Başlıktaki, “ Sonradan Görme..” sözcüğü aklıma takıldı..
Nerede ve neden takıldığını anlatacağım. Ama bu sözcüğün ne
anlama geldiğini ve nasıl yorumlandığından sokaktaki
vatandaşın diliyle birkaç örnek vermek istiyorum..
“ Standart alt bi yaşamın ardından bol para sahibi
olunca, hal ve tavırlarına kaba bir burjuvazi takınmış kişi
ya da kişiler. bi örgüt, bi aile...”
“ Madden manen bir hicken, zamanla madden
tavana vurup manen mal kalmis sürüngenlere denir..”
“ Gavurdan dönme der bir özlü sözümüz.”
“ Sonradan zenginleşerek gösteriş, övünme gibi
yersiz davranışlarda bulunan.”
Gelelim bu sözcüğün nerede ve neden aklıma takıldığına..
Hafta sonu İsparta’nın İslamköy ilçesinde yapımı nihayet
tamamlanan “Süleyman Demirel Demokrasi Ve Kalkınma
Müzesiénin açılışındaydım..
“ Demirel’li Günler..”
Gazetecilik yaşantımın büyük bölümü Siyasetin Profesörü
Süleyman Demirel’i izleyerek, İsparta’ya yaptığı hizmetleri ve
başına gelenleri yazmakla geçti..
İsparta havalimanının açılışı, dağları delerek tamamlanan
İsparta-Alanya oto yolunun açılışı bir anda aklıma gelenler..
Tabii bu programlara başlamadan önce nur içinde yatsın,
rahmetli Nazmiye Demirel’in kuş sütü eksik İsparta’daki
evlerinde hazırladığı kahvaltıları unutmak mümkün değil..
Rahmetli, her gazeteciyi tek tek izler “sen yemedin”
diyerek zorla kahvaltıdaki baklavalardan yedirirdi.. Kahvaltının
sonunda Süleyman Demirel, kolundaki saate bakar, dakika
dakika İsparta’nın neresinde olacağımızı ve ne yapacağımızı
“ Turgut bey kıskansın..”
12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra “dinlenmek” için
götürüldüğü Zincirbozan’dan çıktığı günü de takip eden şanslı
O tarihte Başbakan Turgut Özal’dır.. Ben de başbakanlık
muhabiri olarak Özal’ı izlemekle görevliyim.. Demirel’in
Zincirbozan’dan çıktıktan sonra memleketi İsparta’ya gideceğini
duyunca, temsilcimiz rahmetli Muammer Yaşar Bostancı’ya, “
Her gün Turgut Özal’la yatıp kalkıyorum. Kendimi şartlanmış
gibi hissediyorum. Olayları objektif göremiyor olabilirim. O
nedenle Süleyman Demirel’i ben izlemek istiyorum..” dedim.
Muammer Yaşar Bostancı kabul etti ve ben Süleyman
Demirel’le küçük bir otobüse binerek İsparta’nın tüm ilçelerini
Demirel çok değer verdiği hemşehrileriyle “hasret”
gideriyordu.. Mutluydu.. Bir ara beni otobüsün ön tarafına
çağırdı.. “ Emin gel yanıma otur” dedi.. Oturdum.. Elini
omzuma attı.. Şaşırmıştım.. Süleyman bey foto muhabirlerini
de karşımıza çağırdı ve gülerek “Çekin bakalım. Çekin de
Turgut bey kıskansın” dedi..
Zincirbozan’da gündemi takip etmişti.. Benim Başbakan
Turgut Özal’ı izlediğimi biliyordu..İkimiz arasında tarihe geçen
güzel bir anı olarak kaldı..
Yorgun “Kırat”ı görmedi..
Siyasetin ulu çınarı Süleyman Demirel’le daha çok izlenim
yazmam mümkün.. Ancak bun kitaba bırakarak, bu duygularla
yüklü bir halde gittiğim İslamköy’ü anlatmak istiyorum..
Bütün ailesi oradaydı Demirel’in.. Hatta yorgun seçim
otobüsü “Kırat” bile gelmişti.. Kırat, Demokrat Parti tarafından
süslenmişti.. Belki beni görür de son kez biner diye Süleyman
Demirel’in görebileceği bir yere, kapının önüne çekilmişti..
Ancak Kırat gibi Süleyman Demirel ve yakın çalışma
arkadaşları da yorgunlardı.. Çok yaşlanmışlardı.. Ne de olsa
Cumhuriyet’e tanıklık etmişlerdi..
“ Sonradan görme partiler...
Cumhuriyet’in iki köklü partisi Cumhuriyet Halk Partisi
ve Demokrat Parti’ydi..
Aralarda çok partiler kuruldu ve kapandı..
Adları, sayamayacağım kadar çok ancak Halkçı Parti,
Anavatan Partisi, Sosyal Demokrat Halkçı Parti, Büyük Türkiye
Partisi gibi sadece birkaçı..
Ben belli konjonktürlerde kurulup kapanan veya
kapanacak olan bu siyasi partilere “ Sonradan Görme
Partiler ” diyorum..
Çünkü bunlar CHP ve DP (AP-DYP) gibi Cumhuriyet’in iki
köklü partisi gibi kurumsallaşmadan, siyasetin teamüllerini
özümsemeden, ahde vefanın ne olduğunu bilmeden,
Türkiye’nin kendi iktidarlarında kurulduğunu zannederek,
hizmetleri, siyasetçileri, kurumları yoksayan;
“ Sonradan Görme Partiler”dir
Yani, sadece insanların değil siyasi partilerin ve
kurumların da sonradan görmeleri vardır.. Onlar,
sonradan politikacı olmuşlardır, bu ülkeye hizmeti
geçenlere saygıları yoktur, vefayı, teamülleri bilmezler,
her şeyi oy’a tahvil ederler, kindardırlar, egoları yüksek,
hiç iktidardan gitmeyecek kadar günlük yaşayanlardır.
İslamköy’de “Süleyman Demirel Demokrasi Ve
Kalkınma Müzesi”nin açılışında bütün bunları görmekten
büyük üzüntü duydum.
“Sadece Cumhuriyet İslamköy’deydi..”
Cumhuriyet’in iki köklü partisi CHP ve DP’nin (AP-DYP)
liderleri ve kadroları oradaydı.. Onların yanında yine tarihe
damgasını vurmuş MHP’nin lideri ve ekibi de müzedeydi..
Sonradan görme politikacıların arasına asla
sokamayacağım, 1983’den beri tanıdığım en dürüst ve vefa
bilen siyasetçi Cemil Çiçek, TBMM Başkanı sıfatıyla değil adım
gibi eminim ki; Cemil Çiçek ismiyle açılıştaydı..
Ancak 12 yıl önce kurulan ve iktidar olan Ak Parti’den
oluşan hükümetten ve cumhurbaşkanlığı makamından kimse
Nazmiye hanımın vefatında hükümeti temsilen İslamköy’e
gelen Bülent Arınç’ı gözlerim aradı ancak o da yoktu..Bir
telgrafları bile okunmadı...
Hatta devleti temsil eden Cumhurbaşkanlığı genel
sekreterliğinden de bir mesaj okunduğunu duymadım..
Yani, sadece Cumhuriyet İslamköy’deydi.. Şimdi
anladınız mı “Sonradan Görme”nin ne olduğunu..