Yunanistan’dan bir cephanelikle gelen Sabancı suikastı sanıklarından DHKP-
C’li İsmail Akkol’un yakalandığını duyunca, yine tarihin derinliklerine
Çünkü, 9 Ocak 1996 tarihinde, Özdemir Sabancı, Haluk Görgün ve Nilgün
Hasefe’yi öldüren DHKP-C’li Fehriye Erdal ile İsmail Akkol, Murat Duyar ile
aralarında Bahar Kimyongür, Deniz Demirkapı gibi isimlerin de bulunduğu onlarca
terörist, 2000’li yılların başında Avrupa Birliği’nin Başkenti Brüksel’de ortaya
Aynı dönemde ben de STAR Gazetesi’nin Brüksel Temsilciliğini yapıyordum…
Bu nedenle 2006 yılı sonuna kadar Fehriye Erdal ve terör örgütü DHKP-C
davalarını takip ettim.
Fehriye Erdal’lı Yıllar..
DHKP-C’li teröristlerin, Brüksel’de nasıl ağırlandıklarını, yargılandıklarını, serbest
güvenlik önlemleriyle ünlü Avrupa Parlamentosu’nun üçüncü katına, bazı
parlamenterlerin yardımıyla çıkan teröristlerin, Rahmetli Dışişleri Bakanı
İsmail Cem’e nasıl saldırdıklarını,
Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz’ın kulağına “bir dahaki sefere bu kadar
şanslı olmayabilirsin” diyerek tehdit ettiklerine tanık oldum.
Terörist Fehriye Erdal davasını ve komediye dönüşen “ ev hapsi” uygulamasını
Belçika adaletinin, “küçük değersiz balık” adını verdiği, Fehriye Erdal’ın sonunu
ben de merak ediyorum...
Fehriye Erdal, öldü mü, öldürüldü mü, başka bir kimlikle bilinmeyen bir
Birkaç gün önce eylem yapmak üzere Yunanistan’dan gelen ancak Aydın’da
yakalanarak İstanbul’da sorgulanan DHKP-C’li terörist İsmail Akkol’un
Fehriye Erdal’ın sevgilisi olduğunu biliyor muydunuz?
İsmail Cem’e Saldırı..
Tarih: 29 Kasım 2000 Yer: Avrupa Parlamentosu’nun 3. katı…
Sabancı cinayetlerinin ardından Fehriye Erdal-İsmai Akkol ikilisinin Brüksel’de
Rahmetli Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Türkiye- Avrupa Birliği ilişkilerinde gelinen
noktayı anlatmak üzere Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu tarafından
Brüksel’e davet edilmişti. Toplantı, Avrupa’nın en iyi korunan binalarından olan
Avrupa Parlamentosu’nun 3. katında yapılıyordu.
Dışişleri Bakanı İsmail Cem konuşmasına başlayalı beş dakika olmuştu. Sağında
Alman Parlamenter Elmar Brok, solunda ise AB Daimi Temsilcimiz Büyükelçi Nihat
Akyol oturuyordu. Türk kamu oyunun yakından tanıdığı “Kızıl Danny” lakaplı
Daniel Cohn Bendit dahil, çok sayıda Avrupalı Parlamenter ve davetli, İsmail
DHKP-C’li teröristler parlamentoyu bastı, İsmail Cem’e saldırdı..
İsmail Cem’in konuştuğu kürsünün önündeki bağrışmalarla ayağa kalktık. Terör
örgütü DHKP-C önlükleri giymiş biri kız, iki kişi ellerindeki bildirileri dağıtırken
Türkiye aleyhine slogan atıyorlardı.
Eylemciler, adlarını daha sonra öğrendiğimiz 23 yaşındaki terörist Deniz
Demirkapı ile sevgilisi 25 yaşındaki Antakya doğumlu Bahar Kimyongür’dü.
İsmail Cem’e saldıran teröristler, yumruk atmaya çalışırken “hesabını
göreceğiz” diye de tehdit ediyorlardı.
Zafer işareti yapan iki teröristin, pankart açarak yaptıkları eylemi salonu
dolduran parlamenterler ve davetliler kıpırdamadan sakin bir şekilde izliyorlar
ancak müdahale etmiyorlardı.
Muhtemelen, bu iki teröriste daimi giriş kartı vererek Parlamento
binasına girmelerini ve eylem yapmalarını sağlayan Türkiye düşmanı
Avrupalı parlamenterler de vardı aralarında. Herhalde eylemi de keyifle
Alman Başkan Elmar Brok ayağa kalkarak teröristlere bağırıyor ve dışarı
çıkmalarını istiyordu. Ancak Elmar Brok’a yardım edecek güvenlik görevlisi henüz
ortada yoktu. Meydanı boş bulan teröristler de eylemlerine devam ediyorlardı.
İsmail Cem, atılan sloganlara rağmen soğukkanlı olmaya çalışıyor ve
konuşmasına devam etmeye çalışıyordu.
Ya silahları olsaydı?
Bir an, teröristlerin silahları olabileceğini düşündüm. Ancak “inşallah yoktur”
dedim. Aksi halde katliam yaşanabilirdi. Avrupa’nın en sıkı korunması gereken
Avrupa Parlamentosu’nun 3. katındaki salonunda…
Tarihe tanıklık ediyordum..
Evet, tarihe tanıklık ediyordum. Kısa bir şaşkınlıktan sonra Gazetecilik
idürtüsüyle, salonun en arkasında oturduğum yerden kalkarak kürsünün önüne
doğru koştum. Hiç yanımdan ayırmadığım küçük fotoğraf makinemin
deklanşörüne basmaya başladım.
29 Kasım 2000 tarihli STAR Gazetesi’nin “DHKP-C BAŞKENTİ BRÜKSEL”,
“SUİKASTA BİR KALA” manşetini süsleyen fotoğrafları çektim. Benden başka
kimsede fotoğraf yoktu. Bir Gazeteci olarak ne muhteşem bir duygu!
Teröristler serbest bırakıldı!
Yaklaşık 5 dakika süren eylemi, polis yerine salon görevlileri bitirdi. Görevliler,
parlamento binasından çıkmaları için teröristlere rica ediyorlardı. Bırakın
kimliklere el koymayı, 2 teröristin kimliklerine bile bakılmadan Avrupa
Parlamentosu’ndan dışarı çıkartılarak uğurlandılar… Eylemci teröristler, bina
önünde nöbet tutan ve aralarında Türkiye’de yakalanan İsmail Akkol’u da
Türk korumaların silahlarına izin yok..
Gelelim olayın perde arkasına;
Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu tarafından Brüksel’e davet edilen
Rahmetli İsmail Cem, bir hafta önce Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla kendi koruması
ile Büyükelçinin korumasının silahla parlamento binasına girmesi için izin
istemişti. Ancak Parlamento, korumaların silahsız olarak salona girebileceklerine
izin verdi. Oysa, Avrupa Birliği’nin terör örgütü listesinde bulunan silahlı örgüt
DHKP-C’nin iki militanı, ellerini kollarını sallayarak içeri girmişlerdi. İsteseler
içeriye silah bile sokabileceklerdi.
Türk korumalar eylemden beş dakika önce salondan çıkartılmışar..
Şimdi çok daha şaşıracaksınız…Sanki orada teröristlerin eylem yapmaları için her
şey organize edilmiş, işleri kolaylaştırılmıştı…
Olay günü silahsız olarak salona giren iki korumanın, yani İsmail Cem ve
Büyükelçi’nin korumalarının, teröristlerin eyleminden kısa bir süre önce salondan
çıkartıldığını öğrendim. Neden çıkartıdıkları ise halen bilinmiyor..
Bakan İsmail Cem konuşmaya başlamadan önce kim olduğu bilinmeyen bir
görevli salona girerek İsmail Cem ve Büyükelçi Nihat Akyol’un korumalarından
salondan dışarı çıkmalarını istemişti. Korumalar dışarı çıkar çıkmaz da teröristler
içeri girdi ve eylemi gerçekleştirdi.
Cem’in Belçikalı korumaları da Parlamento’ya alnmadı..
O gün Avrupa Parlamentosu’nda çok şey yaşandı. Son olarak, Dışişleri Bakanı
İsmail Cem’i korumak için Belçika İçişleri Bakanlığı tarafından tahsis edilen
Belçikalı korumaların da Avrupa Parlamentosu binasına alınmadıkları, İsmail
Cem’i kapının önünde bekledikleri ortaya çıktı.
DHKP-C ve PKK’lı teröristlerin Avrupa Parlamentosu dahil birçok Avrupa Birliği
kurumlarına rahatlıkla girip çıkabildiklerini, parlamento koridorlarında rahatlıkla
dolaşabildiklerini biliyorduk. Bazı parlamenterler tarafından ağırlanıyor, binaya
rahatça girmeleri için daimi giriş kartları verildiğini de biliyorduk… Basın
toplantılarını cep telefonu ile Kandil’e dinlettiklerine de tanık oluyorduk.
Biz Gazeteciler ise bu teröristler kadar şanslı değildik. Avrupa Birliği’ne akredite
olmak istediğimizde, aylarca soruşturulmuştuk. Çalıştığımız kurumlardan yazı
istenir, Gazeteci olup olmadığımız araştırılır, ailemiz, adresimiz, pasaportumuz
incelenir. Üstelik her yıl da basın giriş kartlarımız değiştirilir, aynı işlemler
Daha da ilginç olaylara hazır olun!
Brüksel’de Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz’a DHKP-C tehditi
Star Gazetesi’nin “DHKP-C BAŞKENTİ, BRÜKSEL” manşetini haklı çıkaracak
kadar Belçika ve Yunanistan’da serbest hareket eden ve korunan terör örgütü
DHKP-C militanlarından İsmail Cem’e saldıran Nergis Demirkapı, bir süre sonra
Brüksel’e gelen Başbakan Mesut Yılmaz’ın yanına kadar yaklaşıp, tehdit edecekti.
Yılmaz’ın omuzuna dokundu…
Terörist Deniz Demirkapı’nın hedefinde bu defa Başbakan Yardımcısı Mesut
Yılmaz vardı. TOBB'un düzenlediği toplantıya katılan Başbakan Yardımcısı Mesut
Yılmaz'ın Conrad Otelde yanına kadar yaklaşmayı başaran Deniz Demirkapı,
Yılmaz’ın omuzuna dokunarak, mektup vermek istedi.
Mesut Yılmaz'ın ''Bunu kimin adına veriyorsunuz?'' sorusuna Demirkapı,
“DHKP-C adına” verdiğini söyledi. Mesut Yılmaz ise “Ben teröristlerden
mektup kabul etmem” diyerek mektubu geriye uzattı. DHKP-C'li terörist Deniz
Demirkapı, bunun üzerine Mesut Yılmaz'ın kulağına eğilerek "Ben terörist
değilim, devrimciyim, asıl terörist sizlersiniz” dedikten sonra “bir sonraki
sefere bu kadar şanslı olmayabilirsiniz “ diye uyardı.
Terörist Demirkapı daha sonra otelden çıkarken de "Hepinizin kafasına
sıkacağım" diye bağırdı. Bu konuşmayı duyan Türkler, Belçikalı güvenlik
görevlilerine durumu bildirdi.
Ancak, güvenlik görevlileri, kendilerini ilgilendirmediğini belirterek olaya seyirci
kaldı. Terörist Demirkapı ise bir araca binerek gözden kayboldu.
Terörist Nergis Demirkapı üstelik bu olayı daha sonra büyük bir rahatlıkla,
korkmadan bir gazeteci arkadaşımıza da tekrarlamıştı
Anladınız mı şimdi teröristlerin rahatlığını?
Fehriye Erdal sahnede…
Bu olayların yaşandığı günlerde Sabancı suikastı sanıklarından çaycı-terörist
Fehriye Erdal ve sevgilisi İsmail Akkol sahneye çıktı…
Fehriye Erdal, suikasttan 3 yıl sonra, 26 Eylül 1999 tarihinde Belçika’nın Knokk
şehrinde Neşe Yıldırım adına düzenlenmiş sahte pasaportla yakalandı. Fehriye
Erdal ve arkadaşlarının yakalandığı araçta, silah, bomba ateşleme cihazı ve sahte
Fehriye öldürülmekten korkuyor..
Tarih: 14 Haziran 2001
Terörist Fehriye Erdal ve 10 terörist arkadaşı, Gent Mahkemesinde yargılanmaya
başladı. Ancak öldürülmek korkusuyla duruşmaya gelmedi.
Duruşmadan bir gün önce RTBF Televizyonunda yayınlanan “Au nom de loi”
(kanun namına) adlı programa gizlendiği yerden bağlandı ve can güvenliğinin
olmadığını, öldürülmekten korktuğunu da açık açık söyledi. Fehriye Erdal,
güvenliğin iyi olmadığını bu nedenle de başka bir Avrupa ülkesine iltica etmek
Olağanüstü güvenlik önlemi..
Gent mahkemesinde olağaüstü güvenlik önlemleri alındı. Mahkeme dışında
teröristler eylem yapıyor ve Türkiye aleyhine slogan atıyorlardı.
Salonda köpekli polisler vardı. Mahkeme yargıçları adliye binasına zırhlı araçlarla
geldiler. Avukatlar ise, kemer ve ayakkabıları çıkartılarak arandı.
DHKP-C sempatizanı olarak bilinen ve terör örgütü elemanlarının tüm davalarını
ücretsiz olarak üstlenen Fehriye Erdal’ın Avukatı Paul Bekaert “ Fehriye
Erdal'ın can güvenliğinden endişe ettiği için" duruşmaya gelmediğini söyledi.
Bekaert, DHKP-C'nin bir terör örgütü değil, siyasi bir parti olduğunu öne sürdü.M
Müvekkili Fehriye Erdal’ın Türkiye’de ve Belçika dışında işlediği suçlardan muaf
tutulmasını Türkiye’ye iade edilmemesini ayrıca suçlamanın da “suç örgütü
üyesi” olarak değil, “siyasi militan” olarak adlandırılmasını istedi.
Türkiye'nin ilk kez "müdahil" olarak yer aldığı duruşmada Türkiye'nin avukatı Kris
Vincke, sanıkların üzerinde ele geçirilen belgelerde Türkiye'de eylem ve suikast
emellerinin ortaya çıktığını söyledi.Ancak Gent Mahkemesi Fehriye Erdal'ın
Türkiye'de işlediği suçlardan dolayı Belçika'da yargılanamayacağı yönünde karar
Sabancı suikastında kullanılan silah terör silahı değil..
Belçika, Türkiye’nin defalarca iadesini istediği Fehriye Erdal’ı adeta korumaya
almıştı. Türkiye’de idam cezasını bulunduğunu öne süren Belçika Hükümeti,
Fehriye Erdal’ın Belçika sınırları içinde terörist bir eyleme karışmadığını,
Türkiye’de gerçekleştirdiği iddia edilen suikasttan dolayı Belçika’da
yargılanamayacağını söylüyordu.
Üstelik, Belçika Mahkemeleri, Özdemir Sabancı, Haluk Görgün ve Nilgün Hasefe'yi
öldüren silahın “yarı otomatik” olduğunu, “tam otomatik" olmadığı için terör
silahı sayılamayacağına hükmetmişti.
Fehriye Erdal kayboldu…
13 Haziran 2001 tarihinde Star Gazetesi için yazdığım habere “Fehriye Erdal
kayboldu” başlığını koydum.
Mahkemeler sürerken, Belçika polisi, can güvenliği nedeniyle cezaevi’nden
çıkardığı ve bir evde gözetim altında tuttuğu Fehriye Erdal’ı kaybetti. İddia,
Belçika’nın Flaman kesiminde yayınlanan, “Her Niezus Bllad”, “De Standart” ve
“De Gentenaar” gazeteleri tarafından ortaya atıldı.
Evden kaçan Erdal’ın Türklerin yaşadığı Scharbeek semtindeki restoranlarda
görüldüğü bile söylendi. Belçika polisi, denetim altında tutmaya çalıştığı
Fehriye’nin bulunması için İnterpol’den yardım istedi. Hatta öldürüldüğü
şüphesiyle kimliği belirsiz bazı cesetlere DNA testi bile yaptırdı.
Sabancı ailesi de, Sabancı suikastına karışan terörist isimleri, başta çaycı Fehriye
Erdal olmak üzere dünyanın her yerinde takibe aldı. Davaları takip etmek için de
Belçika’lı Fernand Schmitz isimli bir avukat tuttu. Schmitz, sık sık Türk
gazetecilerle bir araya gelir ve davanın seyri hakkında bize bilgi verirdi. Sabancı
ailesi yine istediği sonucu alamazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
Fahriye Erdal 10 yıl sonra hakim karşısında..
Tarih: 23 Ocak 2006
Belçika’da “yılan hikayesine” dönen Fehriye Erdal davası Sabancı Suikastinden
tam on yıl sonra, görüşülmeye başlandı.
Yıllardır bilinmeyen bir evde güya, "gözetim altında" tutulan terörist Fehriye Erdal
bugün ilk kez hakim karşısına çıkacak.
Duruşma, tarihi Brugge Mahkemesinde yapılacak… Ancak, Avrupa Birliği’nin
terör örgütü listesinde bulunan DHKP-C (Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Cephesi)
üyesi militanlar, Sabancı suikasti ile ilgili olarak değil, Belçika’da sahte belge ve
silah bulundurmak suçlarından yargılanacaklar
Dursun Karataş mahkeme salonundan alındı…
27 Ocak tarihine kadar arka arkaya yapılacak duruşmalarla tamamlanması
beklenen terörist Fehriye Erdal davasının görüldüğü Brugges Mahkemesinde
ilginç bir olay yaşandı.
Hakimin gözü önünde duruşma salonuna giren polisler Almanya tarafından
aranan, DHKP-C’nin Lideri, Dursun Karataş'ı duruşmayı izlerken yaka paça
dışarı çıkardı. Dursun Karataş'ın Almanya tarafından arandığını söyleyen polisler,
duruşmayı yöneten hakime sormadan izleyiciler arasında bulunan militanı
tutukladı. Duruşmayı yöneten hakim Freddy Troch ise polisin davranışını hoş
bulmadı ancak Almanya tarafından arandığı için salona girerek yakalama hakları
Yargıç Freddy Troch özel olarak atandı..
Fehriye Erdal davasının görüşüldüğü mahkeme başkanlığına elçika’da yaşayan
Türkleri çok iyi tanıyan Freddy Troch atanmıştı. Çünkü yargıç Troch,
davadan bir süre önce Belçika Jandarmasıyla birlikte Belçika’da yaşayan 90 bin
Türk vatandaşı hakkında “asi operasyonu” adıyla bilgi toplamış ve Türk
toplumunu izleyerek bir rapor hazırlamıştı. Troch Türklerle ilgili raporunda,
“Türkleri vatandaşlık haklarını ihlal etmeden izlediklerini” Türklerin suç işleme
oranlarının yok denecek kadar az olduğunu belirtmişti.
Fehriye Erdal, "Küçük değersiz balık"
Bruges Ceza mahkemesi, yaklaşık bir hafta süren duruşmalar zincirinden sonra
Fehriye Erdal'ın, terörist bir suç örgütü olmakla suçlanan DHKP-C'nin lideri
olmadığına karar verdi. …Adını ise iddianameye, "Küçük değersiz balık" olarak
geçirdi.Savcılık iddianamede, örgütün liderlik rolünü, Dursun Karataş’ın
üstlendiğini vurguladı .
Hakim Freddy Troch, Fehriye Erdal için 5 yıl Dursun Karataş ve Musa Asoğlu için
10, Dışişleri Bakanı İsmail Ceme saldıran Bahar Kimyongür için 7 , Şükriye Akar
Özordulu, Kaya Saz ve Zerrin Sarı için 5'er , Zeki Karaman, İrfan Demirtaş,
Hasan Ekici ve Nebi Albayoğlu için 3'er yıl hapis cezası istedi.
Fehriye Erdal’a ne oldu?
Belçika adaletine göre “küçük değersiz balık”, Sabancı suikastı sanıklarından
çaycı-terörist Fehriye Erdal’ı bir daha gören olmadı. 5 yıl hapis kararından sonra
Belçika gazetelerinde öldüğü haberleri yazıldı… Bir kısmına göre de sürekli
öldürülme korkusu ile yaşayan Fehriye Erdal gerçekten öldürüldü. Çok az
ihtimalle, estetik ameliyatı ile bir başka kimlikle, bilinmeyen bir yerde yaşamaya
Bütün bu sorulara sevgilisi İsmail Akkol cevap verecek. Geçtiğimiz günlerde bir
cephanelikle Aydın’da yakalanan İsmail Akkol, halen İstanbul terörle mücadelede
ifade veriyor. İsmail’e herhalde Fehriye de sorulacak.. Türkiye’nin merak ettiği bir
soruya da açıklık getirecek…
“Küçük değersiz balık”, Fehriye Erdal’a ne oldu?