Rüşvet ve İsmail Özdağlar Olayı
Sizi yine tarihin derinliklerine götüreceğim.. Güncel bir konu olduğu için, bu
günkü durağımız , “ İsmail Özdağlar ” olayı..
Yani, Türkiye’de ilk defa bir Başbakan’ın, rüşvet aldığı iddiasıyla çok sevdiği
bir bakanını Yüce Divan’a göndermesinin hikayesi..
“ İsmail Özdağlar ” olayını bilmeyenler veya hatırlamayanlar için kısaca
anlatayım.. Herşey, Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP) Genel Başkanı rahmetli Prof.
Dr Erdal İnönü’nün bacanağı olan UM Denizciliğin sahibi armatör Uğur
Mengenecioğlu’nun , Devlet Bakanı İsmail Özdağlar’ın kendisinden rüşvet istediğine
ilişkin bir ihbar dosyasını, bir süre sonra tartışmalı bir trafik kazasında hayatını
kaybedecek olan Adnan Kahveci’ye vermesiyle başlar..
( Yani ortada bugün olduğu gibi, savcılık-polis-paralar-kasalar-ayakkabı
kutuları falan yok.. İhbar doğrudan bir işadamından gelir.. Bakın olay nasıl
gelişir..Yürütme ya da sivil iktidar ne yapar ?)
Adnan Kahveci, ihbar dosyasını Başbakan Turgut Özal’a gösterir..Özal,
dosyadaki iddiaların ciddi olduğuna inanır ve Adnan Kahveci’yi yeni deliller elde
etmekle görevlendirir.. Kahveci de, Devlet Bakanı İsmail Özdağlar’la ilgi iddiaları
derinleştirir ve rüşvet iddiasının ses kasetini de temin eder...
Operasyon tamamlanmış sıra, Başbakan Turgut Özal’ın alacağı siyasi karara
“Bandı dinlemek ister misin?”
Başbakan Turgut Özal 4 Ocak 1985 Perşembe günü rutin Bakanlar kurulu
toplantısını yapar. Daha sonra da hakkında rüşvet aldığı iddiası olan Devlet Bakanı
İsmail Özdağlar’ı yanına çağırır.. Kısa bir süre önce kalp spazmı da geçiren İsmail
Özdağlardan hakkındaki iddialar nedeniyle istifa etmesini ister.. Ancak bu
görüşmede İsmail Özdağlar, hakkındaki iddiaları kabul etmez.. Böyle bir olaya
bulaşmadığını, bir komplo ile karşı karşıya olduğunu söyler.. Ancak Başbakan Turgut
Özal elindeki teybi göstererek “ bandı dinleteyim mi ?“ diye sorar. Bakan Özdağlar,
“Özal: Çeker giderim”
İşte tam burada biraz durmak istiyorum.. Bir gazetecilik olayını anlatmak
istiyorum..Yaşanmış bir olayı anlatmak kadar zevk aldığım başka bir şey yoktur.. Şu
anda bile o günü yaşıyormuşum gibi heyecanlandım..
İsmail Özdağlar, istifa mektubunu Kennedy Caddesi’ndeki Genel Merkez’e
göndermişti..Özal, 3 kattaki makam odasında başkanlık divanı toplantısındaydı..Biz
de toplantı odasının önünde bekleşiyorduk..Turgut beyin çok güvendiği özel sekreteri
Seval hanımla (Seval, şu anda TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in özel kaleminde
çalışıyor) sohbet ediyorduk.. Seval, bize bir şey hissettirmeden birkaç kez toplantı
Akşam saatlerinde toplantı bitti ve Özal bizi odaya çağırarak başkanlık
divanında alınan kararlarla ilgili açıklamasını yaptı, sorularımızı cevaplandırdı.. Rutin
bir açıklamaydı, bizi fazla heyecanlandıran bir şey de yoktu..
Gazetecilik yapabildiğimiz yıllardı.. Başbakan Turgut Özal’ın rutin
açıklaması bizi gazetecilik yapmaya sevketti. Son yılarda pek görülmeyen bir
gazetecilik yöntemi olan toplantının “perde arkasında” neler yaşandığını
araştırmaya başladık..Özel televizyonlar henüz kurulmadığı için, toplantıyı bir TRT
kamerası ile 4-5 gazeteci izliyorduk. ANAP’ı izleyen gazeteciler olarak çok iyi dosttuk.
Ancak birbirimizi atlatmaktan da keyif alırdık. Ertesi gün konuşacak konu çıkardı..
Hepimiz ANAP Genel Merkezi’ndeki odalara dağıldık.. Ben de bir Genel
Başkan Yardımcısı’nın odasına girdim.Şanslı günümdeydim.. Aldığım bilgi çok
Devlet Bakanı İsmail Özdağlar, istifa mektubunu biz salonda bekleşirken
danışmanıyla genel merkeze göndermişti.. Özal’ın özel sekreteri Seval hanım da biz
fark etmeden Özdağlar’ın istifa mektubunu toplantı salonuna götürerek Özal’ın önüne
koymuştu.. İstifa mektubunu Teşkilat Başkanı Mehmet Keçeciler okumuş ve mektup
okunduktan sonra konuşan Turgut Özal, “ İstifanın Meclis’deki oylamasında ANAP
grubu bir fire verirse Çeker Giderim” demişti..
.Mesleğimi çok sevdiğimden herhalde, özel bir haber yakalayınca çok
heyecanlanırım ve belli de ederim. O nedenle de hemen yazarak haberi elden
Ertesi gün, “ Özal: Çeker Giderim” başlığı ile manşeti ben yakalamıştım..
Ama Başbakan Turgut Özal’ı da çok kızdırmıştım.. Haberi okuyan Özal, Genel
Sekreter rahmetli Mustafa Taşar’ı arayarak, bu haberi kimden aldığımı, genel
merkezde hangi odalara girip çıktığımı, kendisi açıklama yaparkan nerede
Mustafa Taşar araştırmaya başlamadan önce beni odasına çağırdı ve haberi
kimden aldığımı sordu. Aslında alacağı cevabı biliyordu. Ancak yine de sormak
istemişti.. Elbette, haber kaynağımı söylemeyeceğimi tekrarladım...
Rahmetli Taşar bir hafta sonra beni yeniden odasına çağırdı. Bir not kağıdı
alarak üzerine bir isim yazdı. Eliyle kağıdın üzerini kapatarak bana, “sana haberi
veren buydu” dedi..Bir isme baktım, bir de Taşar’ın yüzüne ve “hayır bu isim değil”
Turgut Özal ve Mustafa Taşar artık aramızda değil.. Ancak Taşar’ın yazdığı o
isim doğruydu.. Rahmetli, bu ismi benden hiçbir zaman öğrenemedi. Halen yaşayan
o ismi, benden başka kimse de bilmeyecek..
“ Özdağlar dosyası, Erdal İnönü’nün elinde de vardı”.
Daha sonraki günlerde teyp kasetiyle suçlanan ne Eski Devlet Bakanı İsmail
Özdağlar ne de Başbakan Turgut Özal veya bir ANAP’lı bakan, milletvekili, grup
başkanvekili, genel başkan yardımcısı, kasetin montaj, tapelerin düzmece falan
Kaderine razı olan Bakan Özdağlar ise sükunetle TBMM’de Soruşturma
Komisyonu kurulmasını ve Yüce Divan’a gönderileceği günü bekledi..
Türkiye’de ilk defa bir hükümet, kendi bakanı ile ilgili iddiaları ciddi
bularak elindeki tüm belge ve bilgileri Adalet’e intikal ettiriyordu.
Birkaç ay içinde Özdağlar Yüce Divan’da yargılandı.. Çünkü Başbakan Turgut
Özal, UM Denizciliğin sahibi Uğur Mengenecioğl’nun aynı dosyayı bacanağı, SODEP
Genel Başkanı Erdal İnönü’ye de verdiğini biliyordu. Ana muhalefet, Özdağlar
dosyası üzerinden Hükümeti vurmaya hazırlandığını da tahmin ediyordu.. O nedenle
Hatta, elindeki belge ve bilgileri savcılığa teslim ettikten birkaç gün sonra o
meşhur gülümsemesiyle, “muhalefetin Tren’i kaçırdığını” söyledi. “ Muhalefet treni
kaçırma telaşında.. İsmail Özdağlar’la ilgili iddiayı muhalefet getirseydi, hükümeti
düşürmek isteyeceklerdi “ diye konuştu…
Bakanlarda dinlenme telaşı ve teyp şakaları....
Başbakan Turgut Özal, yaşanan bu olaylardan “biz de dinleniyor muyuz?”
diye tedirgin olan bakanları sakinleştirmek için ilk bakanlar kurulu toplantısında İsmail
Özdağlar olayını tüm ayrıntılarıyla anlat. Özal’ın bu toplantıda, “ yaptıysa cezasını
çeksin. Ama ben eşi ve çocuklarına üzülüyorum” dediği bir bakan tarafından bana
Ancak Özal, bakanları ikna edememişti. Bugün olduğu gibitüm bakanlarda
telefonlarının dinlendiği korkusu vardı.. Huzursuz olmuşlardı.. “ Her yerimizi teypler
sarmış” ve “taş devri ,tunç devrinden sonra şimdi de band devri yaşıyoruz”
diye şaka yapıyorlar ve Adnan Kahveci’yi eleştiriyorlardı. Bakanlar kendilerine
yaklaşanlara “cebinde tep var mı?” diye sormaya başladılar.. Tedirgin olmadıklarını
söyleyenler ise “teybi bulsam ne olacak? gene koyarlar” diye umursamaz
Hatta rahmetli Kültür ve Turizm Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu, kendisini ziyarete
gelen Adnan Kahveci’yi kapıda durdurarak, özel kalem müdürüne “üzerini ara teyp
varsa içeri alma” diye espri yapıyordu.
İsmail Özdağlar cephesi,,
Kamuoyu rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla çalkalanırken, İsmail Özdağlar’la 5
Ocak 1985 tarihinde Dikmen’deki mütevazi evinde bir görüşme yaptım.. Özdağlar,
hakkındaki rüşvet iddialarıyla ilgili olarak “komplo” demeye devam ediyordu..
Kendisinin başarılı bir bakan olduğunu söyleyerek “Başarılı olanların, yok olmaya
mahkum olduklarını” iddia ediyordu..
İddialar onu yatağa düşürmüştü.. Kalp spazmı geçirdiği için görevinden istifa
ettiğini söylüyordu.. Hasta yatağında, panik içindeydi. Elleri titriyor ve terliyordu..
Yaşananları anlamaya çalışıyor, Etibank ihaleleriyle ilgisi olmadığını anlatıyordu..
Ağlamamak için kendisini zor tutan eşi Zahide Özdağlar ise , aralıksız çalan
telefonları cevaplandırmaya çalışıyordu. Zahide hanım, Milli Eğitim Gençlik ve Spor
Bakanı Vehbi Dinçerler’in de telefon ettiğini “ İsmail bey hemen başbakanlık
müsteşarı Hasan Celal Güzel beye gitsin, konuşsunlar “diye tavsiyede
Bu sırada Devlet Bakanı İsmail Özdağlar Başbakan Turgut Özal’ı başbakanlık
konutundan aradı.. Ancak Özal’a ulaşamadı.. Ben evden ayrıldıktan sonra, iddialara
göre Turgut Özal, İsmail Özdağlar’a dönüş yaparak, “yine fevri hareket ettin” diye
“Özdağlar Ak’lanmayı, Hakkında Soruşturma Komisyonu
Kurulmasını Kendisi istedi..”
Devlet eski Bakanı İsmail Özdağlar olaydan 9 gün sonra oturduğu bakanlık
lojmanından taşındı. Eşi ve çocuklarıyla kendi arabalarıyla ev aradı.. Milletvekilleri
lojmanına taşınmadı.. “ Boş duran villalarım bana lüks geliyor” diye gönderme
yaparak Dikmen’de iki oda bir salon kaloriferli bir daire kiraladı..Kirası ise o zamanın
parasıyla 50.000 liraydı.. Özdağlar, Yüce Divan’da aklanması halinde milletvekili
lojmanlarına taşınacağını da söylüyordu..
10 Ocak 1985.. Hemşehrileri, Manisa milletvekillerinin dışında kimsenin ziyaret
etmediği, herkesin kendinden vebalı gibi kaçtığı İsmail Özdağlar, yaşananlardan
sonra ilk kez TBMM’ye geldi.. Genel Kurul’daki yerine otururken kürsüyü göstererek,
“ bir yıl önce bu kürsüde yemin ederken hayatımın en güzel anıydı, şu anda da
hayatımın en mutsuz günüdür” diyordu..
Özdağlar kuliste sohbet ederken de, vicdanen müsterih olduğunu ve
kendisi hakkında soruşturma komisyonu açılmasını da istedi..
Özal, neler yaşadığını Konya Yolu’nda anlattı..
7 Ocak 1985.. Rahmetli Turgut Özal’la İl kongresine katılmak üzere Konya’ya
’ya giderken sohbet ediyoruz.. “ Bu konuda çok sevdiğimiz insanlar dahi olsa hiç
ayırım yapmayız” diyen Turgut Özal, yüreği acısa da kendi bakanı ile ilgili iddiaları
ve elindeki ses kayıtlarını adalete intikal ettirdiğini anlattı. Özal ayrıca yaşanan
olayları siyaseten de değelndiriyor ve vatandaşın gözünde partisinin ve hükümetin bu
" Teyp bandı bana gelmiştir. Dinledim ve üzerinde bir hafta düşündüm.
Sonra çağırdım kendisini. Şu bizim jimnastik odasında. Sıkıya aldım. Bant da
yanımdaydı. 'Dinletirim bandı' dedim. İtiraf etti. Dört kişi biliyordu hadiseyi.
Uğur Mengencioğlu, yani parayı veren kişi, İsmail Özdağlar, Adnan Kahveci ve
ben. Ben bu hadiseyi bir gece düşündüm, ortaya çıkarayım mı, çıkarmayayım
mı diye. Sonunda hukuk ve namus mantığı daha fazla galip geldi. 'Bana ve
partime ne gelecekse gelsin. Ben bunu ortaya çıkaracağım' dedim…."
Soruşturma Komisyonu’nda Başbakan Özal da ifade verdi..
Ayrıntılara girmeyeceğim. Ancak, herşey Başbakan Turgut Özal’ın ve
Ak’lanmayı isteyen İsmail Özdağlar’ın istediği gibi oldu.. Kısa süre içinde kurulan
Meclis Soruşturma Komisyonu çalışmaya başladı ve UM denizciliğin sahibi Uğur
Mengenecioğlu ile Başbakanlık Başdanışmanı Adnan Kahveci’yi birkaç defa dinledi
“Komisyona teyp mi yerleştirdin?”
Birgün makam odası, komisyon odasıyla aynı koridorda olan Başbakan Turgut
Özal’la karşılaştım. Komisyonun önünde ne yaptığımı sordu.. Komisyonu izlediğimi
söyleyince, “içeriye teyp mi yerleştirdin? ” diye espri yaparak uzaklaştı..
Bu arada, bugün yaşadıklarımızın aksine, Başbakan Turgut Özal’ın kendi
bakanının yargılandığı soruşturma komisyonuna giderek bildiklerini anlattığını
- İsmail Özdağlar "rüşvet almak" ve "görevini kötüye kullanmak" iddiasıyla
Meclis Soruşturma Komisyonu tarafından olaydan 4 ay sonra, 15 Mayıs 1985
tarihinde Yüce Divan'a sevkedildi.
- 1 Temmuz 1985'de başlayan yargılama, 14 Şubat 1986'da sona erdi.
- Tanık ifadeleri ve dava kanıtlarını "rüşvet" suçlaması için yeterli görmeyen
Yüce Divan, Özdağlar'ı "görevini kötüye kullanmak"tan 2 yıl hapis ve 30 bin
lira ağır para cezasına çarptırdı…
Bugün bir değil tam 4 bakan hakkında çok daha büyük iddialar
var..Ancak, bugünlerde yaşananların İsmail Özdağlar olayında yaşananlarla bir
Elini vicdanınıza koyun ve öyle karar verin..