifade ediyor..
Ancak iki kurultay arasında başka farklılıklar da vardı;
AK Parti’de Gazetecilere akreditasyon uygulandı.. Gazetecilerin kalemleri bile toplandı.
CHP’de ise iktidara yakın medya da salondaydı, ayrım yapılmadı..
AK Parti’nin kongresindeki sıcak bunaltıcıydı..
CHP’nin kongresi daha serindi, nefes almakta güçlük çekmedik..
AK Parti’de düzen-intizam
CHP’de ise izdiham, kargaşa ve kalabalık..
Ak Parti’de tek aday vardı..
CHP’de ise iki aday ve rekabet vardı..
AK Parti’de göz yaşları, Recep Tayyip Erdoğan için aktı..
CHP’nin, “Birlik ve Kardeşlik Kurultayı”nda ise göz yaşları, Ali İsmail Korkmaz, Berkin Evlen, Ethem Sarısülük ve Uludere’de hayatını kaybedenler için aktı..
Daha önce de yazmıştım.. Ak Parti kurultaylarda salon organizasyonunu çok iyi yapıyor.. Bu alanda Türkiye’nin en eski partisi CHP’den çok ama çok önde..
Bunu bir hafta ara ile her iki partinin kongresini izleyen bir gazeteci olarak söylüyorum.. CHP’nin dünkü kongresi en hafif deyimiyle, bir “ işkenceydi..”.
Salondaki oturma düzeninde fazlasıyla demokrasi vardı! Herkes istediği yere oturabildi! İstediği yerde ayakta durabildi! İstediği yerden dinleyebildi! Hiçbir ayrım yapılmadı!
Görevlilerin bile bilmediği basına ayrılan yeri bulmak zor oldu. Boynumuzdaki akredite kartlarının bir esprisi yoktu.. Partililer, delegeler, görevlilerle birlikte hatta kucak kucağa oturduk. Koltuk numaramız vardı. Ama bizden önce gelen partili oturmuştu..
Kongre süresince yanımızda ayakta duranların tartışmaları, kürsüdeki konuşmacıyı bastırıyordu.. Yerimizden hiç kalkmadık. Çünkü hemen birisi oturuyordu..Salondan çıkarsak kalabalık nedeniyle bir daha salonumuzu bulamayabilir, yerimize dönemeyebilirdik..
ATO Kongre binası uzaktan göründüğünde “ Güçlü CHP, Güçlü Demokrasi, Güçlü Türkiye” pankartı dikkatimi çekti.. Aklıma AK parti ile TSK arasındaki “ Güçlü Asker, Güçlü Devlet”mi, “Güçlü Devlet, Güçlü Asker” mi tartışmasını getirdi..
Mustafa Sarıgül’le birlikte binaya girdik. Her zamanki gibi Sarıgül’ün etrafındaki kalabalık görevini iyi yapıyordu.. Sağ eller havada slogan atıyor, izdiham yaratıyor, merak uyandırıyor, ekrana Sarıgül geldiği anda çılgınca alkışlıyordu...
Kadıköy Belediyesi Oda Orkestrası, ‘Birlik ve Kardeşlik Kurultayı’na uygun olarak ‘ Hayat bayram olsa ‘ şarkısını çalarken salona Deniz Baykal girdi.. Baykal ön sıradaki protokolün yanına değil delegelerin arasına oturmayı tercih etti.
Kılıçdaroğlu ve İnce, iki aday ise yan yana oturdu.. Kongrenin açılışını AK Parti’dekinin aksine Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu yaptı.. “ Hoş geldiniz” dedikten sonra Grup Başkan Vekili Engin Altay’ın divan başkanı seçildiğini duyurdu.. Yerine otururken, Muharrem İnce’nin saygılı bir şekilde ayağa kalktığı görüldü..
Erdoğan 3 kez yuhalandı..
Konuşmalara geçilmeden önce gezi olaylarında yaşananlarla ilgili görüntüler ekrana geldi..Ekranda Cumhurbaşkanı Erdoğan göründüğü anda salon tarafından “ yuh” landı..Aynı filmde, Cumhurbaşkanı Erdoğan gençlere “ birkaç çapulcu” deyince ikinci ve “Polise talimatı ben verdim” deyince de üçüncü kez yuhalandı..
Gezi olaylarında ve Uludere bombalamasında hayatını kaybedenlerin yakınlarının da davet edildiği kongrede konuşmalara geçilmeden önce Muharrem İnce’yi 177 delege, Kemal Kılıçdaroğlu’nu ise 944 delege aday gösterdiği duyuruldu..
Ancak ilk konuşmayı yapmak üzere kürsüye çıkan Muharrem İnce, farkını ortaya koydu.. Öğretmen kökenli olan İnce, zaman zaman yaptığı etkili konuşmalarla kamuoyunun haklı beğenisini kazandı.. Özellikle Erdoğan’la ilgili yaptığı konuşmalar alkışlanmıştı..
Yine öyle oldu.. Etkili bir kurultay konuşması yaptı.. “Cumhurbaşkanını yüce divana göndermek için buradayım”, “Atatürk düşmanı bir Cumhurbaşkanını hazmedemiyorum”, “ Bir cahile seçim üzerine seçim kaybediyoruz, ben bunu hazmedemiyorum, ben bunları yenmek istiyorum”, “Sürekli seçim kazanan bir yalancıyı hazmedemediğim için buradayım” sözleri salondan büyük alkış aldı..
Bir anda salonun kimyasını bozan Muharrem İnce, genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirmeye başlayınca salondaki görevliler dahil Kılıçdaroğlu lehinde sloganlar atılmaya başlandı..
Muharrem İnce’nin delegeler üzerinde etkili olmaya başladığını gören Kılıçdaroğlu taraftarları “paniğe” kapıldı. Sloganlar nedeniyle Muharrem İnce konuşmasına bir süre ara vermek zorunda kaldı.. “Başbakan Kemal” sloganlarına “ Buna sizin kadar ben de sevinirim. Ancak sokak böyle bağırmıyor” diye karşılık verince salonda tansiyon arttı..
Muharrem İnce’nin uyarısı üzerine devreye giren Divan Başkanı Engin Altay salonu sakinleştirmek için “Muharrem ince de bu partinin bir evladıdır. Lütfen sakince dinleyelim” diye konuştu..
İnce konuşmasının geri kalan bölümünü yumuşatarak ve espri yaparak sürdürdü.. Divan başkanı Engin Altay’a dönerek “terledim bir peçete gönder de terimi sileyim. Eski grup başkanvekili arkadaşıyız” diyerek peçete istedi..
Muharrem İnce konuşmasını 1 saat 15 dakikada tamamladı.. “Başbakan İnce” sloganlarıyla yerine otururken yanımda oturan iki partiliye sordum.. “Çok etkilendik. Partiye bir heyecan getirdi.. İddiaları var. İmza veren delege sayısından çok daha fazla oy alabilir.. hatta seçilme ihtimali bile var..” diye yorum yaptılar..
Kemal Kılıçdaroğlu 12.30’da kürsüye geldi.. Ancak İnce’nin konuşmasından çok etkilendiği belli olan Kılıçdaroğlu salonu selamlamayı bile unuttu. “Beni dinleyin” diyerek daha önce hazırladığı kurultay konuşmasını bir tarafa bırakarak rakibi Muharrem İnce’nin eleştirilerine yanıt vererek konuşmasına başladı. Uzun süre de böyle devam etti.. Çok cılız alkışlar aldı.. Konuşmasına devam ettikçe salonda “seçimleri Muharrem İnce kazandı” yorumları yapılmaya başlandı.. Salon bariz bir şekilde boşaldı..
Bu yazı genel başkanlık seçim sonuçları açıklanmadan yazıldı..