Evet yine, “öküz altında buzağı aramaya” başladım. “Şeytanın avukatlığına soyundum” da diyebiliriz...
Olmaz, olamaz, mümkün değil. Ama ya olursa?
Bir an için düşünelim...
Başbakan Ahmet Davutoğlu , istifa etmek için Beştepe Külliyesi’ne gitmese
veya biraz geç gitse...
“Yürekler ağıza gelse” ne olur?
5 Mayıs 2016 Saat 12.45...
AK Parti Genel Merkezi 4. katındayız.
Saat 13.00 olarak duyurulan Davutoğlu’nun basın toplantısını bekliyoruz...
Ancak, Davutoğlu’nun gelmesi uzuyor.
Uzadıkça da salonda “ya gelmezse” endişesi yayılıyor.
Medyaya yeni düştü. Aynı anda, Külliye’de de bu endişe yaşanmış... Cumhurbaşkanı ile birlikte televizyonun karşısında bekleşen damat Berat Albayrak ve Binali Yıldırım da “ya istifa etmezse” yi akıllarından geçirmişler.
Tüm Türkiye’nin gözü kulağı AK Parti Genel Merkezinde...
Davutoğlu acaba ne diyecek?
Salonda, “darbeci” MKYK üyeleri de yerlerini aldı.
Ancak yürekleri de kıpır, kıpır. Ya gelmezse..
Birkaç kez “geliyor” diye ayağa kalktık.
Saatler 14.45. Basın toplantısı tam bir saat 45 dakika gecikti.
Gazeteci olarak bekleme konusunda bağışıklıyızdır.
28 Şubat 1997’deki ünlü MGK toplantısı aklıma geldi.
Tam 9 saat beklemiştim. Hava kararmıştı...Sedat Ergin ve Fikret Bila’yı konuk alarak yayını sürdürüyordum.
Sonunda Türkiye’de çok konuşulacak toplantıyı televizyonda anlatmak da bana nasip olmuştu.
Sonunda haber varsa, heyecan vericiydi.
Öyle olmasa şimdi, bir deniz kenarında güneşleniyor olurdum...
Ama, AK Parti Genel Merkezi’nde Ahmet Davutoğlu’nu bekliyordum.
Ve nihayet salona geldi. Herkes rahat bir nefes aldı.
Ya gelmeseydi? Ya, “ben 6 ay önce yüzde 43 oy almış bir partinin genel başkanıyım. Beni halk seçti” dese, istifa etmekten vazgeçseydi ne olurdu?
Ama öyle olmadı.
Kararmış bir yüz ifadesiyle kürsüye yürürken, kendi deyimiyle, “refik olmayan” yol arkadaşları, MKYK üyeleri de ayağa kalktı!
Davutoğlu kürsüden, “ .. kararı refik olma (yol arkadaşlığı) yöntemiyle bağdaştıramadım. Refik değiştirmektense genel başkanlığın değiştirilmesinden yana oldum” dedi.
Yol arkadaşları bu sözleri ayakta alkışladı, sonra da alkışlarla uğurladı...
Türk tipi demokrasi ve yol arkadaşlığı böyle herhalde...
Şimdi sıra 2. aşamada. Başbakanlıktan istifaya geldi..
Pazar günü herhalde bu da gerçekleşecek.
Çünkü Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kendi sesinden henüz, “Başbakanlıktan istifa ettiğini” duymadık.
Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan Davutoğlu’na istifa edeceği tarihi ve randevuyu verdi:
“.. öyle zannediyorum ki Başbakanımız Ahmet Bey istifasını verecektir. İstifayı verdikten sonra, ben de geciktirmeyi düşünmüyorum, hemen o akşam o gece yeni başbakanı görevlendirip…”
Şimdi gözler, bir kez daha Başbakan Ahmet Davutoğlu’na çevrildi.
Kongreye “tek aday” olarak giren ve Ak Parti Genel Başkanlığı’na seçilecek olan Binali Yıldırım’a bir “sürpriz” yapabilir mi?
Akşam, Beştepe Külliye’sine gitmeyerek, “ beni halk seçti, başbakanlıktan istifa etmiyorum” dese ne olur?
Ertesi gün de Başbakanlığa gitse ve her Pazartesi günü yapılan bakanlar kuruluna başkanlık yapsa...
AK Parti’nin Genel Başkanı Binali Yıldırım.
Başbakan ise Ahmet Davutoğlu.
İkisi de Ak Partili...Bakanları da aynı partiden.
Bu da karşı darbe olmaz mı?
Olmaz..